Mittwoch, 10. Oktober 2012

Hurmalı Dilimler




Hurmalı Dilimler

Malzemeler;
125 gr tereyağı
1/2 su bardağı toz şeker
1 adet yumurta
1 paket vanilya
2 - 2.5 su bardağı un
1 tatlı kaşığı kabartma tozu

1 su bardağı hurma
2 yemek kaşığı kakao
1 yemek kaşığı esmer şeker
1 tatlı kaşığı tereyağı
3/4 su bardağı su

Yapılışı;
Bütün malzemeleri oda sıcaklığına getirin.
Hurmaların çekirdeklerini ayıklayıp bütün malzemeleri ekleyerek tencerede

Sonntag, 7. Oktober 2012

WİNTERTHUR'A TEPEDEN BAKIŞ / GOLDENBERG

Winterthur'a Goldenberg'ten bakmak büyük keyiftir. Her gittiğimde, bu tepeye çıkar, herşey yerli yerinde duruyor mu diye eniştemle sohbet ederdik, ve herşey yerli yerinde duruyordu. En son 10 sene önce çıkmıştım. Bu sefer maalesef yeni uzun binalar ve kulevinçlerle karşılaştım. Bu uzun yeni binalar görselliği bozmuş. İçim burkuldu. Doğduğum şehir burası benim, habersiz odama girmişler gibi hissettim kendimi, ya da izinsiz masamdan çekmecemden birşey almışlar gibi. Tarihi yapısında o görünen iki uzun bina yara gibi duruyor.
Ben fotoğraflarda eski şehiri dikkate aldım.



 

Manzarayının izlendiği park. Kitap okuyanlar, uzun uzun dalıp gidenler, yürüyüş sonrası dinlenenler, huzur dolu bir yer. 360 derece panaromik görüntü var. İnanılmaz etkileyici.
Sağ tarafımda duran beyaz uzun bina , doğduğum hastane. Doğumhaneler en üst kattaymış. Annem bulutların üstünde doğdun derdi :) 17 sene evvelde , teyzem doğduğum kata çıkarmıştı beni. Annelerle sohbet etmişti. Beni anlatmıştı. Bebekleri küvezinde görmüştüm.
Tepeden istediğiniz yöne yürüyerek inebilirsiniz. Her yerde bu tabelalardan var. Mesela teyzemin evi; Oberwinterthur'a 20 dakika yürüme mesafesi varmış.

 
Melisa'yı eniştemin yanına bıraktık, manzarayı izlemeye, biz de eşimle birlikte başbaşa biraz Goldenberg restaurantında oturup keyif yaptık.
 
 
Manzaramız
Weissbeer



 


 
 Melisa çeşme başında
 
Ben görünce asansör zannettim. Ama tuvaletmiş. DAğ başında, tepe başında... Umumi tuvalet. düğmeye basıp asansöre girer gibi giriyorsunuz.
Sabun , su, el kurutma hepsi bir arada.


Tertemizdi.
 

Bu da dışarda köpeklerin temizliği için.
 
Gezi Zürihle devam edecek...
 
 

Freitag, 5. Oktober 2012

Dereotlu Poğaça




Dereotlu Poğaça

Malzemeler;
1 su bardağı yoğurt
100 gr tereyağı
1 çay bardağı sıvı yağ
1 adet yumurta
1 tatlı kaşığı tuz
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un
Yarım demet dereotu
Ay çekirdeği içi (isteğe bağlı)

Yapılışı;
Yağ, yoğurt ve yumurtayı oda sıcaklığına getirin. Dereotlarını yıkayıp ayıklayarak doğrayın. Hamurun kıvamını etkilememesi için yıkadıktan sonra kurumasını bekleyin,

Dienstag, 2. Oktober 2012

KYBURG KALESİ / WİNTERTHUR


Kalenin olduğu bölge tarihsel dokusunu çok uzun zamandır koruyor. Çevrede ki evlerin dış görünüşünde değişiklik yapılamıyor. Bir çivi çakılamıyor, ya da sökülemiyor.
Kaleden evvel buraları büyülüyor bizi.
 
Kaleyi gezdiğimiz günün akşamı , Melisa sabaha kadar sayıkladı, ben de huzursuz uyudum. Ürpertici geldi. Gezerken o günleri , müzikleriyle, konuşmalarıyla, kokularıyla, resimleriyle gerçekten yaşatan bir müzecilik mevcuttu.

Onlarca resim var , bu kadarını eleyebildim.
 


Şehirden kaleye çıkan yol.

Kaleden şehrin görüntüsü
1570 yılı yapımı. 
Avluda ki kuyu.



Dönemin mutfağını anlatan, duvardan duvara bir çizim. O kadar gerçekçi ve 3 boyutlu ki, o mutfakta hissediyorsunuz kendinizi. Ayrıca bir koku kartelası var, baharatların kokularını deneyebiliyorsunuz.
Çok eski olduğu için bu sandalyeye oturulmuyor, ama antika olmayanlardan koymuşlar, oturup fotoğraf çektirebiliyorsunuz.

Kalede yaşayanların soyağacı


Mutfakta, lavabo camın kenarında ve gideri de pencerenin altından  aşağıya gidiyor. Kalenin hiçbir yerinde tuvalete rastlamadığımı bu satırları yazarken farkettim.
 Bu fayanslar, sobaların çevresine kullanıyor ve gördüğünüz gibi , Osmanlı askerleri...
 

 Antikalar.
 

Küçük çocuklar için, yemek yedirken daha çok kullanılan, onları sakin tutmaya yarayan bir beşik.
Ön bölme kalkıyor ve bacaklarını sıkıştırıyorsunuz :)


Sofradan genel bir görünüm.

Başucunda ki sopa, bir mızrak.


El yazması günlükler.
Soba yandıktan sonra , sobanın içinde, oturup ısınmak için bir koltuk yapmışlar.
Oranın soğuğunu düşünemiyorum bile.



Burası çocukların oyun odası. Yine 3 boyutlu hissi verir gibi bir resim.
Müzikler çok metalik, tahta oyuncaklar
Kalede yaşayanların portreleri ( 1760)
Bu resimlere bakmak iyi gelmedi bana.



Çalışma odasının manzarası ve çalışma odası


Burası hapishane




Kutu gibi yataklarda yatıyorlar. Yatakların içinde yaprak ve ot dolu torbalar var. İçinde hayvan postları sıcak tutması için, ama çıplak yatıyorlarmış.


Kaleden görünüm.



Avlu


Yemeklerin saklandığı mahzen. 8 C. idi.




Yer yer gözüken bu süslemelerde ki yüzler, çok tiksindirici ve ürkütücü geldi.
Cam kenarı sefası için .

 
Kapı ya da cam süslemeleri bollukta.
 

Bir lahit ve Winterthur bayrağı
 
Kapılar ve süslemeleri

Bu maketin yapımında eniştemde bulunmuş. Kale ve çevresi, Sulzer'de ki teknik, mekanik ressamlardan oluşan bir ekip tarafından yapılmış. Eniştem de bu ekiptendi.
İşkence, ölüm aleti. Öldürmek istediklerini bunun içine koyuyorlar, kapağını kapatıyorlar, kapakta gördüğünüz şişler insana saplanıyor.

Avludan

İşkence odası. Solda ki kutuda, işkence edenleri çekenleri ve aletlerin kullanımı anlatılıyor. Kütüğün üzerinde balta darbeleri.

Çocuğunu öldürdüğü sanılan kadın yargılanıyor, işkence görüyor, ve hapse atılıyor. Mahkemesini canlandırmışlar, konuşmalar ortalıkta, kadının kendi sesinden savunması, duyguları
Bütün gece bu fotoğraflar gözümün önündeydi ve uyuyamadım.
 Avlu.
 Dış cephe. Güneş saati doğruydu.
 
 
Winterthur askerinin kıyafeti. Katkat giyim. 



 Çevre evler yine.
 


 

Eğlence hayatı anlatılıyor, maketler konuşturuluyor, her konuşanın yüzü aydınlanıyor. Görsel , kalıcılık ve anlatım son derece etkileyici ve akılda kalıcıydı.
 
Bakalım sırada ne var. :)