Posts mit dem Label AİLE werden angezeigt. Alle Posts anzeigen
Posts mit dem Label AİLE werden angezeigt. Alle Posts anzeigen

Montag, 20. August 2012

BAYRAMA DAİR


Bayramda her zaman , yapmak istediklerimi yapamam ve 3 güne sığdıramam. Gönül istiyor ki çok fazla akrabayı ziyaret edip, çok fazla tanıdığı aramak. Mesajdı, telefondu, maildi, facebooktu, herşey karışıyor, bir kaosa dönüyor. İletişimde de bir kirlilik var. Hiçbirşey eskisi gibi değil. Ziyaretle, ailenin en büyüğünde toplanmak, herkesi orada görüp, bayramlaşıp, eve dönüp , komşularla bayramlaşıp, arkadaşlara gidip gelmek sanki daha iyi. Ama başka şehirlerde dağılan ailelerde, bu iş zorlaşıyor. Babaannem , Bandırma'ya gittiğinden beri, kimse tam anlamıyla bir araya gelemiyor mesela. Ben de kalkıp gidemedim , İdo'da yer yoktu. Babam ve amcamla birlikte gidecektik olmadı. Eşime teklif bile edemiyorum. Bayram öncesi işi gereği yaptığı binlerce kilometreden sonra, yol ve araba ikilisiyle ilgilenmek bile istemiyor haklı olarak. Sürekli yorgunluk ve yetişememek şikayetinde bulunup, insanları bezdirmekte istemiyorum, ama durum böyleyken böyle.
Zaman ve alışkanlıklar değişiyor.

Bayram bilançosu ;
1) Arife günü, sabah İkea'da kahvaltıdan sonra Melisa'ya bayram alışverişi yapıldı, eve dönüldü.
2) 1 senedir silinmeyen penceleri sildim, ve yine yaklasık 1 senedir temizlenmeyen aspiratörü temizledim. Parmaklarım halen acıyor.
3) Kızımı ve arkadaşını sinemaya götürdüm, ben o arada D&R dolaşıp kızıma , yaprak test aradım. Can yayınlarına şöyle bir baktım, almamak için direndim.
4) Eşim, sanki bizim görevimizmiş gibi, bahçedeki çimleri biçmiş, toparlamış.
5) Akşam kahve keyfi, Zarife'yi okumaya devam, Ferzan Özpetek'in Şahane Misafir'ini izledim.
6) Sabah erkenden kalkıp, Karamürsel'e kayınvalideye gidildi. Melisa kuzenleriyle güzel vakit geçirdi. Bizim içinde bol sohbetli bir gündü. Aynı gün geri döndük.
7) Akşam, sevgili arkadaşlarım Soully ve Faisal aradı Pakistan'dan. Yarım saatten fazla sohbet ettik.
8) Gün boyu, bayram mesajları, uzaklardaki akrabalar tanıdıklar telefonlaşmalar devam etmişti.
9) Bugün , sabah kahvaltısından sonra, annemlere gittik. Kahve keyfi, Monopoly derken uyku yorgunluğu çöktü, eve döndük, Melisa nanemolla, aksırık tıksırık, şurubunu içti, uyuyor, babasıda birazdan uyuyacak.
10) Akşam üzeri, Melisa'nın aksığı ve tıksırığı için, Medipol'e uğrayacağız. Doktora göstermekte fayda var, ne de olsa yarında sonra burada olmayacağız, ilaçlarla önlem almalıyız.
11) Akşam üzeri, Didem'deyiz. Yaptığı Şekerpare'lerin tadına bakıcaz :)
12) Yarını bilemem şimdiden... ama planımız, geç kalkmak, komşu ziyareti, ütüleri bitirip, evi silip süpürmek, sonrasında bavulu hazırlamak...

Bayram şekeri niyetine size bu güzel kabuk görsellerini sunuyorum. Malum, bayram çikolatamız, arife günü bitti.

Mittwoch, 27. Juni 2012

AKÇAKESE'DE BAŞLAYIP, BANDIRMA'DA DEVAM EDEN BİR HAFTASONUYDU...

Bu haftasonu yoğun 2 gün geçirdik. Cumartesi günü Akçakese sezonunu açtık. Yaza girdiğimizi anlamış olduk. Deniz çok güzeldi. Dalgasız, sessiz, sakin bir kumsaldı. Oranın büyüsüne kapıldık yine hep birlikte. Güneşin, rüzgarın , deniz ve kitap kokusunun keyfini çıkardım. Her anından faydalanan Melisa oldu tabiiki.
Melisa için günün özeti ; Her gidişte, bir kere kale yapılır. Çukur kazılır, içine kovayla su taşınır. O çukur yıkılır sonra yine çukur kazılır, içine oturulur ve gömülür. Şimdi sırada ne var. Denize gir çık, kurulan, mayo değiştir, yağlan, otur kumla oyna, yine suya gir, kurulan, mayo değiştir, uzan, karnını doyur, denize gir çık, kurulan, mayo değiştir, yağlan, otur kumla oyna,  denize gir, çık, bu arada araya serpiştirme, tuvalete git, milyon kere denizden su taşı, kollukları sok çıkar....
Artık bu kadar şey arasında ne kadar dinlenebilirsem :)....



Günün sonunda, eve döndükten sonra, hazırlanıp amcam ve babamla buluşmak için, Şişli'ye gittik. Oradan da Bandırma'ya doğru yola çıktık. Babaannemi özledik, merak ettik. Son günlerde güçten düşmüş , çabuk yorulmaya başlamış. Uzak olması hayli üzücü. Ama bu sebeble bile olsa, ailece bir araya gelmek tesellisi.
Herkes tam olsa daha mutlu olurduk tabii. En azından babamlar 3 kardeş bir araya geldiler. İkisi eksikti. 3 kuzen bir araydık sadece ve 2 de torun çocuğu...
Ama , babam ve amcamla şehirlerarası seyahatte benim için güzel bir anı oldu. Köfteciler, zeytinciler, kahve , çay molaları...


Melisacım bu günleri dün gibi hatırlayacağına eminim.
Ben senin yaşındayken yaşadıklarımı halen hatırlıyorum. Senin çoğu çocuktan farkın bir ninen olması.

Geri dönüş yolculuğu her zaman üzücü, ama ne yapalım, payımıza düşen bu.

Montag, 18. Juni 2012

SADE KAHVE / RUMELİ HİSARI


Geçen hafta, bir gün yolumuz Rumeli Hisarına düşünce, ve bir yerde mola vermek gerekince, arkadaşlarımdan birinin tavsiyesiyle, daha önce defalarca önünden geçtiğim ama, ilk defa kahvesini içtiğim , Sade Kahve'ye girdik. Sahibiyle tanışmadım, ama tahmin ettim. Belli ki oranın eskisi, Rumeli hisarlı. Belki dedim, babamın çocukluk arkadaşı. Bu çay bahçesi, ya da kahve bahçesinde sanırım 50-60 yıllık eski , yaşanmış objeler toplanmış, hepsi eskileri anlatıyor birbirlerine ve çayını kahvesini yudumlayanlara. Etrafımı yudumlarken düşünmeye başladım, sanırım bunlar denizden çıkarıldı, sanırım bu depoda ya da ahşap bir evin bahçesinde paslandı, ve şu da eski ve işine yaramayanları atamayan birinin evinden buraya hediye edilmiştir diye içimden geçirdim. Güzel bir enerjiyle tekrar düştük yollara... Oradan size getirdiklerim.




Sepia fotoğraflar, nostaljiye anlam katıyor.

boğaza nazır köpüklü kahve

Sandalyelerin çoğunda, arkasında bu şekilde etiketler vardı.

Bu kedi hayatından o kadar memnundu ki... şekilden şekile girdi .
Bir zamanlar bu kasa işe yarıyormuş. Kitap okumak isterseniz, kitap seçeneği de var.