Posts mit dem Label FOTOĞRAF werden angezeigt. Alle Posts anzeigen
Posts mit dem Label FOTOĞRAF werden angezeigt. Alle Posts anzeigen

Montag, 13. August 2012

YAĞMURLU BİR PAZAR GÜNÜYDÜ...

Pazar gününü evde durağan geçirmeye karar verdik. Sabah uyanır uyanmaz kalkıp, kızımla birlikte kendimi salona attım. Babamızın iyi bir uykuya ihtiyacı olduğu için , onu rahat bırakacağımıza geceden söz vermiştik. Kahvaltıyı sakin sakin hazırladık . Fırına gidip sıcak ekmeğimizi aldık.
Oturup anne kız kahvaltımızı ettik. Bugün hava yağışlı olduğu için, evimizde oturup, kendimize vakit ayıracağız diye konuşmuştuk. Melisa'nın ödevlerini yaptık klasik müzik eşliğinde, kitap okuduk. Film izledik. Yeni fotoğraf makinamla birlikte evin içinde dört dönüp, değişik kareleri değişik filtreler kullanarak çekmeyi denedim.

Yağmur yağacağı duyurusunu alınca, saksılarım uçmasın diye kenarda duran sardunyalarımı , balkon masasına alırken, fotoğrafladım.  


Karamürsel'den aldığım zeytin ağacımız...Kasım ayında zeytinleri toplayacağız.
Büyüyüncede bahçeye dikeceğiz.

Sardunyalarımız




Yağmur'u izleyen Melisa


Yağmur'u izlemek. Bu fotoğraf çok güzel.

Yağmur'dan kaçırdığım çiçeklerim...

Şimşekler çakarken

Yağmur'un ardından...


Alışık olmadığımız durgun, kendime vakit ayırabildiğim, çok sevdiğim, bu fotoğraflarla unutulmaz olan bir pazar günüydü.
Geceyi de Sevgili Lale'nin Bahçesinin önerdiği bir filmle noktaladım. Bu filmden daha sonra, benim içinde önemli olan hikayesiyle anlatmak istiyorum.
Everything is illuminated...

Dienstag, 7. August 2012

GALATA MANZARALARI


Cumartesi günü, Natali'den ayrıldıktan sonra, Didem'le birlikte Galata'ya gitmeye karar verdik. Tünel'e indik, sonrasında tırmanarak Galata'ya vardık. İstanbul ayaklarımın altında sözünün tam anlamıyla, İstanbul'a doymaya çalıştık. Çektiğim birçok fotoğrafı bu sefer, yeni fotoğraf düzenleme programı kullanarak hazırladım. Ama henüz çok acemiyim. Bazı fotoğrafların hareket edilip, kadrajlandığını bilmeden hazırladım. Bir daha ki sefere daha iyi olucak.
Sizi şimdi, Galata'dan  İstanbul manzaralarıyla başbaşa bırakıyorum...
Galata kulesine her çıkışımda, bulutlardan , güneşten, ve gemilerden dolayı hep farklı fotoğraflar yakalama şansım oluyor. Aslında gün batımından öncede çıkmak istiyorum.


O kadar çok fotoğraf çektim ki nasıl paylaşacağımı bilemedim.
Bu şekilde çok başarılı olamadım. Ama bir daha ki sefere iyi olucak.
Bulutlar coştu.


Galata'nın ara sokaklarını yukarıdan izlemeye doyulmuyor.
Pencerelerden kimbilir Galata kulesi nasıl gözüküyordur.

Bu fotoğrafları düzgün kadrajlayacağımı sonradan farkettim.
Fotoğraflardan isteyen olursa gönderebilirim.



Sepia kullanmak , sanki daha hoş yapıyor fotoğrafları.


Çatılarda ki masalar, keyifler...

Konak kafenin kapısında Didem'le ben...



Galata'nın ara sokakları.

Bu en çok sevdiğim fotoğraf oldu nedense.




Montag, 25. Juni 2012

KADIKÖY- SİRKECİ NOSTALJİ ESİNTİSİYLE

Geçen hafta, babamın yanına Kapalıçarşı'ya gittik. Yolda yine yüzlerce fotoğraf çektim.
Bu seri biraz nostalji hissettirdiği için hoşuma gitti. Babam gibi , tam alaturka fm dinleyerek izlenecek fotoğraf kıvamında oldu.

fikrimin ince gülünü dinleyin ....


Martılar sadece biriyle selam gönderdi size...




Fotoğraflar profesyonelce değil, sadece gönlümü eğlendirmek için..









Donnerstag, 14. Juni 2012

SENELER SONRA SAPANCA GÖLÜ

Haftanın yorgunluğu , bitkinliğiyle, sadece gölge kapmaca oynarken, şemsiyenin altında oturup eşimin işyerinde ki arkadaşlarıyla ve eşleriyle, düzenlenen piknikte,  sohbet ederek keyif yapmaya çalıştım. Son derece sıcak bir gündü ve oturduğumuz yerden sadece sazlıklar görünüyordu. Ben yinede bu durumu fırsata çevirdim, ve fotoğraf makinamın ayarlarıyla oynayarak bu fotoğrafları çektim.
Renkli, sepia, ve siyah*beyaz*mavi. Şimdi onlar anlatsın...