Freitag, 25. März 2016

1000+ Blog Yazısından Sonra Öğrendiğim 8 Ders

Bu yazı, teknojest.com sahibi Poyraz Şahin tarafından Blog Hocam için yazılmıştır.

2009 yılından beri blog yazarlğı yapıyorum ve şimdiye kadar 1000’in üzerinde blog yazısı paylaştım. Elbette bu kadar yazı yayınlarken kimi zaman ne yazsam sorusuna kolayca cevap verebildiğim gibi kimi zaman da kara kara düşünüp öylece dakikalarca bilgisayarın ekranına bakmışlığım oldu.

Elbette ilk yazımla son yazım aynı kalitede olmadı. Her yazımda bir şeyler öğrendim ve kendimi biraz daha geliştirdim. Bu kadar yazı yayınlayan birisi olarak sizlerle paylaşacak tavsiyelerim olduğu için böyle bir yazı hazırlamak istedim.

İşte size 1000+ blog yazısından sonra öğrendiğim 8 ders :

1 – Hakkında yazdığınız konuyu öncelikle sevmelisiniz

Eğer kaliteli içerik sunmak ve kaynak bir yazı ortaya çıkarmak istiyorsanız ilk olarak o konuda hakim olmalı ve yazmaktan usanmamalısınız. Okuyucularınıza, yazdığınız yazınızla liderlik etmek istiyorsunuz fakat daha siz yazıyı benimsememişsiniz ! Emin olun okuyucularınız da bunu anlayacaktır.

Neden internette en çok kadın – moda blogu var ve en çok da bu tür siteler bir müddet sonra kapanmaya yüz tutuyor ? Çünkü bayanların yazıları paylaşma ve reklamlara tıklama isteği daha fazla olduğunu düşünen modayla ilgisi olmayan erkekler büyük bir hevesle hakim olmadıkları konularda yazarlar. Bir müddet sonra makale sayısı azalır, içerik kelime sayısı azalır ve blog artık güncellenmemeye başlar!

Emin olun internette hala açıkta olan direkt anahtar kelime analizi yapılmadan yayınlanmış konular var. Fakat tamamen ilgi alanım dışı olduğu için kalkışmak istemedim. Eğer blogunuzu tek başınıza yönetiyorsanız ne yazdığınız konusuna tam hakim olun ve içerik yazmaktan usanmayın.

2 – Yazmak için önce okumalısınız

Yazdığınız kategoriyi sevmeniz için bir başka neden. Elbette sizinle aynı niş de yazan onlarca blog vardır. Onların yazılarını takip ederek kendi yeni yazılarınız için fırsat oluşturabilirsiniz.

feedly

Örneğin ben teknoloji ve blog yazarlığı konusunda feedly servisini kullanarak onlarca blogu takip ediyorum. Kendimi gelişen olaylar karşısında güncel tutmaya çalışıyorum. Siz de bir takip aracı oluşturarak kategorinizdeki yeni gelişmeleri yakından izleyerek blogunuzu güncel tutabilirsiniz.

3 – Hemen hemen her şey hakkında yazı yazılmıştır gerçeğini unutmayın

Eğer şimdiye kadar hiç yazılmamış bir niş arıyorsanız size diyeceğim tek şey: Bol Şans!
  • Tumblr de açılmış blog sayısı 286 milyon!
  • Wordpress de ki blog sayısı 41 milyon!
  • Blogger da ki blog adedi 200 milyon üzeri
Bu size neyi ifade ediyor ? Yazılmamış konu-kategori hakkında beyhude çalışma içerisinde olmayın’ı işaret ediyor. Fakat bu durum sizin şevkinizi kırmasın! Çünkü sizin hedefiniz yazılmamış olanı yazmak değil konu hakkında daha iyi yazmak olmalı.

Eğer daha iyisini yazmaya odaklanırsanız herkesin alkışlayacağı içerik oluşturmanız hiç de zor olmayacaktır.

4 – Kaliteli içerik oluşturmak düşündüğünüzden daha çok zaman alabilir

uzun-zaman

Belki internette 1000 kelime ve üzeri 1 saatte nasıl yazabilirsiniz şeklinde blog yazıları okumuşsunuzdur. Eğer siz de bu zaman diliminde içerik oluşturabiliyorsanız ne güzel! Fakat daha uzun sürüyorsa üzülmeyin, yalnız değilsiniz. Yazacağınız konuya göre değişen bir “zaman sürme” durumu mevcut.
  • Ne kadar araştırma yapmalı
  • Konuya ne kadar hakimsiniz
  • Kaç tane resim eklemelisiniz
  • Yazı uzunluğu ne kadar olmalı
Faktörleri sizi zaman bakımından etkileyecektir. Bazen hem araştırıp hem yazmak durumunda kalabiliyoruz. O yüzden kaynak niteliğindeki yazıları 2-3 gün hatta 1 hafta içerisinde tamamladığım da oluyor.

5 – Yaşadığınız bir problem varsa onun hakkında yazın

Eğer blog kategorinizdeki bir konuyla alakalı bir problem yaşıyorsanız işte size fırsat. Aynı problemi başkaları da yaşayabileceği için o konu hakkında yazmanız onlara da yol gösterecektir.

Birebir problemi yaşayan birisi de olduğunuz için her bir detayı atlamadan yazacaksınızdır. Bu daha kaliteli içerik oluşturmanızı sağlayacaktır.

6 – En iyisini yazsanız bile yazınızı pazarlamalısınız

Eğer yazınızın en iyisini olmasını istiyorsanız sadece içeriği hazırlayıp insanların onu bulmasını bekleyemezsiniz ! Yazınızın reklamını yapmalısınız. Bu kural herkes için geçerli. İster blog hayatına yeni başlayan birisi olun isterseniz onuncu yılınızı devirin yazınızı insanlara ulaştırmaya çalışmalısınız. Ne hakkında yazdığınızın önemi yok, sosyal medya, mail ve forumları kullanarak yazınızı fazla kişiye ulaştırabilirsiniz.

7 – Konuk yazarlık hala işe yarıyor

Belki şu yazıyı Blog Hocam da yazana kadar harcadığım vakitle kendi blogumda en az 2 farklı yazı yazabilirdim! Ama blogların çok yazıdan yayınlamaktan öte kaliteli bloglar tarafından önerilmeye ihtiyacı var. Bunun en önemli şekli de konuk yazarlık.
Blog Hocam için oluşturduğum bu yazı hem benim link almamı hem de Blog Hocam okuyucuları tarafından keşfedilmemi sağlayacak.
Siz de kategorinizdeki otoriter bloglarda sesinizi duyurmayı asla ihmal etmeyin! En temiz ve en doğal şekilde kendinizi yeni okuyucuların karşısına çıkarma yöntemi olan konuk yazarlık uygulaması emin olun işe yarıyor.

8 – Ne yazacağınız hakkında tıkanabilirsiniz, dert etmeyin !

Dakikalarca anlamsız bir şekilde bilgisayar erkanına baktığınız oldu mu ? Benim oldu. Çoğu kez ilham gelmesini bekleriz fakat nafile. Bu durum sadece kendiniz yazıya başlarken göstermeyebilir de. Yazıya başlarsınız fakat bir türlü yazıyı bitiremezsiniz. Taslak olarak çok yazı bırakmışlığım da vardır.

Böyle bir durumda blog yazısı yazmak yerine mail yazın, blogları yorumlayın, forum da soruları yanıtlayın. Parmaklarınızdan kelimeler döküldükçe yazacağınız yeni yazı için antrenmanınızı tamamlamış olacaksınız.

Son Sözler

Umarım blog hikayem boyunca öğrendiğim dersler sizin de başarılı olmanızı sağlar niteliktedir. Peki siz blog yazarlığı boyunca ne tür dersler öğrendiniz ?

Yazar Hakkında: Bu yazı Teknojest sitesi sahibi Poyraz Sahin tarafından Blog Hocam için yazılmıştır

Dienstag, 22. März 2016

Google Algoritma Çiftliğini Yakından Tanıyalım

Kullanıcılara en uygun ve en kaliteli içeriği sunmak isteyen Google’ın yüzlerce farklı faktöre bağlı algoritması var. Google algoritmasında önemli bir güncelleme yaptığında bu güncellemeye bir isim verir.

Sektörü takip edenler son zamanlarda Penguin, Panda, Hummingbird ve Pigeon gibi isimlerle karşılaşmışlardır. İşte bunlar önemli algoritma güncellemelerinin isimleridir. Her biri web sitenizin sıralamasını belirlemede farklı bir yönü kontrol eder. İsterseniz bu Google algoritma güncellemelerinin anlamlarından ve işlevlerinden bahsedelim.

google algoritma


Panda Güncellemesi

Panda algoritması yüksek kaliteli web sitelerini üst sıralara yerleştirmek, başka bir deyişle kalitesiz ve spam siteleri arama sonuçlarında son sıralara atmakla sorumludur. Bu nedenle sayfaların içeriklerini detaylı olarak inceler.

Panda algoritması gereği blog içeriklerinizin üst sıralarda çıkması için kaliteli, faydalı ve özgün olması gereklidir. Ayrıca Onpage yani site içi SEO ayarlarınızın doğru yapılmış olması gerekir.

Penguin Güncellemesi

Penguen güncellemesi ise sitelere verilen linkleri inceler ve kontrol eder. Kaliteli backlinklere sahip siteleri arama sonuçlarında üst sıralara çıkarırken, backlinkleri manipüle eden ve filtreye takılacak kadar yapay backlinkler alan siteleri arka sayfalara atar.

Penguen algoritması gereği sitenize backlink çalışmaları yaparken dikkatli ve özenli davranmalısınız. Niceliğe değil, niteliğe önem vermelisiniz. Backlink aldığınız sitelerin de arama sonuçlarında üst sıralarda çıkan, Google nezdinde itibarlı siteler olmasına dikkat etmelisiniz.

Hummingbird Güncellemesi

2013 yılında hayatımıza giren Hummingbird algoritması, kullanıcıların arama sorgularına anlamaya yönelik bir güncellemedir. Kullanıcıların yaptığı aramaya odaklanarak gerçekten ne aradığı ile ilgili varsayımlarda bulunur. Örneğin “İstanbul’un en iyi pizzacısı” diye bir arama yaptığınızda, yapığınızda aramada restoran kelimesi geçmemesine rağmen Hummingbird bunu da aradığınızı varsayarak arama sonuçlarında “İstanbul’un en iyi pizza restoranı” sorgusunu da gösterir.

Hummingbird algoritmasını lehinize çevirmek için çözüm odaklı ve kullanıcıların sorularına yönelik içerikler üretmek faydalı olabilir.

Pigeon Güncellemesi

Pigeon, Google’ın yerel arama algoritmasıdır. Arama sorgularını Google haritalar ve yerel dizinler ile bütünleştirir. Böylece konum tabanlı aramalar yaparak kullanıcıya en yakın mekan ve işletmeleri üst sıralara taşır. Örneğin “pizza restoranları” diye arama yaptığınızda arama sonuçlarında ilk olarak size en yakın restoranları göstermeyi amaçlar.

Pigeon algoritması daha çok mekan ve işletmeler için geliştirildiğinden biz bloggerları olumlu veya olumsuz etkileyen bir durum söz konusu değildir.

Son Sözler

Bir yerde duyduğunuzda veya okuduğunuzda yabancılık çekmeyin diye Hummingbird ve Pigeon’dan da bahsettim ancak bir blogger olarak sizin için en önemli 2 güncelleme Panda ve Penguen güncellemeleridir. bunun için de yapmanız gerekenler temel şeyler kaliteli sitelerden link almak, kaliteli içerikler üretmek ve bu içerikleri Google’ın anlaması için gerekli ayarları yapmaktır.


Konu ile ilgili şu kaynaklardan faydalanabilirsiniz:

Montag, 21. März 2016

Osterdeko - Idee: Schlicht und schön!


Zu der Frische des Frühlings passt für mich am allerbesten schlichte und in natur gehaltene Deko.
Ein wunderschöner, blühender Magnolienzweig in der Küche, ein frischer Bund Tulpen mit festen Köpfen auf dem Nachttisch und verschieden große Eier in einem großen Glas in Eiform arrangiert, welches ich vorsichtg auf ein kleines Schälchen gestürzt habe.

Meine Osterdeko wiederholt sich beinhahe wirklich jedes Jahr und ich freu mich jedes Mal auf´s Neue, die Sachen aus dem Keller zu holen und sorgfältig auszupacken.
Ergänzt wird immer nur wenig. Neu dazugekommen sind lediglich ein paar hübsche Papieranhänger in Osterform die ich HIER entdeckt habe und die hübschen Schälchen von nice stuff, die sich auch wunderbar als kleine Osternester eignen und im Anschluss an Ostern die perfekten Schalen für kleine Dips und Soßen sind.








Mehr wird es an Osterdeko heuer auch gar nicht geben und damit möchte ich mich auch in eine kleine Osterpause verabschieden. Wir verreisen für ein paar Tage und genießen den Frühlingsbeginn in den USA.

Für meine Tochter ist es der erste Flug überhaupt und dementsprechend groß ist hier die Aufregung, wie ihr euch bestimmt denken könnt. :-)

Ich wünsche euch schöne Tage und hoffentlich ein sonniges und wundervolles Osterfest! 

Bis bald, 
♥ Rebecca




Samstag, 19. März 2016

Frambuaz ve Portakallı Pembe Pasta

Frambuaz ve Portakallı Pembe Pasta

Frambuaz ve Portakallı Pembe Pasta

Sokağa çıkmaya korkar olduk sevgili okur. Öylesine bir laf değil bu, gerçekten artık evden dışarı çıkmaya korkuyorum. Bu konudaki düşüncelerimi söylemeye kalksam sanırım blogger'a erişim de engellenir. Tek isteğim bu olanlar unutulmasın, alışmayalım teröre veya ölüme. Biz korumalarla, özel güvenliklerle gezemiyoruz. Hiçbirimizin en ufak bi tehlike anında kaçabileceği başka ülkeler, nereden geldiği belli olmayan milyonlarımız yok. Her an bir patlama olacak korkusuyla atıyoruz adımımızı artık. Dilerim buna da alışıp kendi sonumuzu kendimiz getirmeyiz. O yüzden bu olaylarda parmağı olan, bu güzel ülkeyi bu hale getirmekte en ufak payı olan herkesin hak ettiğini bulması dileği ile bu konuyu burda kapatıyorum. İçini biraz da ben kararttıysam üzgünüm, ama lütfen alışma bunlara.

Frambuaz ve Portakallı Pembe Pasta

Bu pastayı 3-4 ay önce yaptım ve ancak paylaşabiliyorum. Aslında post hazırdı ama nedense buna bi türlü sıra gelmedi. Çok da acele etmedim zaten frambuaz da portakal da artık hemen her mevsim elimizin altında. Ben seveceğine eminim bu pastayı, yedirdiğin herkesi seveceğine de eminim.

Kek pişmeye başlarken daha mis gibi canlı bi portakal kokusu alıyor insanı kendinden zaten. Keki kesince içinin pofudukluğu, tereyağ ve portakalın kekin içindeki uyumu... Aman dikkat çok kaptırıp pastayı yapmadan keki bitirmeyin.

 
 

Krema olarak bu aralar sevdiğim, ama çok yağlı olduğunu bile bile yediğim benim favori yağlı kremam var. Biliyorum, çoğu blogda bu krema tarifine rastlamıyorsunuz. Açıkçası ben Çikolatalı frambuazlı pasta tarifini verirken türkçe bütün blog ve siteleri araştırdım desem yeri, kimse unlu kremadan bahsetmemiş ve yapmamış sanırım. Herhangi bir buttercreamdan daha fazla yağlı değil ama eğer isterseniz her zaman daha az yağ ile yapabilirsiniz ya da kendi sevdiğiniz krema ile devam edebilirsiniz yola.
 

Keki sıklıkla yaptığım tereyağlı sarı kek, sadece portakal kabuğu ekledim. İyi ki de eklemişim, o kek özellikle sıcakken öyle güzel ki... Frambuaz ve portakalı çok yakıştırıyorum ben. Yapmadan önce de ne zamandır aklımda bu ikisi ile bir pasta yapmak vardı çünkü daha önce frambuaz ve portakallı cupcakeler yaptığımda kapış kapış gitmişti hepsi. Sonra yabancı bir blogda kan portakallı versiyonunu görüp bayıldım ama ben yıllardır kan portakalı bulamıyorum, şans mı dersiniz ne derseniz artık bir türlü denk gelemedim. Ben de kendi portakallı kekikimi normal portakalla yaptım :D Bahsettiğim pastanın kreması da swiss buttercream ile yapılmıştı ama ben o kremayı bi türlü sevemediğimden hiiç bulaşmadım, kendi sevdiğim krema ile gittim.

Frambuaz ve Portakallı Pembe Pasta

Instagramda tarifleri deneyenlerden beni etiketleyenler bazen bir ekleme yapıyor, tarif bulutagacindan ama kendimce şöyle değiştirdim böyle yaptım diye. Bunlar çok hoşuma giden şeyler çünkü evet aslında belirli tarifleri olduğu gibi uygulamak en risksiz yöntem olsa da kendimizden eklediğimiz şeylerle her zaman yeni tatlar elde ediyoruz. O yüzden evet ben bugün frambuaz ve portakallı pasta tarifi vereceğim size ama siz isterseniz bunu böğürtlenli veya çilekli, hatta vişneli yapın. Kremasını farklı yapın, diyin ki bak ben böyle yaptım böyle daha güzel oldu. Ben de bir dahaki sefere öyle deneyeyim. Paylaşın benle de lütfen, çok seviyorum ben geri bildirimler almayı ve yeni fikirleri.

Frambuaz ve Portakallı Pembe Pasta

Bu aradaaaa, bu tarifin videolu halini çok yakında sizlerle paylaşacağım. Videoyu ben çekmedim. Nursel'in Mutfağına konuk oldum, orda ben yaptım, Nurselin Mutfağı ekibi çekti. Bir süre önce benimle iletişime geçip programa davet etmişlerdi ama ben Istanbul'da olmadığım için katılamamıştım. Kardeşimin düğünü için dönünce katıldım ve hem 3 başka tarif hem de bu pastayı yapıp Nursel ile beraber süsledik pastamızı, hem de çiçeklerle. Gerçi ben ilk kez kamera önüne geçmenin etkisi ile genel olarak pek bir gergindim ve kardeşimin düğünü, hazırlıklar, sonraki gün yani patlama günü Ankara'da olmak, yolculuklar, Istanbul'a geldiğimden beri saçma sapan devam eden uyku düzenimin de etkisi ile aşırı yorgundum. Zaten pek konuşan bir insan da değilim, bir de bunlar eklenince pek bir durgun bir haldeydim. Yine de ekibin enerjisi ve canayakınlığı ile ara ara topladım. Okuyorsanız burdan hepinize sevgiler :)

O program yayınlanınca videoyu da paylaşırım zaten sizinle. Bu pastanın naked cake olarak yapılışını izlersiniz :)


Frambuaz ve Portakallı Pembe Pasta

FRAMBUAZLI PORTAKALLI PASTA TARIFI


Portakallı Kek

Tessa Huff tarifinden adapte edildi.

4 büyük yumurta
115 gr (1 bardak) tereyağ
2 portakalın kabuğu
1/4 bardak portakal suyu
2 bardak (400gr) toz şeker
3 1/4 bardak (480-50 gr ) un
1 1/4 bardak süt
1 yemek kaşığı kabartma tozu
1/2 çay kaşığı tuz
vanilya

Fırını 175 C'ye ayarlayıp 2 tane 16 cm çapında kalıbı hafif yağlayıp unlayın.
Un ve kabartma tozunu iyice karıştırın.

Portakal kabuklarını 2-3 yemek kaşığı şekerle bir kaseye alıp ovuşturarak portakalın aromasının şekere iyice geçmesini sağlayın.

Bir çırpma kabında tereyağını kremamsı olana dek, yaklaşık 1-2 dakika çırpın ve portakallı toz şeker ile kalan toz şekeri, tuzu ve vanilyayı ekleyip 2-3 dakika pofuduk bir karışım elde edene kadar çırpın. Yumurtaları teker teker ekleyin ve her eklemeden sonra 30 saniye kadar orta devirde hamuru iyice karıştırın. Tüm yumurtalar eklendikten sonra un ve sütü aşamalı olarak ekleyerek yumurtalı karışıma yedirin. Tüm un ve sütü ekledikten sonra 1 dakika kadar yüksek devirde hamuru çırpın.

Kalıplara paylaştırıp yaklaşık 40-50 dakika, üzerleri kızarıp içi tamamen pişene kadar pişirin.

Kek piştikten sonra mutlaka tamamen soğutun.





Vanilyalı Krema

60 gr un (yaklaşık 5-6 yemek kaşığı) (kıvamı sıvı gelirse eklemek için biraz daha gerekebilir)
350 ml süt
250 gr şeker (1 1/4 bardak)
1 tatlı kaşığı vanilya
275 gr tereyağ (yumuşak)

Şeker ve unu tencereye alıp iyice karıştırın. Daha sonra sütü ve vanilyayı ekleyip koyu kıvamlı muhallebi elde edene kadar karıştırın. Puding gibi olmayacak, lütfen dikkat edin daha da koyu bir kıvamı olması gerek. Bu yüzden eğer kıvamı size cıvık gelirse birazcık sütün içine 1 yemek kaşığı un ekleyip iyice karıştırın ve bu yaptığınız unlu muhallebinin içine ekleyip iyice yedirin ve koyulaşıncaya kadar sürekli karıştırarka pişirin. Pişen un muhallebisini bir kaseye alın ve üzerini streç film veya poşetle sarıp dolaba alın, arada karıştırarak soğutun. Yüzeyinin kaymak tutmaması önemli.

Un muhallebisi soğuyunca dolaptan alın. Oda sıcaklığına gelmiş yumuşak tereyağı bir çırpma kabına alıp 1-1.5 dakika kremamsı bir kıvam alıp, rengi açılana kadar çırpın. Daha sonra soğuk pudingi ekleyip, pürüzsüz ve kıvamlı bir krema elde edene kadar çıprın, kremanız hazır.

Pastanın Yapılışı

Keklerin her birini iki kata ayırın. Üstte çok kabaran kısımlarını keserek katları eşitleyebilirsiniz.
Kremayı mümkünse krema sıkma torbasına alın. (Bu şekilde sıkarsanız daha eşit seviyede krema elde edersiniz hem de işiniz kolaylaşır.)

  1. Pastayı yapacağınız tabağa veya servisin ortasına bir tatlı kaşığı kadar krema sürüp üzerine kekin taban katını yerleştirin. (Bu kekinizin oraya daha iyi tutunmasını ve kaymamasını sağlayacak.)
  2. İlk katın üzerine krema sıkarak kaplayın ve frambuazları hafif bastırarak dizin. Üzerine bir tatlı kaşığı kadar krema sıkıp bir spatula veya kaşık ile yayın. 
  3. 2. kat keki ekleyin ve aynı işlemleri kek katlarınız bitene kadar tekrarlayın. 
  4. Kalan krema ile pastanızın etrafını kaplayın ve bir spatula veya bıcak yardımı ile sıvayın. 
  5. Üzerine taze frambuaz ve yenebilir boncuklarla dekor yapabilirsiniz. 

Ben kaplama yaparken kremama biraz ezilmiş frambuaz ekledim ve rengi pembe oldu.