2011 yılının Şubat ayında oluşturduğum Blog Hocam’da bugüne kadar ısrarla üzerinde durduğum ve sizlere anlatmaya çalıştığım bir konu vardı. Pazarlama…
21. yüzyıl yani dijital çağda artık pazarlama faaliyetleri de dijital ortama taşındı ve biz bloggerlar da dijital pazarlamada önemli bir aracız. Bizi takip eden, ne anlattığımızı önemseyen, önerilerimizi dikkate alan insanlar var. İşte bu durum da markaların iştahını fazlasıyla kabartıyor ve blogları pazarlama stratejilerinde önemli yerlerde konumlandırıyorlar.
Dijital pazarlamanın da kendi içinde farklı çeşit ve yöntemleri olsa geleneksel yöntemlerin yerini insanlara değerli içerik sunarak onları markaya bağlama yöntemi aldı. Bu da “Inbound Marketing”in yükselişi demek.
Inbound Marketing Nedir?
Inbound marketing kavramı size yabancı geldiyse veya ilk kez duyduysanız basitçe anlatmaya çalışayım.
Inbound marketing, bir markanın, hedef kitlesinin ilgisini çekecek, onları cezbedecek içeriklerle bu kitlenin marka veya ürün hakkında daha fazla bilgi almasını, onları potansiyel müşteriye çevirmeyi amaçlayan pazarlama yöntemidir.
Sanırım bu kısa ve basit tanımlama bile inbound marketingde blogların/bloggerların önemi hakkında ipucu vermiştir.
Türkiye’de Inbound Marketing?
Inbound marketing aslında internetin yaygınlaşması ve tüketicilerin değişen satın alma davranışları sonucunda ortaya çıkan bir yöntem. Nasıl mı?
Çok uzağa gitmeyin ve kendinizi düşünün. Bir elektronik eşya veya kozmetik ürün satın alacaksanız. Yapacağınız ilk şey ne? Google’a girip arama yaparak söz konusu ürün veya marka hakkında araştırma yapmak değil mi? Yani artık tüketici araştırıyor, bilgi sahibi olmak istiyor, güvenmek istiyor.
Türkiye’de pek bilinmeyen inbound marketingin yakın zamanda tüm markaların öncelikli pazarlama yöntemlerinden biri olacağını öngörmek zor değil. Şuan için Türkiye’de bu işi cidiye alan ve yatırımlarını bu yönde yapan tek firma Netvent. Kısaca bu firmanın yaptıklarından bahsetmek isterim.
Netvent Ve Inbound Pazarlama
Inbound Pazarlama alanında tüm süreçleri kapsayacak şekilde Türkiye'de hizmet veren ilk şirket olan Netvent, Ankara Hacettepe’de ve İngiltere Read ing’de bulunan ek ib i i le bu alana yönel ik Ar-Ge çalışmaları yapmaktadır. Ar-Ge çalışmalarından ve uluslararası partnerler inden elde ettiği tecrübe i le markalara danışmanlık hizmeti sağlamaktadır. Hubspot, Searchmetrics, Moz, ve LRT gibi dijital dünyanın saygın şirketleri ile sağladığı iş ortaklıkları sayesinde markalara global ve güncel dijital stratejileri oluşturabilmektedir.
Bu arada Netvent’in dijital pazarlama ile ilgili özgün ve oldukça kaliteli içerikler yayınladığı bir blogu da var. Biz bloggerlar için oldukça faydalı içeriklerin yer aldığı bu blogu takip etmenizde de fayda var.
Blog Yazmaya Devam
Inbound marketing çok kanallı bir pazarlama yöntemidir. Fakat şunu da herkes biliyor ki internette görünür olmanın en etkili yolu bloglardır. Bu yüzden bloglar inbound pazarlamada baş rolü oynar.
Markalar kendi bloglarında yayınladıkları içeriklerin yanı sıra hedef kitlesinin takip ettiği bloglarda da içerik yayınlatarak potansiyel müşterilerine ulaşmayı ve onları etkilemeyi hedeflerler. Bu durum bloggerlara 2 farklı fırsat yaratır.
1. Markalara veya onların pazarlama faaliyetlerini yürüten ajanslar blogunuzda içerikler yayınlamanızı ister. Bu da sizin için hem okuyucu kitlenize uygun içerik hem de ekstra maddi kazanç demektir.
2. Markalar kendi blogları için daha fazla içerik üretmeye çalışacaklar. Bu durum kendi yazar kadrolarını kurmayı veya dışarıdan freelance yazarlar ile çalışmalarını gerektirecektir. Kendini ispat etmiş bir blogger iseniz markalar sizinle çalışmak için can atacak, karşılığında maddi olarak sizi tatmin edeceklerdir.
Mittwoch, 16. September 2015
Montag, 14. September 2015
Lohusa Şerbeti
Benim bu hatunsal işlere mecburen girişimin çoğu 2. kızdan sonra.. Şöyle ki ilk kızımda aman şerbete ne gerek var, aman diş buğdayına ne gerek var derken, diye diye.. Halk bunu istiyor gibilerinden bir arkadaş - çevre baskısıyla hepsini fazla fazla, çeşit çeşit yaptım.
Lohusa Şerbeti de bunlardan hakkını fazlasıyla alanlardan..
Adetlere geleneklere girmiyorum çünkü ben tamamen doğal ve
Labels:
İÇECEKLER,
kızamık,
kızamık şekeri,
kızamık şerbeti,
lohusa,
Lohusa Şerbeti,
Lohusa şerbeti nasıl yapılır,
lohusa şerbeti tarifi,
lohusa şerbeti yapımı,
osmanlı şerbetleri,
şerbet,
şerbeti
Samstag, 12. September 2015
Ein Schreibtisch zum Selberbauen
Ich habe euch vor kurzem schon erzählt, dass ich einen neuen Schreibtisch für mich bauen möchte und heute kann ich euch endlich das Ergebnis zeigen. Das Besondere an diesem Tisch sind auf jeden Fall die tollen Hairpin Legs. Ich bin schon lange Fan dieser schlanken Stahlbeine, nur leider konnte man die ewig nur aus den USA bestellen und als ich sie dann endlich bei Tide & Tand* in Hamburg gefunden habe, wusste ich genau, wie mein neuer Schreibtisch aussehen sollte.
Das praktische an den Beinen ist, dass sie ein wichtiges Grundelement darstellen und man einfach und schnell darauf aufbauen bzw. simple und individuelle Möbelstücke damit herstellen kann.
Schreibtisch einfach selber bauen:
Du brauchst:
○ 4 Hairpin Legs○ Leimholzplatten
○ Schraubzwingen
○ Akkubohrer, Holzschrauben
○ Holzleim
So geht´s:
Am besten lasst ihr euch die 1,5cm dicke Holzplatte gleich im Baumarkt zuschneiden.Und zwar in folgenden Maßen:
2 Bretter in 60cm x 120cm und 4 schmale Bretter in 60cm x 8cm
Der Rest ist dann ein Kinderspiel:
- Eine der großen Holzplatten (60cm x 120cm) auf den Boden legen und auf der Rückseite die Tischbeine anschrauben. Ich habe sie nicht ganz in die Ecke gesetzt, sondern ein paar Zentimeter nach innen gemessen, aber das ist Geschmackssache und ihr könnt das machen, wie es euch gefällt.
- Wenn alle vier Beine angeschraubt sind, den Tisch aufstellen und die vier schmalen Bretter (60cm x 8cm), die später die Fächer bilden, probeweise hochkant auflegen. Wenn ihr zufrieden seid, die Stellen mit Bleistift markieren und den Holzleim auf die jeweiligen Kanten auftragen.
- Zum Schluss nochmals Holzleim auf die schmalen Bretter geben und das zweite große Holzbrett bündig darauf setzen. Zuvor könnt ihr, wenn ihr mögt, die Platte auch noch etwas individualisieren, indem ihr z.B. ein Loch für eine Vase, einen Topf, einen Becher für die Stifte etc. aussägt.
- Während der Leim trocknet alles mit Schraubzwingen zusammenhalten. Wichtig dabei: Zwischen den Schraubzwingen und der Schreibtischplatte kleine Holzreste klemmen, damit es keine unschönen Abdrücke gibt!
- Als Finish und damit ihr lange Freude an dem selbstgebautem Tisch habt, könnt ihr die Holzplatten noch wasserdicht mit Hartöl oder glänzend mit Klarlack versiegeln.
Für die kleine Schublade habe ich 5mm dicke Sperrholzplatten zugeschnitten, die einzelnen Teile einfach verleimt und zum Schluss, damit es auch hält, mit schmalen kleinen Nägeln zusammen genagelt.
Wo gibt´s was:
Hairpin Legs: Tide & Tand*
goldener Schreibtisch-Organizer: DIY
blaue Lampe: SELETTI (über Amazon)
Architekten-Stuhl: Flohmarkt
Papierlichter: selbstgemacht von Astrid
Mini-Regal: aktuell bei Depot
Übrigens noch viele tolle Inspirationen und was man mit den Hairpin Legs noch alles anstellen kann, findet ihr HIER. Ich finde ja auch besonders die kurzen Beine für Kommoden oder Sideboards richtig toll. Was meint ihr? Wäre das auch was für euch?
Ein sonniges Wochenende für euch!
Alles Liebe,
Rebecca
* freundlicherweise zur Verfügung gestellt bekommen von Tide & Tand
Freitag, 11. September 2015
Güncel Blog Sitesi Olmak Zor Zanaat
Blog derlemeleri için o blog senin bu blog benim dolaşırken fark ettim ki güncellik kavramı bloglar için çok ciddi bir problem. Özellikle de Blog Hocam gibi belli bir konu aralığında yayın yapan bloglarda.
Blog sitelerinde genellikle karşılaştığım 3 farklı senaryo var. Bu senaryolar kısaca şöyle:
Senaryo 1 (%70) : Blog sitesi büyük bir hevesle açılır. İlk 3-4 ay her gün bir veya birkaç içerik girilir. Zamanla ziyaretçi, yorum gibi bloggerı motive eden şeylerin eksikliğiyle içerik girme sıklığı azalır ve bir süre blog ya kaderine terk edilir ya da silinip yeni bir blog daha oluşturulur.
Senaryo 2 (%29): Blog sitesi yine büyük bir hevesle açılır ama daha planlı hareket edilir. Yaklaşık 3-4 sene blog güncelliğini korur ve giderek büyümeye devam eder. Blogda her şey yolundadır ama bloggerın hayatında ciddi değişiklikler olmuştur. Okul/iş/evlilik/çocuk/hastalık gibi nedenlerle blog geri plana atılmıştır.
Senaryo 3 (%1): Bu senaryoda bloga bir web sitesinden çok bir girişim gözüyle bakılır, ona göre yatırım yapılır. Bu senaryodaki blogların sahipleri neredeyse tüm mesailerini blogları için harcalar. İnternet onların yaşam tarzıdır ve geçimlerini bu yolla sağlarlar.
Kabul ediyorum 3 numaralı senaryoyu yaşamak bizim gibi boş zamanlarında blog yazanlar için hiç realist değil ama 2 numaralı senaryo ile 3 numaralı senaryo arasında kendi senaryomu yaratabiliriz bence. Nasıl mı?
Sorun belli, bazı nedenlerden dolayı blogu güncel tutamamak… O halde blogu güncel tutmak için yapabileceklerimizi tartışıp bu sorunu ortadan kaldırmaya çalışalım.
#1 Zaman Yönetimi
Zaman yönetimi; üreticiliği ve verimliliği arttırmak amaçlı olarak, belirli aktiviteler üzerinde harcanan zamanı bilinçli bir şekilde kontrol etme yöntemidir. Hepimizin zamanı kısıtlı olduğuna ve bu zamanı doğru kullanmak/yönetmek zorunda olduğumuza göre zaman yönetimi konusunda kendinizi gelişmeniz blogunuza daha fazla vakit ayırmanız ve ayırdığınız vakti daha efektif kullanmanız anlamına gelir. Zaman yönetimiyle ilgili şuradaki ve şuradaki kaynakları incelemenizi öneririm.
#2 İçerik Takvimi
Bloggerların kötü alışkanlıklarından biridir düzensiz içerik yayınlamak. Şöyle ki; bazen hiç içerik üretemediğiniz günler olurken bazı günler 4-5 içerik üretebiliyorsunuz. Böyle zamanlarda o içerikleri hemen yayınlamak yerine basit bir içerik takvimi oluşturup her içeriği yayınlayacağınız tarihi önceden belirlemeniz blogunuzu güncel tutacaktır. Üstelik içerik takvimine sadık kalma psikolojisi sizi daha fazla içerik üretmeye itecektir. Şuraya ve şuraya yüklediğim basit içerik takvimi örneklerini kullanabilirsiniz.
#3 Daha Fazla Teknoloji
Hemen hepimiz masaüstü bilgisayarlarda veya dizüstü bilgisayarlarda blog yazıları yazıyoruz ve siteyi güncelliyoruz. Teknolojinin geldiği bu noktada tablet bilgisayarlardan ve akıllı telefonlardan da destek alabiliriz. Kabul ediyorum bu cihazlardaki uygulamaları kullanarak blog düzenlemek ve güncellemek zor ama elbette bu işin en önemli kısmı içerik üretme k yani yazmak. Pek tabi bilgisayardan uzak olduğumuzda bu cihazları kullanarak içerik yazabiliriz.
#4 Güncel Konuları Takip
Bir blog sitesini güncel tutamamanın nedenleri arasında ilk sıraya vakit ayıramamayı koyarsak yazacak konu bulamamayı ikinci sıraya koyabiliriz. Bu yüzden blogunuzun konusuyla ilgili güncel olayları takip edip blogunuz için güncel yazı fikirleri bulabilirsiniz. Üstelik güncel konular arama motorlarında çok fazla arandığından trafiğinize de büyük katkı sağlar.
#5 İçerik Satın Alma
Kişisel yazan, okuyucu kitlesi oturmuş, kendine has tarzı olan bloglara kesinlikle önermesem de para kazanmak adına blogunu güncel tutmak isteyen kişiler çeşitli içerik ajansları veya freelance içerik yazarlarıyla irtibat kurarak cüzi fiyatlara blogları için yazı yazdırabilirler. Bu kişilere tüm webmaster forumlarından ulaşabilirsiniz.
#6 Bloga Yazar Atama
Tek başınıza blogunuza yeteri kadar vakit ayıramıyor ve güncel tutamıyorsanız birileriyle iş birliği yapmak iyi fikir olabilir. Kendini kitlelere tanıtmak isteyen fakat blog girişimleri başarısızlıkla sonuçlanan bloggerlar blogunuza yazar olma fikrine sıcak bakabilirler.
#7 Misafir Blogculuk
Blogunuza konuk yazar kabul etmek de güncel blog olabilmek için en iyi çözümlerden biri. Tabi seçici davranarak blog yazılarınızdaki kalite standardını düşürmeden. Bunun için blogunuzda bir misafir blogculuk veya konuk yazarlık sayfası oluşturup diğer bloggerların görebileceği şekilde ön plana çıkarabilirsiniz.
Son Sözler
Güncel blog olmak düşünüldüğü gibi her güncel konunun paylaşılması değildir. Güncel blog sitesi okuyucularına aynı standartta ve aynı ölçüde düzenli içerik sunmaktır. Bunu başarıp hem kullanıcıların hem markaların ilgi odağındaki blog olmak da her baba yiğidin harcı değil.
Siz aynı blogu ne zamandır yazıyorsunuz? Güncel tutmak adına neler yapıyorsunuz? Yorum bölümünden paylaşırsanız sevinirim.
Blog sitelerinde genellikle karşılaştığım 3 farklı senaryo var. Bu senaryolar kısaca şöyle:
Senaryo 1 (%70) : Blog sitesi büyük bir hevesle açılır. İlk 3-4 ay her gün bir veya birkaç içerik girilir. Zamanla ziyaretçi, yorum gibi bloggerı motive eden şeylerin eksikliğiyle içerik girme sıklığı azalır ve bir süre blog ya kaderine terk edilir ya da silinip yeni bir blog daha oluşturulur.
Senaryo 2 (%29): Blog sitesi yine büyük bir hevesle açılır ama daha planlı hareket edilir. Yaklaşık 3-4 sene blog güncelliğini korur ve giderek büyümeye devam eder. Blogda her şey yolundadır ama bloggerın hayatında ciddi değişiklikler olmuştur. Okul/iş/evlilik/çocuk/hastalık gibi nedenlerle blog geri plana atılmıştır.
Senaryo 3 (%1): Bu senaryoda bloga bir web sitesinden çok bir girişim gözüyle bakılır, ona göre yatırım yapılır. Bu senaryodaki blogların sahipleri neredeyse tüm mesailerini blogları için harcalar. İnternet onların yaşam tarzıdır ve geçimlerini bu yolla sağlarlar.
Kabul ediyorum 3 numaralı senaryoyu yaşamak bizim gibi boş zamanlarında blog yazanlar için hiç realist değil ama 2 numaralı senaryo ile 3 numaralı senaryo arasında kendi senaryomu yaratabiliriz bence. Nasıl mı?
Sorun belli, bazı nedenlerden dolayı blogu güncel tutamamak… O halde blogu güncel tutmak için yapabileceklerimizi tartışıp bu sorunu ortadan kaldırmaya çalışalım.
#1 Zaman Yönetimi
Zaman yönetimi; üreticiliği ve verimliliği arttırmak amaçlı olarak, belirli aktiviteler üzerinde harcanan zamanı bilinçli bir şekilde kontrol etme yöntemidir. Hepimizin zamanı kısıtlı olduğuna ve bu zamanı doğru kullanmak/yönetmek zorunda olduğumuza göre zaman yönetimi konusunda kendinizi gelişmeniz blogunuza daha fazla vakit ayırmanız ve ayırdığınız vakti daha efektif kullanmanız anlamına gelir. Zaman yönetimiyle ilgili şuradaki ve şuradaki kaynakları incelemenizi öneririm.
#2 İçerik Takvimi
Bloggerların kötü alışkanlıklarından biridir düzensiz içerik yayınlamak. Şöyle ki; bazen hiç içerik üretemediğiniz günler olurken bazı günler 4-5 içerik üretebiliyorsunuz. Böyle zamanlarda o içerikleri hemen yayınlamak yerine basit bir içerik takvimi oluşturup her içeriği yayınlayacağınız tarihi önceden belirlemeniz blogunuzu güncel tutacaktır. Üstelik içerik takvimine sadık kalma psikolojisi sizi daha fazla içerik üretmeye itecektir. Şuraya ve şuraya yüklediğim basit içerik takvimi örneklerini kullanabilirsiniz.
#3 Daha Fazla Teknoloji
Hemen hepimiz masaüstü bilgisayarlarda veya dizüstü bilgisayarlarda blog yazıları yazıyoruz ve siteyi güncelliyoruz. Teknolojinin geldiği bu noktada tablet bilgisayarlardan ve akıllı telefonlardan da destek alabiliriz. Kabul ediyorum bu cihazlardaki uygulamaları kullanarak blog düzenlemek ve güncellemek zor ama elbette bu işin en önemli kısmı içerik üretme k yani yazmak. Pek tabi bilgisayardan uzak olduğumuzda bu cihazları kullanarak içerik yazabiliriz.
#4 Güncel Konuları Takip
Bir blog sitesini güncel tutamamanın nedenleri arasında ilk sıraya vakit ayıramamayı koyarsak yazacak konu bulamamayı ikinci sıraya koyabiliriz. Bu yüzden blogunuzun konusuyla ilgili güncel olayları takip edip blogunuz için güncel yazı fikirleri bulabilirsiniz. Üstelik güncel konular arama motorlarında çok fazla arandığından trafiğinize de büyük katkı sağlar.
#5 İçerik Satın Alma
Kişisel yazan, okuyucu kitlesi oturmuş, kendine has tarzı olan bloglara kesinlikle önermesem de para kazanmak adına blogunu güncel tutmak isteyen kişiler çeşitli içerik ajansları veya freelance içerik yazarlarıyla irtibat kurarak cüzi fiyatlara blogları için yazı yazdırabilirler. Bu kişilere tüm webmaster forumlarından ulaşabilirsiniz.
#6 Bloga Yazar Atama
Tek başınıza blogunuza yeteri kadar vakit ayıramıyor ve güncel tutamıyorsanız birileriyle iş birliği yapmak iyi fikir olabilir. Kendini kitlelere tanıtmak isteyen fakat blog girişimleri başarısızlıkla sonuçlanan bloggerlar blogunuza yazar olma fikrine sıcak bakabilirler.
#7 Misafir Blogculuk
Blogunuza konuk yazar kabul etmek de güncel blog olabilmek için en iyi çözümlerden biri. Tabi seçici davranarak blog yazılarınızdaki kalite standardını düşürmeden. Bunun için blogunuzda bir misafir blogculuk veya konuk yazarlık sayfası oluşturup diğer bloggerların görebileceği şekilde ön plana çıkarabilirsiniz.
Son Sözler
Güncel blog olmak düşünüldüğü gibi her güncel konunun paylaşılması değildir. Güncel blog sitesi okuyucularına aynı standartta ve aynı ölçüde düzenli içerik sunmaktır. Bunu başarıp hem kullanıcıların hem markaların ilgi odağındaki blog olmak da her baba yiğidin harcı değil.
Siz aynı blogu ne zamandır yazıyorsunuz? Güncel tutmak adına neler yapıyorsunuz? Yorum bölümünden paylaşırsanız sevinirim.
Dienstag, 8. September 2015
Türkiye’nin En İyi Makyaj Blogları
Hanımlar, özellikle de genç kızlar arasında moda bloglarıyla başlayan blog yazma çılgınlığı gerek markaların bloggerlara ilgisi, gerek de ziyaretçilerin ilgisi nedeniyle makyaj bloglarına doğru kaymış durumda. Artık blog dünyasında trend moda blogu açmak.
Makyaj Blogları Neden Popüler?
Neredeyse tüm hanımların makyaj ve kozmetiğe ilgisi aşikar. Bir ürün kullanmadan önce veya yeni bir ürün keşfetmek istediklerinde öneriler ve deneyimler için Google’da sıkça arama yapıyorlar. Bu da makyaj bloggerları için büyük bir fırsat ve pazar demek. Kullandıkları ürün ve tekniklerle ilgili deneyimlerini paylaşarak hem blog yazma keyfini yaşıyorlar, hem de insanların makyaj ve kozmetik konusuyla ilgili içerik ihtiyacını karşılamış oluyorlar.
Makyaj bloglarının çoğalması ve popüler olmasının altında yatan bir diğer neden ise markaların ve firmaların bu bloglara gösterdiği ilgi. Artık kozmetik sektörünün pazarlama faaliyetlerinde bloglar ilk sıralarda yer alıyor.
Türkiye’nin Önde Gelen Makyaj Blogları
Biliyorum makyaj bloglarının sayısı son zamanlarda çok arttı. Ben de konuyla hiç ilgisi olmayan bir erkek olarak bu blogları değerlendirme şansına sahip değilim doğal olarak. Bu yüzden danıştığım hanımlardan gelen cevaplara dayanarak en iyi 4 moda blogunu tanıtmak istedim. Gerisini siz yorum bölümünden getirirsiniz :)
Merve Özkaynak
Yaklaşık 1 yıl önce Vlogger olarak YouTube kanalıyla paylaşımlarına başlayan Merve Özkaynak, çektiği videoların yanında hazırladığı metin içerikleri paylaşmak için bir blog kurmuş. Sadece bir senede YouTube kanalının 183binden fazla takipçisi olmuş bile. Kendisi bir fenomen olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Sebi Bebi
Fenomen olmayı başarmış, onbinlerce takipçisi olan Sebi Bebi ile devam edelim. Sebi Bebi 280binden fazla abonesi olan YouTube kanalı için çektiği videoları ve kullandığı ürünler hakkındaki görüşlerini blogunda paylaşıyor. Birçok gazete köşesine ve televizyon programına konuk olan Sebi Bebi, Türkiye’nin en önde gelen makyaj bloggerlarından.
Görkem Karman
Bu yazıyı hazırlamak için yaptığım küçük araştırmada en objektif makyajı bloggerlarını sorduğumda çoğu kişi Görkem Karman’ın ismini verdi. Kozmetik ile ilgili çektiği videoları 155binden fazla abonesi olan YouTube kanalında paylaşan blogger, blogunda paylştığı içeriklerle de oldukça ilgi görüyor.
Makyaj Çantam
Makyajlailgili en eski bloglardan biri olmasından mütevellit hanımların favori makyaj bloglarından biri de Makyaj Çantam. Sıkça güncellenen içeriğinde, makyaj malzemeleri, kozmetik ürünler, ünlüler dünyasından makyaj trendleri ve yeni makyaj ürünlerinin yanı sıra, çeşitli kozmetik ürünlerin değerlendirilmesine de yer verilmektedir.
Daha önce yaptığım blog derlemelerini incelemiş miydiniz?
- Kişisel Bloglar
- Yemek Blogları
- Kitap Blogları
- Gezi Blogları
- Teknoloji Blogları
- Moda Blogları
Makyaj Blogları Neden Popüler?
Neredeyse tüm hanımların makyaj ve kozmetiğe ilgisi aşikar. Bir ürün kullanmadan önce veya yeni bir ürün keşfetmek istediklerinde öneriler ve deneyimler için Google’da sıkça arama yapıyorlar. Bu da makyaj bloggerları için büyük bir fırsat ve pazar demek. Kullandıkları ürün ve tekniklerle ilgili deneyimlerini paylaşarak hem blog yazma keyfini yaşıyorlar, hem de insanların makyaj ve kozmetik konusuyla ilgili içerik ihtiyacını karşılamış oluyorlar.
Makyaj bloglarının çoğalması ve popüler olmasının altında yatan bir diğer neden ise markaların ve firmaların bu bloglara gösterdiği ilgi. Artık kozmetik sektörünün pazarlama faaliyetlerinde bloglar ilk sıralarda yer alıyor.
Türkiye’nin Önde Gelen Makyaj Blogları
Biliyorum makyaj bloglarının sayısı son zamanlarda çok arttı. Ben de konuyla hiç ilgisi olmayan bir erkek olarak bu blogları değerlendirme şansına sahip değilim doğal olarak. Bu yüzden danıştığım hanımlardan gelen cevaplara dayanarak en iyi 4 moda blogunu tanıtmak istedim. Gerisini siz yorum bölümünden getirirsiniz :)
Merve Özkaynak
Yaklaşık 1 yıl önce Vlogger olarak YouTube kanalıyla paylaşımlarına başlayan Merve Özkaynak, çektiği videoların yanında hazırladığı metin içerikleri paylaşmak için bir blog kurmuş. Sadece bir senede YouTube kanalının 183binden fazla takipçisi olmuş bile. Kendisi bir fenomen olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Sebi Bebi
Fenomen olmayı başarmış, onbinlerce takipçisi olan Sebi Bebi ile devam edelim. Sebi Bebi 280binden fazla abonesi olan YouTube kanalı için çektiği videoları ve kullandığı ürünler hakkındaki görüşlerini blogunda paylaşıyor. Birçok gazete köşesine ve televizyon programına konuk olan Sebi Bebi, Türkiye’nin en önde gelen makyaj bloggerlarından.
Görkem Karman
Bu yazıyı hazırlamak için yaptığım küçük araştırmada en objektif makyajı bloggerlarını sorduğumda çoğu kişi Görkem Karman’ın ismini verdi. Kozmetik ile ilgili çektiği videoları 155binden fazla abonesi olan YouTube kanalında paylaşan blogger, blogunda paylştığı içeriklerle de oldukça ilgi görüyor.
Makyaj Çantam
Makyajlailgili en eski bloglardan biri olmasından mütevellit hanımların favori makyaj bloglarından biri de Makyaj Çantam. Sıkça güncellenen içeriğinde, makyaj malzemeleri, kozmetik ürünler, ünlüler dünyasından makyaj trendleri ve yeni makyaj ürünlerinin yanı sıra, çeşitli kozmetik ürünlerin değerlendirilmesine de yer verilmektedir.
Daha önce yaptığım blog derlemelerini incelemiş miydiniz?
- Kişisel Bloglar
- Yemek Blogları
- Kitap Blogları
- Gezi Blogları
- Teknoloji Blogları
- Moda Blogları
Freitag, 4. September 2015
[Nachmachtipp] Korallen Kerzenständer aus Naturschwamm
Neulich habe ich auf Pinterest diese tolle IDEE entdeckt.
Ein einfacher Naturschwamm der sich mit etwas angerührtem Gips in täuschend echte Korallen verwandelt. Eine schöne Ergänzung zu unserer maritimen Deko und den gesammelten Strandschätzen der letzten Wochen.
DIY Korallen Kerzenständer
Du brauchst:
○ Naturschwamm○ Bastelmesser
○ Modelliergips (bekommt man in jedem Baumarkt)
○ Kerzeneinsatz
○ ein altes Gefäß zum Gips anrühren (und groß genug, um den Schwamm einzutauchen)
So geht´s:
- Zuerst schneidet ihr ein kleines Loch für den Kerzeneinsatz in den Schwamm.Diesen könnt ihr dann entweder vor dem Eintauchen, oder so wie ich, erst nachher mit Heißkleber ankleben.
- Anschließend den Gips mit Wasser anrühren und den Schwamm mehrmals eintauchen, bis er vollständig mit der Masse benetzt ist. Die Konsistenz sollte nicht zu flüssig sein, aber auch nicht zu fest, damit es nicht ein einziger großer Klumen wird. Sollte es nicht auf Anhieb gelingen, wascht ihr den Schwamm einfach nochmal mit klarem Wasser aus und probiert es erneut. Dennoch sollte das Ganze recht zügig gehen, da Gips relativ schnell anzieht und zu dick wird.
- Seid ihr mit dem Ergebnis zufrieden, legt ihr den Schwamm zum Trocknen (mind. 24 Std.) auf eine Alufolie.
Das Ganze funktioniert auch prima mit herkömmlichem (Island)Moos. Ich habe einfach mehrere kleine Teile mit Heißkleber zusammengeklebt, in die Gipsmasse getaucht und wie den großen Schwamm auf Folie trocknen lassen.
Das Ergebnis sieht täuschend echt aus, was meint ihr?
Den 50€ Gutschein von FotoPremio hat Siri aus Hamburg mit folgendem Kommentar gewonnen:
Hi Rebecca, ich bin ein großer Fan von altmodischen Fotoalben und muss daher immer wieder Fotos drucken lassen - mit Hilfe des Gutscheines könnte ich sooooooo viele Fotos drucken und wäre dann für die nächsten Jahre beschäftigt, die Fotos einzukleben :-)))
Oder ich versuche es mal mit einem Fotobuch?!?!
Wie auch immer - ich kneife die Augen zusammen, kreuze meine Finger, drehe mich 3x im Kreis und murmle einen Glücks-Zauberspruch
Oder ich versuche es mal mit einem Fotobuch?!?!
Wie auch immer - ich kneife die Augen zusammen, kreuze meine Finger, drehe mich 3x im Kreis und murmle einen Glücks-Zauberspruch
Herzlichen Glückwunsch und viel Freude mit dem Gutschein (und verrat mir bei Gelegenheit doch deinen Glücks-Zauberspruch ;-)!
Liebe Grüße,
Rebecca
Beyaz Çikolata Ve Matcha Yeşilçaylı İçi Akışkan Fondant Kek, Biberli Böğürtlen Sos
Ben bu postı yazalı 3 hafta olmuş neredeyse. Bilgisayarımdan fotoğrafları editlediğim programları sildim güya güncellemek için, şimdi de yükleyemiyorum. Aslında bir iki detay fotoğrafı daha vardı ama şu an için ekleme şansım yok. :/
Matchayı kısaca toz yeşilçay olarak tanımlayabiliriz ama bu demek değil ki siz yeşilçayı evde robotta/öğütücüde çekseniz bu hale gelecek. Bu yüzden matchanız yoksa yeşilçay ne yazık ki olmaz ama toz antepfıstığı her zaman olur :)
Matcha almak isterseniz ben Chado'dan temin ediyorum ve başka nerde bulunur bilmiyorum çünkü ben bulamadım zamanında :) Buraya tıklayarak sipariş verebilirsiniz. Ben daha önce dnr, Mudo gibi yerlerde de satıldığını gördüm. Istanbul'daki aktarlarda da mevcut yine chado markalı matcha. Eğer imkan varsa, Uzak Doğu'ya gidip gelen tanıdıklarınız varsa onlardan da rica edebilirsiniz getirmelerini. Özellikle gastronomi alanında kullanım için özel olanlar hem daha uygun, hem daha yoğun aromalı oluyormuş.
Güncelleme: Bu arada, Instagram'ın bana kazandırdığı güzel kalpli birkaç insandan biri olan, fotoğrafı instagram'da paylaştığımda gören ve chado blogda yayınlamak isteyen dünya tatlısı arkadaşım Çağla'ya da burdan öpücükler, kalpler, sevgiler... Siz onu Cook&Walk olarak da biliyor olabilirsiniz.
Beyaz çikolata ve matchayı ilk neyde denedim tam hatırlamıyorum ama ben çok yakıştırıyorum birbirine. Bu yüzden, bu aralar sıcak tatlı dönemimdeyim bu arada, içi akışkan beyaz çikolatalı ve matchalı bir kek yapmak istedim.
Bu tür keklere sufle kek, lava kek, ortası akışkan kek, hatta ağlayan kek diyen bile var :D Sufle yapımı benim ortası akışkan kek tarifindeki kekin yapımından biraz daha farklı. Yumurta byeazını kabartıyorsunuz suflede. Tarifini verdiğim fondant kekte ise basit bi el çırpıcısı bile işinizi görür. Pek efor sarf etmeye gerek yok yani. Ben fondan kek diye devam edeceğim, siz istediğinizi söylemekte serbestsiniz :)
Tohum renkli biberler ve meyveleri ben yakıştırırım. Daha önce frambuaz ve karabiber, çilek ve pembe biber, kiraz ve pembe biber deneelerim oldu. Aslında sos olarak aklımda karadut ve karabiber vardı ama karadut bulamadım. Bu sırada google'dan beyaz çikolatalı sufle tarifi araştırıken de sortedfood'un beyaz çikolatalı sufle ve biber ve böğürtlen sosuna denk geldim. Baktım böğürtlen de var, frambuaz yerine böğürtlenli denemek istedim ben de. Karabiber ve böğürtlen mi? dediğinizi de duyar gibiyim ama inanın yakışıyorlar. Yalnız, en güzeli az az gitmek biber eklerken. Önce yarım çay kaşığı ile başlayıp damak tadınıza göre artırmanızı tavsiye ederim yapmak isterseniz. Tohum biber ne derseniz de bildiğimiz karabiberin öğütülmemiş hali. Ben karışık tohum kullandım ama sadece karabiber veya pembe biber de olur.
Beyaz Çikolata Ve Matcha Yeşilçay'lı İçi Akışkan Fondant Kek, Biberli Böğürtlen Sos Tarifi
150 gr beyaz çikolata
2 yumurta
2 yumurta sarısı
115 gr tereyağ
2/3 bardak pudra şekeri
6 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı matcha yeşilçay tozu
20-25 tane böğürtlen
Taze tohum biberler
1 yemek kaşığı pudra şekeri
Tereyağını benmariye alıp tamamen eritin, içine beyaz çikolatayı ekleyip çikolata eriyene kadar karıştırın. Şekeri ekleyip, el çırpıcı ile iyice karıştırın ve yumurtaları teker teker ekleyerek her seferinde iyice karıştığından emin olun. Un ekleyin ve matchayı üzerine ince bir süzgeç ile eleyin, pürüzsüz bir karışım elde edinceye dek tel çırpıcı ile karıştırın.
Sufle kaplarını tereyağ ile iyice yağlayın ve unlayın. Kek hamurunu kaplara paylaştırın ve dondurucuya atıp en az 1 saat bekletin.
Böğürtlenleri mutfak robotuna alın, 1 çay kaşığı (veya damak tadınıza göre daha fazla) taze öğütülmüş renkli biber ekleyin ve doğrayıcıyı çalıştırıp püre haline getirin. Daha tatlı bir sos isterseniz biraz daha bal veya pudra şekeri ekleyebilirsiniz.
Kekleri pişirmeden önce 200C'ye ayarlayın. Fondan kekleri 12-13 dakika boyunca pişirin. Kenarlar pişmiş ama orta daha yumuşakça olacak. Bu aşamadan sonra daha fazla pişirirseniz keklerin içleri de pişer.
Kekler iki üç dakika dinlendikten sonra dikkatlice servis tabağına ters çevirin. Sosu üzerine veya yanına akıtarak servis edin.
Afiyet olsun! Denerseniz sonuçları benim de paylaşın lütfen :)
Sufle tarifi benden, sos tarifi sortedfood'dan.
Abonnieren
Posts (Atom)