Dienstag, 9. Dezember 2014

Greyfurt ve Chai Baharatlı Cupcakeler




Greyfurt bence hak ettiği değeri görmeyen bir meyve. Üstelik benim en sevdiğim meyvedir ama yiyen/seven çok olmadığı için pek kullanamıyorum tatlılarda. Ama bu cupcakelre herkes bayıldı. Chai baharatı ve greyfurt çok yakıştılar.






Nedense bu sefer kremayı katılaştırırken sıkıntı yaşadım biraz, bir türlü yeterli kıvamı almadı. Ben de içine biraz kremşanti tozu düktüm, bu sefer daha da kötü oldu :( Sonra başka paket bir krema ile beyaz çikolatalı ganaj yaptım artık. Eğer krema katılaştırmakta sorun yaşamıyorsanız ganaj yerine çırpılmış krema ile yapın, bence daha güzel oluyor.

Keki de böyle pofuduk, vanilyalı bir kek ama içinde greyfurt kabuğu rendesi ve greyfurt suyu var.

Chai baharatı olarak ben zencefil, kakule ve tarçın kullandım. Sanırım zencefille tarçın da kullansanız olur.


Greyfurt ve Chai Baharatlı Pofuduk Cupcakeler

MALZEMELER:


Vanilyalı Kek:

  • 2 bardak + 1 yemek kaşığı un
  • 1.5 çay kaşığı kabartma tozu
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 bardak toz şeker
  • 2 büyük boy yumurta veya 3 küçük boy. 
  • 1 çay bardağı süt
  • 3/4 su bardağı sıvı yağ
  • 2 yemek kaşığı greyfurt kabuğu rendesi (rendenin ince rendeleyen kısmında, greyfurtun beyaz kısmına inmeden rendeleyin)
  • 1 çay bardağı greyfurt suyu


Chai Baharatlı Krema

  • 1 paket soğutulmuş süt kreması
  • 4 yemek kaşığı pusra şekeri
  • 1 çay kaşığı tarçın
  • 1 çay kaşığı toz zencefil (ben taze rendeledim)


(veya süt kreması yerine krem şanti + baharatlar)

Greyfurt şurubu

  • 1 bardak greyfurt suyu
  • 6 yemek kaşığı toz şeker



METOD:

Kek:

Fırını 175Cye ısıtın. Cupcake kapsüllerinizi tepsiye dizin.

Unu, kabartma tozunu ve tuzu bir kaba eleyin. 
Ayrı bir kapta yumurta ve şekeri önce orta devirde, sonra yüksek devirde 3-4 dakika iyice kabarana kadar çırpın. Daha sonra süt, greyfurt suyu, vanilya, greyfurt kabuğu rendesi ve yağı ekleyin. 1 dakika kadar orda devirde karıştırın. Elediğiniz unu sıvı karışıma 3 seferde ekleyin ve her seferinde en fazla 30 saniye en yavaş devirde mikserle veya elde karıştırın. Cupcake kalıplarına paylaştırın. yaklaşık 20 dakika pişirin. 



Greyfrut Şurubu:

Greyfurt suyunu ve şekeri bir sos tenceresine alıp karıştırın. Orta ateşte şeker eriyip, şurup kaynayana kadar karıştırarak pişirin. Kaynadıktan sonra 1 dakika kısık ateşte yine karıştırarak pişirin ve ocaktan alın. 

Krema:

Süt kremasını katılaşana kadar yüksek devirde yaklaşık 3 dakika çırpın. Daha sonra pudra şekeri ve baharatları üzerine eleyin, 1 dakika orta devirde çırpın. 

Krem şanti ile yapacaksanız: Krem şanti tozunu kaeye alıp, üzerine baharatları eleyin ve süt ile çırpın.

Cupcakelerin Yapılışı

Fırından aldığınız kekler oda sıcaklığına gelince, oda sıcaklığındaki şurup ile ıslatın. Krema sıkma torbasına doldurduğunuz krema ile kekleri kaplayın. 

Ben biraz gıda boyası kullanarak açık pembe ve koyu pembe krema da kullandım. Sprinkle yerine esmer şekerle süsledim. 

Montag, 8. Dezember 2014

DIY | Weihnachtliche Papierhäuser zum Verschenken



Manchmal möchte man nur gerne eine Kleinigkeit verschenken. Der netten Nachbarin, der freundlichen Verkäuferin, der Kollegin, als Geschenk für den weihnachtlichen Schulbasar, als kleine Aufmerksamkeit oder einfach ein "Statt-Blumen-Mitbringsel". Gefüllt mit einer handvoll Pralinen oder einer anderen selbstgemachten Nascherei. Einer schönen Botschaft, dem Lieblingstee, einer selbstgegossenen Seife oder einem Lippenpeeling für kussweiche Lippen in der Winterzeit.





Perfekt dafür sind diese kleinen, hübschen (Weihnachts)Häuschen, die als dekorative Verpackung dienen. Ganz einfach zu machen und schnell mit allem Möglichen befüllt.

Die wunderbare Idee dafür habe ich auf dem tollen Blog DESIGN MOM entdeckt und die genaue Anleitung, sowie die  Vorlage zum Ausdrucken der Häuser findet ihr ebenfalls dort.




Eine schöne zweite Adventwoche für euch!
Alles Liebe,
Rebecca


1 Yıllık Blogumun Bana Öğrettikleri

Bu yazı; murat-aktas.com’un yazarı Murat Aktaş tarafından Blog Hocam için yazılmıştır.

 

Yaklaşık 3 yıldır Blogger ve Blog yazarlığı ile ilgilenmeme rağmen, bugüne kadar sadece kişisel blogumu severek ve isteyerek devam ettirebildim. Aralık ayında bir yaşına giren kişisel blogum henüz emekliyor olsa da bu süre içinde bana Blogger, yazarlık ve Blog dünyası hakkında pek çok şey öğretti. Eminim pek çoğunuzun da hemfikir olduğu bu tecrübeleri listeleyerek tek bir yazıda kısa notlarla paylaşmak istedim. Ayrıca, hepimize faydalı olacak bu listeyi kendi blogumda yayınlamak yerine pek çok blog yazarının üstadı olan Blog Hocam'da paylaşmanın daha mantıklı olacağını düşündüm.

 

551

17 maddede kısa notlarla bir yıllık blogumun bana öğrettiklerine gelecek olursak:

 

1. Asla Google'ı Kandırabileceğinizi Sanmayın!

 

Yazılarda fazlaca etiket kullanarak, kopya içerik paylaşarak, Adsense reklamlarına farklı mecralar aracılığıyla tıklamaya çalışarak Google'ı kandırabileceğinizi sanmayın. Google robotlarını bir kaç kez kandırabilseniz de er-geç fark edileceğinizi unutmayın. Bu blog yazarken öğrendiğim ilk gerçek oldu.

 

2. Mutlaka Sade Bir Şablonla Başlayın

 

Blog yazarlığına henüz başlayan veya yeni başlayacak biriyseniz mutlaka sade ve basit şablonlarla başlayın. Bu şekilde hem blogunuz karışık gözükmeyecek, hem de siz onu düzenlemeye çalışırken zorlanmayacaksınız.

 

3. Samimiyetle Ciddiyet Arasındaki Çizgide Kalın

 

Bazı bloglar içeriği itibariyle çok ciddi veya samimi yazılar içerebilir ancak, konu her ne olursa olsun çok samimi bir yazı okuyucu için ehemmiyet verici olmayacaktır. Ayrıca çok ciddi yazılar da ne kadar dolu, faydalı ve bilgilendirici olursa olsun okuyucuyu sıkacaktır. Yazılarınızda samimiyetle ciddiyet arasında bir çizgide kalmaya gayret edin.

 

4. Blogunuzdan Kısa Zamanda Büyük Paralar Kazanabileceğiniz Hayalini Unutun

 

Dünya üzerinde her dakika açılan yüzlerce blog belki de sadece bu hayalin gerçek olmadığı öğrenildiği için kapanıyor. Blogunuzdan para kazanma hayaliniz elbette olsun, ama bunun hemen olmayacağını ve bir anda büyük paralar kazanamayacağınızı, ayrıca bunun için gerekli zamanı beklemeyi de bilin. Daha en başta kendinizi buna şartlandırırsanız sizin blogunuz bu hayale kapılıp ölü doğan on binlerce blogdan biri olmayacaktır.

 

5. İnsanların Önyargılarını Kırmanın Zor Olduğunu Bilin

 

Yazılarınızda insanların ön yargılarını kırmanın zor olduğu konularda diretmeyin. İnsanların farklı düşündükleri konularda(din, siyaset, yaşam tarzı vb.) yazı yazarken ayrıştırıcı değil kucaklayıcı olmaya dikkat edin.

 

6. Uzun Yazılarınızı Alt Başlıklara Bölün

 

Hemen herkes uzun yazıları okumaktan nefret eder. Ancak yazınızı alt başlıklara bölerseniz; hem daha ilgi çekici olacak, hem olduğundan daha kısa gözükecek hem de okuyucuyu sıkmayacaktır. Ayrıca yazınızın alt başlıklarını kategori şeklinde oluşturmanız hem okuyucuyu istediği konuya yönlendirecek, hem de alt başlıkları titizlikle tarayan Google botları sayesinde blogunuz aramalarda üst sıralara bir adım daha yaklaşacaktır.

 

7. Okuyucunun Faydasını Gözetin

 

Paylaştığınız yazıların başkaları tarafından okunacağını göz önünde bulundurarak yazılarınızda pragmatist(faydacı) olun. Okuyucunun faydalanacağı içerikler üretmeye, onları bilgilendirmeye çalışın. Bir blogun okuyucu nezdindeki kalitesini belirleyen en önemli etmen faydalı içerik üretmesidir.

 

8. İşinize Yarayabilecek Bazı Araçları Kesinlikle Öğrenin

 

Blog yazarken işinize yarayabilecek pek çok araç var ancak bunların hepsini öğrenmeniz ve uygulamanız mümkün olmayacaktır. Bunun yerine işinize yarayacak olanların sade ve kullanışlı olanlarını seçmeniz sizi pek çok konuda zaman kaybından ve sıkıntıdan kurtaracaktır. Bu konuda benim hazırladığım "Bloglar İçin Yararlı 10 Ücretsiz Online Araç" yazımı ya da Blog Hocam'ın "Blog Araçları" kategorisindeki yazılarını inceleyebilirsiniz.

 

9. SEO'ya Kafanızı Fazla Yormayın

 

SEO çalışmaları bloglar için çok gerekli olabilir ancak bunu paranoya haline getirmeyin. Giriş seviyesi SEO bilgisi sizi idare edecektir, daha çok içeriğinizin kalitesine dikkat edin, devamı gelecektir.

 

10. Blogunuzun Size Paradan Daha Değerli Şeyler Kazandırabileceğini Unutmayın

 

En önemli konulardan biri olsa da her şeyin para olmadığını çok iyi biliyorsunuz. Blogunuza gelen teşekkür yorumlarını sürekli okuyun ve kendinizle gururlanın. Sizden yardım talep eden mailleri gördüğünüzde insanlara yararlı olduğunuzun farkına vararak sevinin. İyi ve uzun vadeli bir blogun blog dünyasında "marka" olabileceğini, günün birinde insanların sizin blogunuzu ve/veya şahsınızı parmakla gösterebileceğini unutmayın. Farklı bir bakış açısı için Blog Hocam'ın "Blog Yazmanın Bana Kazandırdıkları" yazısına göz atabilirsiniz.

 

11. Blogunuz İçin Analiz Yapın

 

Blogunuzu geliştirmek, blog dünyasındaki yerinizi öğrenmek ve kendinizi yönlendirmek için Analiz yapmayı öğrenin. Bunun için SWOT Analizi, SEO Analizi ve Google Adwords Kelime Planlayıcısı gibi yöntem ve araçları kullanmayı öğrenin ve bunları uygulayın. Blogunuzun SWOT ve SEO analizini en az 3 ayda bir yapın.

 

12. Her Sosyal Medya Sitesinde Yer Almaya Çalışmayın

 

Sosyal medya, blogların tanınması ve hit alması açısından çok önemli olsa da onunla ilgili yanlış kararlar sizi zora sokabilir. Her sosyal medya sitesinde hesap açmayın, hangilerinin blogunuz için daha yararlı olabileceğine karar verin ve sadece onları kullanın. Her mecrada yer almaya çalışırsanız hiçbirinden gerekli ve yeterli verimi alamazsınız. Sadece bir kaç tanesini kullanın ve bu alanlarda her zaman faal olmaya çalışın.

 

13. Okuyuculara Değerli Olduklarını Hissettirin

 

Okuyucular blogların can damarıdır. Onlara değer verin ve değerli olduklarını hissettirin. Bütçeniz elverdiğince belirli zamanlarda küçük yarışmalar düzenleyip mütevazi hediyeler dağıtın. Ya da eğer kitap yazmak gibi bir düşünceniz varsa PDF şeklinde bir kopyasını abonelerinize hediye edin. Bütçeniz ve zamanınıza göre farklı şeyler de düşünebilirsiniz.

 

14. Blogunuzda Yenilik Yaparken İyi Düşünün

 

İnsanlar eskiye aşina oldukları için bazen yeniyi yadırgayabilirler. Blogunuz için büyük bir yenilik yapmayı düşündüğünüzde bunu hemen uygulamak yerine zamana yayın ve yavaş yavaş gerçekleştirin. Yaptığınız yenilikler ve özellikle nedenleri hakkında sadık okuyucunuzu bilgilendirin. Hatta okuyuculardan fikir alın.

 

15. İyi Bilmediğiniz Konularda Asla Yazmayın

 

Blog açmak bir dakikanızı alsa da içerik üretmek yani yazma eylemi başlı başına bir sanattır. Hatta yazma konusunda çok iyi olsanız bile neyi yazmanız ve yazmamanız gerektiğini iyi belirleyin. Tam olarak vakıf olamadığınız konularda içerik yazmaktan sakının. Konu hakkında derin ve kapsamlı bir araştırma yapın, yeterli donanıma sahip olduğunuza kendinizi hemen inandırmayın, mutlaka bilmediğiniz bir şeyler olduğuna inanın.

 

16. Yazılarınızı Planlı ve Programlı Yayınlayın

 

Yazılarınızı giriş, gelişme ve sonuç bölümleriyle oluşturup alt başlıklarla destekleyin. Hangi yazıyı ne zaman paylaşacağınıza dair bir takvim programı oluşturun. Mümkünse yazılarınızı internet aleminin en yoğun olduğu 13:00 ile 17:00 saatleri arasında yayınlayın.

 

17. Fark Yaratmaya Çalışın

 

Blogunuzun genel konusuna uygun farklı bakış açıları geliştirin ve bunların üzerinde kafa yorun. Bu farklı bakış açıları rakiplerinizden farkınızı ortaya koyan ve sizi zamanla "marka" yapan oluşumlara dönüşecektir. Günde en az 10-15 dakika blogunuzu nasıl geliştirebileceğinize ve neler yapabileceğinize yönelik beyin fırtınası yapın. Analitik düşünmeye çalışın.

 

Bunlar benim edindiğim kazanımlar ve öğrenimler, peki size blogunuz neler öğretti?

 

 

Yazar Hakkında: Murat Aktaş; kişisel blogum www.murat-aktas.com'da başta Tarih, Edebiyat, Teknoloji ve Şiir olmak üzere pek çok farklı konuda yazılar ve makaleler paylaşıyorum. Ayrıca pek ilgilenemesem de ara sıra güncelleyebildiğim İngilizce bir Foto Blogum var. 23 yaşında bir Tarih bölümü son sınıf öğrencisiyim. Daha önce Blog Hocam için yazdığım "Instagram Fotoğrafları Bloga Nasıl Eklenir?"yazısına da göz atabilirsiniz.

Sonntag, 7. Dezember 2014

Biscoff Ganajlı Brownie / Speculoss Brownies




Speculoos Belçika kökenli, baharatlı karamelize bir bisküvi. Yapmayı hiç denemedim çünkü bence Lotus bu işi benim yerime yapıyor gayet iyi bir şekilde. Hem de açıkçası öyle karamelize edebilir miyim emin olamıyorum. Bu yüzden her Macro Center ve Migros ziyaretimde paket paket alıyorum. Bizde çay-kahveyle çok seviliyor Lotus Biscoff.

Brownie ise çok ağır gelir bana, çok yiyemem. Çok da sevdiğim aradığım söylenemez, nadir canım çeker. Bu yüzden çok yaptığımı söyleyemem. Dün evdeki biscofflarla ne yapsam diye düşünürken brovni yapmak geldi aklıma. Biscoffları toz haline getirip, biraz yağ ile sürülebilir kıvama mı getirsem diye düşündüm önce ama sonra biscofflu ganaj yapmak geldi aklıma. Kurdum hepsini bir şöyle kafamda, tamam alt kısmı klasik, nemli brownie olacaktı üstü de biscofflu ganaj. Peki ya onun üstü? Acaba dedim Cafe Fernando tarzı bir dantel mi giydirsem ama vaz geçtim hemen çünkü ekrar bir kat daha çikolata ile bayamayacaktım kendimi.





Ganajı önce beyaz çikolata ile yapmayı düşündüm, benmariye aldım beyaz çikolataları. Eridiler bir güzel, sonra birden vazgeçip sütlü ve bitter çikolata ile yapmak istedim. Bence daha iyi oldu, iyi ki de böyle yaptım. Aslında yaparken endişelerim de vardı acaba katılaşmasında sıkıntı çıkar mı çikolatayı az kullandığım için diye ama neyse ki çıkmadı, tam kıvamında mükemmel bir ganajım oldu.

Beni asıl sıkıntıya sokan brownie yapmaktı aslında. Çünkü pek yaptığım bir şey değil ve en son yaptığım browniler kuru olmuştu, çok pişirdiğim için. Bu yüzden güvendiğim birkaç bloga göz attım ve Pınar Ablacığımın tarifinden yararlanmaya karar verdim. Orijinal tarifteki çikolata miktarının 1/3'ünü sütlü çikolata kullandım. Neden bilmiyorum.

Biscoff kreması için de bisküvileri robotta bir güzel toz haline getirdim, sonrası bildiğimiz ganaj. Ama ben o kremayı browniyi kaplamadan yarıladım diyebilirim. Biliyorum sanki Lotus'a ortakmışım gibi oluyor ama biscoff'un o hafif tuzlu, karamelize baharatlı tadı ile ganaj birleşince cennetlik oldu. Onunla bir de trüf yapmak var aklımda.

1 paket (250gr) biscoff gerekecek bu tarif için. Rossmann, Macro Center ve Migros'larda var benim bildiğim. Eminim diğer büyük marketlerde de vardır.

(Ben ölçüleri yarıya indirip küçük boy yaptım, fotoğraflardaki kek ondan küçük, siz tam boy yaparsanız yaklaşık 18 dilimlik brownieniz olur.)


Biscoff Ganajlı Brownie / Speculoss Brownies

MALZEMELER

Brownie:
  • 4 yumurta
  • 1 su bardağı +1 yemek kaşığı un (140 gr)
  • 170 gram bitter çikolata
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 250 gr Tuzsuz tereyağ
  • 60 gram kakao
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 2 çay kaşığı sıvı vanilya veya 1 paket vanilin

Biscoff Ganaj
  • 1 paket Biscoff (250gr)
  • 1 paket süt kreması
  • 40 gr sütlü çikolata
  • 40 gr bitter çikolata (%70 kakao olursa iyi olur)

METOD:


Fırını 190C ye ayarlayın ve ısıtın. Kalıba pişirme kağıdı serin veya tereyağ sürüp kakao serpin. Çikolataları ufak parçalara ayırın. (kolay erimesi için)

Tereyağını ufak parçalara ayırıp bir tencereye alın ve eritin. Eriyen yağa doğradığınız çikolataları, vanilyayı ve tuzu ekleyin. Bir çırpıcı veya mikser ile pürüzsüz bir kıvam alana dek 1 dakika kadar karıştırın. Daha sonra toz şekeri ve kakaoyu ekleyin ve aynı şekilde 1 dakika daha karıştırın. Yumurtaları teker teker ekleyin ve her seferde 1 dakika orta devirde karıştırarak hamurun pürüzsüz ve parlak bir kıvam almasını sağlayın. Son yumurtayı ekledikten sonra unu ELEMEDEN karışıma ekleyin ve 1 dakika kadar alt üst ederek bir spatula veya kaşık ile ya da mikserin düşük devrinde karıştırın. 




Hamuru tepsiye döküp fırında yaklaşık 30-35 dakika pişirin. 25. dakikadan sonra kontrollü pişirmenizi öneririm. Kürdan batırdığınızda kürdan nemli çıkacak ama hamur bulaşmamış olacak. minik kek parçaları bulaşmış gibi hafif kirli olacak, çok pişerse kurur. :(

Pişen keki oda sıcaklığına gelene kadar soğutun. 

Biskofflu Krema:


Bisküvileri robotta tamamen ufalanana, toz gibi olana kadar çekin. 
Kremanın yarısını bir sos tenceresine alıp ısıtın. Kaynamaya başlayınca ocaktan alın ve doğradığınız çikolatayı ekleyip çikolata tamamen eriyene kadar karıştırın. Daha sonra bisküvileri ekleyin ve iyice karışana kadar karıştırmaya devam edin. En son kremanın kalanını ekleyin ve 20 saniye kadar orta hızda karıştırın. Kremayı Soğutun. 

Ganaj soğuyunca mikser ile 1-2 dakika önce orta sonra hızlı devirde çırpın. Rengi açılacak, parlak bir kahverengi olacak. 

Bu kremayı Brownie'ye sürün ve dilerseniz yien biscoff kırıntıları ile kaplayın. 



Freitag, 5. Dezember 2014

6 Tipps um in Weihnachtsstimmung zu kommen + eine selbstgemachte Girlande


Ach, mir fehlt der Schnee! Der gehört für mich in der Adventszeit einfach dazu und nun haben wir wieder Herbst-Temperaturen. Das erinnert mich stark an letztes Jahr, wo ich mit T-Shirt und weit geöffneter Balkontür unseren Weihnachtsbaum geschmückt habe. Nebenbei dudelte "Last Christmas" aus dem Radio und der einzige Schnee der fiel, war in "Hilfe es weihnachtet sehr", einer Slapstickkomödie aus den 80ern, die bei meiner Tochter im Hintergrund lief.

Dabei liegt es wohl an uns allein, um in die richtige Stimmung zu kommen und mit ein bisschen Starthilfe lässt sich doch auch ein schneefreier Advent genießen:




1.Türchen öffne dich!

Mein Must-Have: ein Adventskalender nur für mich! Denn das tägliche Öffnen der Türchen war schließlich nicht nur als Kind schön. Warum sich also nicht auch selbst jeden Tag mit einer Kleinigkeit belohnen. Tut gut.

2.Backe, backe ...

.. Kekse. Die gehören eindeutig in die Adventszeit und die vielen wunderbaren weihnachtlichen Gewürze verwandeln jede Wohnung in ein wahres Duftmeer. Wie wär es zum Beispiel mit diesen ganz einfachen und klassischen (veganen) Vanillekipferln.

3. Jingle Bells

Neben Teig kneten und Kekse ausstechen lässt es sich immer so wunderbar laut mits(w)ingen. Am besten CHRISTMAS von Michael Bublé voll aufgedreht und in Dauerschleife. ;-)

4.Christkindlmarkt

Wenn nicht dort, wo dann. Der perfekte Ort um in Weihnachtsstimmung zu kommen ist wohl ein Besuch auf dem Christkindlmarkt. Der Geruch von gebrannten Mandeln, Maroni und heißem Punsch, der die kalten Hände wärmt und von innen ordentlich einheizt. Die festliche Beleuchtung, die vielen hausgemachten Leckereien und Stände mit kunstvollem Handwerk, welche zum gemütlichen Flanieren einladen.

5.Weihnachtsmärchen

Die besten Zutaten für einen gemütlichen, langen Winterabend? Ein gutes Buch, eine dampfend heiße Tasse Tee und eine dicke, kuschelige Wolldecke. Mein Weihnachtswohlfühlbuch derzeit: "Der Plätzchen-Club" 

6. Adventsbasteln

Entschleunigung ist das Zauberwort. Und entschleunigen lässt sich ganz wunderbar beim (gemeinsamen) Basteln und Dekorieren. Warum also nicht einen Teil der Adventsdeko selber machen? Wie etwa diese (stimmungsvolle) Girlande mit Buchstaben aus schönem, glänzenden Goldpapier. Natürlich mit dem Schriftzug eurer Wahl. 

 


Für meine Girlande habe ich mit Photoscape einen weihnachtlichen Schriftzug erstellt, ausgedruckt und auf die Rückseite meines Goldkartons übertragen. Mit Schere und Bastelmesser die Buchstaben ausschneiden und einzeln an einer Schnur anbringen/auffädeln. Fertig.





Ich wünsch euch allen einen herrlichen 2. Advent!
Lasst es euch gut gehen. :-)
Eure Rebecca




Mittwoch, 3. Dezember 2014

Baked Pastry with Leeks and Chard (Fırında Pırasalı ve Pazılı Börek)


With winter comes, my favorite winter vegetables: chard and leeks. I started buying chard and leeks because of their nutritional value which I feed my little kids on a weekly basis. I grew up eating chard which I was not fond of but my mother only made it with a yogurt soup with grain which is eaten cold. I don’t recall eating it any other way. For böreks, my mother only used spinach and never chard. After I learned cooking many years later, I tried böreks with Swiss chard and regular chard and I was very happy with the results. This time I wanted to add leeks since I had them on hand and really it was so light and delicious!


I prepared the stuffing ahead of time and froze it as it is almost impossible for me to make everything the same day with two little kids and work.  I made the dough the same day I made the böreks and the stuffing tasted as if fresh. We all enjoyed them; especially my boys. They kept wanting more and more. Even though I was in a hurry when making them and didn’t take very good pictures, I think the pictures are acceptable and will explain the steps pretty well.


Caveat: You will most likely have leftover dough. I could have adjusted the proportions for the recipe, but I did not want to do that without really trying it. You can use the left over dough for any type of stuffing you like or even a small pizza.

Now it’s time for the recipe.









For the Dough:

6 ¼ cups white flour
2 ½ cups warm water
1½ tsp yeast (optional)
2 tsp salt
1 tbsp red pepper paste (optional or red pepper can be substituted)
1 tbsp olive oil


1/3 cup olive oil for brushing boreks
½ cup flour for rolling


For the Stuffing:

2 bunches of chard (around 10 chard leaves)
2 leeks
2 garlic cloves
1/3 cup olive oil
1 tsp cumin
1 ½ tsp red pepper flakes
¼ tsp black pepper
1 ½ tsp salt

Prepare the Dough:

Let yeast sit in warm water for 25-30 minutes until it bubbles.

Using a Stand Mixer: 

Attach the dough hook to the stand mixer. Add the flour, salt, red pepper paste and olive oil in the mixer bowl and run it on stir. Gradually add the yeasty water. Change the speed to 2 and let it knead the dough until it is soft. It should take less than five minutes. Cover with a damp cloth and let it sit for two hours.

Manually:

Add the flour, salt, red pepper paste, olive oil and half of the water and start kneading. Add the rest of the yeasty water gradually and continue to knead until soft dough is attained. It should take about 15-20 minutes. Cover with a damp cloth and let it sit for two hours.


Prepare the Stuffing:

Remove stems of chard from leaves.  

First steam stems of chard until soft as they will take longer to cook than the leaves. Remove and steam chard leaves until wilted. Chop both stems and leaves small.

Slit leeks in half and wash thoroughly several times to remove all the dirt between the layers. 


Chop finely. Heat olive oil in a pan. Sauté leeks first for 4-5 minutes. 


Add chopped chard, garlic, cumin, salt, pepper flakes and black pepper. Stir for a couple minutes and remove from heat and cool.


Prepare softball size dough balls and sit aside. 


Take about 2 tbsp of flour and place on the dough rolling surface. Take one of the balls and place it on top of the flour. Add another 2 tbsp of flour on top of the dough ball. 


Flatten with your fingers and start rolling. 


Make the pastry 9-10 inches in diameter, smaller if smaller pastries are desired. 


Add 3 tbsp of the stuffing in the middle of the rolled dough and fold the outer 1 inch from the left, right and the bottom to create a triangle. 


Place on a baking sheet and brush with olive oil. Repeat until all the dough and the stuffing are used up.


Heat up oven to 375º. Bake for 15-25 minutes or until the böreks take a golden color. 


Enjoy with hot tea or with cold yogurt or yogurt drink. 

Montag, 1. Dezember 2014

Bloğunuz Mutfağınızdır

Her zamanki gibi elimde kahvem internette bloğumu daha nasıl geliştirebilirim, kolay okunmasını nasıl sağlayabilirim, son dönemlerde yeni çıkmış bloğuma ekleyebileceğim yararlı gadgetlar var mı diye araştırma yapıyordum ki Blog Hocam’a rastladım. Bugüne kadar rastlaşmamış olmamızı da anlayamadım, geç keşfettiğim için üzüldüm.

 

Hemen okumaya başladım tıpkı uzun süre koşmuş da ilk gördüğü çeşmeden kana kana su içen biri gibi yazıları yalayıp yutmaya başladım derken konuk yazar köşesini gördüm. Hem bir yazar hem de bir okuyucu olarak en rahatsız olduğum konuyu yazmaya karar verdim.

 

bloghocam1

 

Yaklaşık 2 senedir bilfiil bloğumu yazıyorum. Blog yazarlığının ise iki bölümden oluştuğuna inanıyorum. Bunlardan bir tanesi üretim kısmı ki bu kısmımda bloğunuza hayat verecek yazıları hazırlama, düzenleme kısmı var yani işin mutfağı. Diğer kısmı ise hazırladığınız bu yemekleri sunacağınız vitrininiz; sonuçta ne kadar güzel yemekler hazırlarsanız hazırlayın eğer vitrininiz kötüyse kimse mutfağınıza girip yemeklerinizin tadına bakmak istemeyecektir.

 

Bu tam aksi içinde geçerlidir harika bir vitrininiz vardır ama yemekleriniz berbattır, o zaman da vitrininize aldanan iki üç kişi mutfağınıza girecek ama girmesiyle çıkması bir olacaktır. Belli bir zaman sonra da kötü ününüz yayılacak hakkınızda vitrini çok güzel ama yemekleri berbat sakın gitmeyin diyeceklerdir.

 

İşin püf noktası bu ikisi arasındaki dengeyi sağlayabilmektir. Okunası bir blog için hem lezzetli yemekler hem de güzel bir vitrin gerekmektedir. Peki güzel vitrin demek sağda solda yanan ışıklar, büyük puntolar, gereksiz gadgetlar, siz mouse imlecini hareket ettirdikçe ekranda dolaşan bir yıldız yada ekranda sürekli akan kar taneleri midir ? Hayır, tam aksine şık bir mutfak, vitrinin dikkatinizi dağıtmasına izin vermeden yemeği seyredebildiğiniz bir yerdir. Temizdir, ferahdır , görünce içiniz açılır, şöyle kafanızı içeri uzatıp o akşamın menüsü neymiş bakmak istersiniz. Bu yüzden çiçekli , allı güllü yada koyu renkli arka planlar yerine açık renkli ve mümkünse desensız blogger temalarını tercih etmelisiniz.

 

Bloggerın bize sunduğu hizmetlerin elbette ki sınırları vardır; bu yüzden tasarımınızı yaparken manuel olarak kendinizde bazı eklemeler yapabilmeli bloğunuzu okuyucuların oradan oraya savrulacağı dağınık bir tezgah olmaktan kurtarıp; orayı aradıklarını kolayca bulabilecekleri bir yere dönüştürebilirsiniz. Bunu oluştururken de kendinizi baz almalısınız şöyle ki ben bir bloğa hatta bir internet sitesine girdiğimde nelerden hoşlanıp nelerden rahatsız olurum sorularını kendinize sorarak ve bu cevaplardan yola çıkarak yalın ancak kaliteli içerik yaratan bloglar oluşturabilirsiniz.

 

bloghocam5.jpg

 

Bloggerın özelliklerini yavaş yavaş keşfettikten ve bunlar üzerinde kendim hafif hafif oynamaya başladıktan sonra ‘sayfalar’ sekmesini kullanarak bloğumdaki ana konuları ayrı ayrı kümelediğim bir yapı oluşturdum ve bu hem yazılarımın okuyucu tarafından atlanmadan birebir okunabilmelerini sağladı hem de derli toplu bir görünüm oluşturdu. Unutmayın ki okuyucunuz bloğunuza girdiğinde aradığı bir bilgi için ilgisini çekmeyen onlarca yazı ile cebelleşmek zorunda kalmamalı hemen ilgi alanı olan konu ve bu konuya yakın yazıları bulabilmelidir.

 

Tavsiyem blog sahiplerinin içerik oluştururken gösterdikleri özeni bloglarının tasarımları içinde göstermeleridir. Aslında tüm misafir konukların ve blog hocamın birçok yazısında altını çizdiği gibi blog işi ciddi emek isteyen bir iş. Okuyucu sayısının fazlalığı, bilinirliğin artması gibi şeyler ise siz ortaya iyi bir iş çıkarınca otomatikman gelecektir. Takipçi yada izleyici sayısını arttırmak içinse her önünüze gelen blog yazısına ‘cicim seni takibe aldım bana da beklerim’ ‘şekerim seni izliyorum sen de gel beni izle’ yazmak yerine, ilgi alanınıza giren yazılara kaliteli yorumlar bırakarak blog sahibinin sizin hakkınızda merak duymasını sağlayarak yazarı bloğunuza çekebilirsiniz.

 

Bloğu şirketiniz gibi düşünün para kazanın veya kazanmayın burasını bir iş yeri gibi hayal ederseniz ve her iş gibi blog yazmanın da bir adabı ve ciddiyeti olduğunu düşünürseniz ve bunu uygulamaya geçirirseniz başarılı olmama ihtimaliniz yoktur. Bu arada hepimiz bloglarımızı özgür olduğumuz ve bize ait olan yegâne alanlar olarak görüyoruz. Ciddi blog yazmak kendinizi sıkıcı bir işin altına sokmak değildir. Ciddi blog yazmak belkide dünyanın en eğlenceli konularını sistematik ve okuyucuyu yormayan bir şekilde paylaşmaktır. Unutmayın bloğunuz sizin mutfağınız; güzel yemekleriniz ve güzel bir mutfağınız olursa ayakta bekleyen onlarca müşteriniz olabilir.

 

Eğer yazım yayınlanmaya uygun görülürse ve siz bu yazıyı okuyorsanız bende sizleri mutfağıma beklerim. Benim mutfakta doğrular neler, yanlışlar neler bakıp fikir verenler olursa dünyanın en mutlu insanı olurum. Çünkü eleştirildikçe daha iyiye gideceğimize olan inancım sonsuzdur.

 

Yazar Hakkında: Zeynep Harikalar Diyarında, 2012’den beri bloğunu yazmaktadır. Banner’ından, tasarımına kadar bloğunun her şeyiyle kendisi ilgilenir. Burası kendin-yap ( DIY) projelerinin ağırlıklı olduğu ama dikiş, doğum günü ve süsleme konularında okuyucular ile ücretsiz birçok bilgi ve görselin paylaşıldığı neşeli bir blogdur.