Montag, 4. November 2013

FLORANSA



Şunu en başta belirtmeliyim ki,  2 günlük Floransa gezisinde, sadece meydanlar ve birçok kilise gezildi. Ana hatlarıyla gezdik. Görülmemiş bir sürü müze var daha. Gideceğimiz net olmadığı için kitap almamıştım. Gelir gelmez, Dost Görsel Gezi rehberlerinden hemen sipariş verdim. Floransa ve Toscana, Venedik ve Veneto, Roma ... Şimdi Floransa fotoğraflarını düzenliyorum ve bir yandan da kitabı okuyorum. Çektiğim o kadar çok fotoğraf var ki , sadece Floransa bölgesinde 1000 üzeri kadar.
Bunları düzenlemeye çalıştım. Girip çıktığım bir çok meydan, irili ufaklı heykeller, büstler, kiliseleri buraya koyamıyorum.  Yer yok, zaman yok. Benden tavsiye ne yapıp edip, ölmeden önce İtalya'yı görün, hatta iki kere görün.


Rotayı Floransa'dan başlattık. İyi ki buradan başlatmışız diyorum, sebebini Roma ve Vatikan'ı anlatırken söyleyeceğim.

Sanattan hoşlanıyorsanız, bu şehre hayran olursanız. Ayrıca İtalya'yı görünce, başka boyuttan bakmaya başladım. Sanat, estetik, görsel şölen bir tarafta, ve diğer herşey bir tarafta...

 
San Lorenzo Meydanı
 
 

 
 
Bu meydanda pazar kurulu, yürümek hayli zordu. Kalabalığın fotoğrafını çekemedim, kalabalıktan dolayı... Durup alışveriş bile yapamadık. Satıcılar genelde, Bangladeş, Hindistan, Pakistan ve bir çok Afrikalı vatandaştı. İtalyan hiç yoktu diyebilirim. Restorantlarda bile bu milletlerden çalışan çoktu. Pazarın çevresi irili ufaklı kafelerden oluşuyor. Kafelerde ya da restorantlarda oturup bir şey yemek isterseniz, kişi başına 2 Eur. şehir vergisi ödüyorsunuz. Biz ancak çok yorulduğumuzda, ya da tuvalet ihtiyacının acil olduğu durumlarda restorantlara oturmayı tercih ettik.   

 
Diğer zamanlarda , pizzamızı take away istedik, meydanlarda, merdivenlerde, banklarda oturup yedik. Turist o kadar çok ki, bu kadar insanı karşılayacak cafe-restorant imkansız yoktur. Ekstra vergi ödemek isteyeni buyur ediyorlar aslında. Şimdi 2 Eur'da bir şey değil demeyin. 6 Tl kişi başı, 3 kişi 18 tl. bir öğün .  Öğle -akşam otursanız, 36 tl. 8 gün kaldık, yaklaşık  350 tl havaya ... Bu arada tüm kaldığımız otellerde bu parayı zaten ödedik. Kişi başı 2 eur.'dan .
Sabah kahvaltılarını otelde ya da market alışverişi yapıp odamızda yaptık.
Yediğimiz , yiyebildiğimiz tek şey pizza , makarnaydı. Kahvaltıda kruvasan, peynir, nutella .
Ama birkaç gün daha kalsaydık, sanırım artık bıkkınlık noktasına gelecekti.

Santa Maria kilisesi.
 
Kapalıydı gezemedik. 1279-1357 yılları arasında yapılmış. Şimdi diyeceğim ki, Floransa'nın en önemli sanat eserleri varmış içerde. Gezdikçe gezdikçe, burada da varmış, şurada da varmış diyip heyecanlanıyorsunuz, sonra zaten her yerde sokaklara dökülmüş sanat eserlerini gördükçe, bir doyum noktasına ulaşınca, artık dönüp bakmıyorsunuz, fotoğrafını bile çekmez hale geliyorsunuz.
İtalya'nın genelinde doğup büyümek, gerçekten bir ayrıcalıkmış. Sürekli bu eserlerle aynı anda yaşamı sürdürmek, farklılıktır. Kimse demesin, bizim ülkemizde şu eserler bu eserler var, tarihi eserlerimiz çok fazla. Biz şöyleyiz, biz böyleyiz... Rönesans 'ı dikkate alırsak, biz Rönesans'ın 1000 yıl kadar gerisinde kalmışız. Teknolojiden bahsetmiyorum. Teknolojiyi şimdi Afrika'nın balta girmemiş ormanlarına da götürebiliriz.


 
Pazarlarda, sokaklarda, dükkanlarda gezerken, o kalabalık içinde bir kişi bile ayağınıza basmaz mı, bir kişi bile çarpmadan yanınızdan geçmez mi, çarpmadı, basmadı, itmedi, bağırmadı, ötelemedi, dikkat etti, itina gösterdi, saygılı oldu.
 
Floransa'nın sembollerinden ve en eski yapılarından biridir. Duomo.
Duomo aslında her şehirde var. Tanrının evi demekmiş. 1359 yılında yapımı bitmiş.
Burada bir gün geçirseniz ve tek tek tüm ayrıntılara baksanız, kesinlikle bir gün yetmez.
O kapılar, o heykeller, ayrıntılar, süslemeler...



İçerde her yer mermer, fotoğraf yok. Demek ki çektirmemişler. Ya da kısıtlı yer dolaştırıyorlardı.


 

 


İçerden hiç birşey hatırlamıyorum ne yazık ki. Rüyada gibi birşeydim zaten.

 
Brunelleschi'nin Kubbesinin içi. Dönemin en büyük kubbesi ve iskele kullanılmadan yapılmış.
 
 

463 basamak tırmanarak, Duomo'nun çan kulesine tırmandık. Oradan Floransa'nın görüntüsü müthiş.
 

 

 
Gördüğünüz her yapının tarihi bir öyküsü var. Elimde şu an okuduğum rehberde tek tek anlatıyor.
Ama maalesef ki , görmeye fırsat yok.
 
Bu klasik bir Floransa fotoğraflarından biri, kuleye çıkan her fotoğrafçı çekiyor . Bir tanede benden...
 






 Piazza della Signoria
Benzersiz bir açık hava sanat galerisi. Tüm heykeller orijinal.
Sadece Davud heykelinin orijinali Accademia'ya taşınmış.
Heykellerin büyük bölümü, Floransa cumhuriyetinin yükselişi ve düşüşüyle ilgili.
 
Meydan ve bunun gibi diğer meydanlar her zaman toplantı, şenlik ve gösterilere tanık olmuş. Bizim gittiğimiz günde , bir yarışma vardı.
Palazzo Vecchio.
İçine girmeye vakit olmadı.



Davut heykeli her zaman ihtişamıyla beni çok etkilemiştir. Ama bunu görünce, artık benim heykelim bu diyorum. Neptün Çeşmesi. Ammannati'nin etrafı su perileriyle çevrilmiş Roma deniz tanrısının betimlendiği Maniyerist çeşmesi, Toscana'nın denizcilik zaferlerine atanmış.
 
Bakmakla doyamadığım bir eser. Şu adamın suratındaki, duruşunda ki ihtişama bakar mısınız.
Meydanda öyle bir duruyor ki sırt tarafından giriyorsunuz ve ilk görülecek heykel, ama suratını göremiyorsunuz. O yüzden ilk merak uyandırıyor. Gördükçe gördükçe, vay be diyorsunuz. :)


Perseus
Cellini'nin yılan başlı canavar Medusa'nın başını tutan bronz Perseus heykeli.





 

 
Burası Palazzo Vecchio'nun avlusu.

 
 
İsmini hatırlayamadığım yine çevre meydanlardan.
 

Uffizi meydanından. Sokak ressamlarından irili ufaklı resim satın aldım. Orijinal.
5-35 eur. arasında değişiyor. Belki daha pahalıları da vardı.
Ben 5-7-10 eur'ya suluboyalar aldım. Melisa'ya ilerleyen senelerde hatıra kalsın istedim.

Uffizi galerisinde fotoğraf çektirilmiyor.
Leonardo da Vinci, Michelangelo, Raffaello, Botticelli , Tiziano gibi birçok tanınmış sanatçının resmi vardı. Tabii bunların dışında fazlaca, ismini dikkat edemediğim, özellikle dini resim yapan bir çok sanatçının, heykel ve resimleri vardı.
Uffizi , 1560 yıllarında, çalışma ofisleri olarak Vasari tarafından yapılmıştı. Meydan yine birçok sanatçının da heykelleri vardı. Sütunlara  yerleştirmişler.

İsmini hatırlayamadığım kilise ve bunun gibi birçokları gönlümü çaldı,
taaa ki Vatikan' daki San Pietro'yu görene kadar.
 

Ponte Vecchio
yani eski köprü. 1345 yılında inşa edilmiş ve halen ayakta.
Günbatımında bu köprü ve çevresi, açık hava sanat eseri. Allahım buraya ayrı  bir ışık vermiş sanki.
Köprünün üzerinde birçok küçük dükkan var.
 



 
Köprüde ki dükkanlar.




Floransa'dan sevgiler.
 
Bir sonra ki yazı Pisa ve Siena...
 

Dienstag, 29. Oktober 2013

Bisküvili Trüfler/ Oreo Truffles ve Biscoff Truffles / Oreo Cakepops


Bisküvili Trüfler/ Oreo Truffles ve Biscoff Truffles / Oreo Cakepops tarifi

Oreo nedir veya Oreo nerede satılır bilmiyor olabilirsiniz, çok normal.
Çünkü ülkemizde resmi satışı olmayan, gurme marketlerin getirip fahiş fiyatlara sattıkları bir bisküvi idi Oreo. Oreo yiyen illa fotoğrafını çeker koyar hatta instagrama, twitter'a :) Neyseki artık burda da satılıyor da Oreo ile hava atma dönemi bitti.

Bizim Negro gibi kakaolu ve kremalı bir bisküvi Oreo ama bana kalırsa çok daha tercih edilebilir bir bisküvi. Çünkü Negro veya benzeri kakaolu, kakaolu kremalı bisküvilerden tadı farklı. Bizim kakaolu bisküvilerin tadı hep aynı gelir bana, eti puf kakaolu da, negro da sade kakaolu bisküvide de hep aynı tadı alıyorum ben, hoşlanmadığım bir tat bu da. Kakaodan ziyade böyle tatlı bir şey gibi, bilmiyorum işte. Oreo'da bu aroma olmadığı ve daha kakolu bi tadı olduğu için seviyorum.

Oreo artık Migros ve Macro Center'larda satılıyor. (reklama girmesin diye isim vermek istemedim aslında ama denemek isteyenlere de engel olmak da istemedim)  Üstelik eskisi gibi uçuk fiyatlarda değil, 4 tane 4 adet bisküvi içeren paketleri 3 lira. Yani 16 Oreo. Yine diğer ülkelere göre pahalı tabi ama eskiden o paketler1 0-15 arası satılırdı burda. 

Nedir bu Oreo'nun özelliği derseniz, bisküvisinin gevrekliği ve tadı derim. Koyu renk kakaolu, gevrek ve şekeri yerinde. Ben içindeki kremayı pek sevmediğimden genelde kazırım ama kremalı hali herkesin favorisidir. Yabancı bloglarda Oreo'lu cupcake, pasta, krema, dondurma tariflerini görüp de denemek istediğinizde Oreo bulamadıysanız artık var. :) Bulamazsanız da yerine herhangi bir kakaolu bisküvi kullanabilirsiniz elbette illa oreo olacak diye bir şart yok.

Diğer bisküvi ise Lotus Cookies, Biscoff. Bunu da çok seviyorum, karamelize ve hafif tarçınli bir bisküvi. Normalde biscoff bisküvileri çay veya kahve ile severim bir de böyle denedim. Bunu da Migros, Macro'da bulabileceğiniz gibi Rossman'larda da bulunuyor. Belki başka marketlerde de vardır bilmiyorum. Bunun yerine de petibör bisküvi veya sevdiğiniz bir bisküvi kullanabilrisiniz.

Bisküvili Trüfler/ Oreo Truffles ve Biscoff Truffles / Oreo Cakepops

Gelelim tarife, benim ilk denemem oldu bu bisküvili trüfler bu yüzden çok heyecan aramadım. Bisküvileri tamamen kendi sevdiğim, damak zevkime göre olan bisküvilerden seçtim. Siz de istediğiniz bisküviyi kullanabilirsiniz. Bir dahaki seferler için başka planlarım da var ama. Çok sevdim üstelik, güzel oluyor. Hem ikramlık hem de çocukların da sevebileceği bir yiyecek oldu bisküvi topları. Bu yüzden evdeki bisküvilerle denemenizi tavsiye ederim. Kurabiyelerle de yapabilirsiniz. İçlerine tarçın, zencefil veya aromalar ekleyebilirsiniz. Size kalmış :) Yöntem çok basit, bisküvileri ezdim ve sütle yoğurup yuvarladım. Sonra da beyaz çikolataya batırıp süsledim.


Bisküvili Trüfler/ Oreo Truffles ve Biscoff Truffles 

Bisküvili Trüfler/ Oreo Truffles ve Biscoff Truffles / Oreo Cakepops

Malzemeler: (yaklaşık 8-10 top için)

  • 16 tane oreo (veya negro)
  • 4 yemek kaşığı süt
  • 100 gr beyaz çikolata
  • pasta süsü


Hazırlanışı:


Beyaz çikolatayı benmari usülü eritin.

Dilerseniz oreoları ayırıp arasındaki kremayı kazıyın. (böylece daha az yağlı olacak) Bisküvileri robotta toz haline gelene kadar parçalayın veya merdane ile üzerinden geçerek ezin. 4 yemek kaşığı süt ekleyin ve şekil verilebilecek bir kıvama gelene kadar yoğurun. (gerekirse süt ekleyebilirsiniz.) Hamurdan cevizden biraz küçük parçalar koparıp yuvarlayın. Top haline getirdiğiniz bisküvi hamurunu beyaz çikolataya batırın ve yağlı kağıt serilmiş bir tabağa veya tepsiye dizin. Pasta süsleri ile süsleyip dolapta çikolata katılaşana kadar bekletin.


Sonntag, 27. Oktober 2013

Kemalpaşalı Sütlaç






Kemalpaşalı Sütlaç



Malzemeler;

1 paket Kemalpaşa Tatlısı

Sütlaç 



veya



Yarım paket Kemalpaşa Tatlısı

1 paket hazır sütlaç



Yapılışı;

Bloğumu ilk açtığımda bu tarifin muhallebilisini denemiştim, muhallebisine tarçın eklemiştim. 2 sene önceki Ramazan'da Keşküllü Kemalpaşa yapmıştım, bu sene Ramazan'dan sonra da bunu yaptım. Sanırım en güzeli sütlaçlısı oldu. Zaten sütlaca meyveyi

Samstag, 26. Oktober 2013

Antep Fıstıklı Kurabiye


Antep Fıstıklı Kurabiye Tarifi

Benim ara ara antep fıstığı krizim tutar. Antep fıstıklı ekler, antep fıstıklı dondurma, antep fıstıklı pasta, fıstıklı kek ne gelirse aklınıza... Hepsini yiyesim gelir. Böyle durumlarda ne yazık ki sadece 2-3 fıstık yiyerek geçiremiyorum bu fıstık krizlerini :) Bu yüzden fıstıklı muhallebi veya fıstıklı kek yaparım genelde kolay oldukları için. Geçenlerde de yine böyle bir günde ve dışardayken Komşu Fırın'ın önünden geçiyordum, içeri girip fıstıklı kurabiyelerden aldım biraz. Eve gelince de çayın yanında yedik annemle beraber. Fark ettik ki kavala kurabiyesi gibi yapmışlar ama fıstıklı. Sanırım da biraz yanmıştı acı çalıyordu kurabiye. Biz daha güzelini yaparız dedik ve koyulduk işin başına.



Ama tariften önce bir de Gaziantep'te satılan fıstıklı kurabiyelerden bahsetmek isterim. Onlar çok başka şeyler, başka şehirlerde bulamazsınız. Belki Maraş'ta olur. Bunu yaptık, onu da yaparız. Bitmedi daha fıstıklı tarifler gelecek. Yakında bir Fıstıklı Mekik Kek tarifi de var ki küçüklüğümden beri favorimdir.

Fıstıklı kurabiye tarifine geçmeden önce her zamanki gibi bilmeniz gereken şeyler var.

1- Fıstıkları toz almak yerine kendiniz çekerseni hem daha güvenilir hem de daha lezzetli olur. Toz fıstığın kilosu marketlerde 105 lirayı bulmuşken de tuzsuz taze fıstıktan çekmek daha mantıklı gibi. Yine de toz fıstık da olur, biz toz fıstıkla yaptık zaten.

2. Unu kavurma aşamasını abartmamanız gerekiyor. 3-4 dakika kavrulup, un helvası gibi gibi hafif bi koku almanız lazım.

3. Kurabiyelerin içine kavrulmuş bütün tuzsuz fıstık eklerseniz muhtemelen zirveye oynarlar. Biz koymadık, çünkü evde kalmamıştı. Benim de bir huyum var, aklıma esti mi yapmalıyım. O gece yaptım o kurabiyeyi.

4. Süzgeç yardımı ile kurabiyelerin üzerine eleyeceğiniz pudra şekeri kesinlikle lezzetini artırıyor.



6- Kapalı kutuda, buzdolabında 1-1.5 hafta ve derin dondurucuda 2-3 ay saklayabilirsiniz.
7- Kalorili ama çok lezzetli ona göre :)

ANTEP FISTIKLI KURABİYE TARİFİ


Malzemeler:

(Yaklaşık 24 adet kurabiye için)


  • 2.5 su bardağı un (un daha fazla gerekebilir)
  • 1-1.5 çay bardağı toz fıstık
  • 125gr yumuşak tereyağ
  • 2 yemek kaşığı tereyağ (unu kavurmak için)
  • 1.5 çay bardağı pudra şekeri (şekeri az gelirse artırabilirsiniz)
  • 1 yumurta beyazı
  • 1 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu
  • 1 tutam tuz


Hazırlanışı:

1.5 su bardağı unu tavada 2 yemek kaşığı yağ ile kavurun. Ilımaya bırakın.

Ayrı bir kapta 125 gr tereyağı, tuz ve  pudra şekerini krema haline gelene dek çırpın. (veya yağ şekeri yiyene kadar yoğurun) İçine 1 bardak kavrulmamış unu, fıstığı ve kabartma tozunu ekleyin ve karıştırın. Daha Sonra kavurduğunuz  ve ılıttığınız unu,  yoğurdu, yumurta beyazını ekleyip iyice yoğurun. (Unu az gelirse normal un ekleyebilrisiniz) Hamuru 2 ye ayırıp silindir biçiminde şekil verin ve dolapta yarım saat kadar dinlendirin. Dolaptan aldığınız hamur silindirlerini bıçakla 1 cm kalınlığında kesin ve yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizip 170C önceden ısıtılmış fırında altı ve sütü hafif kızarana kadar yaklaşık 10-12 dakika pişirin.
Soğuyan kurabiyelerin üzerine pudra şekeri eleyin.



GÜLMECE

Şimdi herkes İtalya gezisinin detaylarını bekliyor biliyorum. Ama resimleri az da olsa detaylı bilgilerle vermek istediğim için birkaç gün daha bekleteceğim sizi. Bu arada yorgunluğum hat safada.
Sanki yüzüm uyuyor, beynim de arada bir uykuya geçiyor. İki gündür çok komik duruma düştüğüm iki olay oldu.

Floransa'dan bir kesit

Hadımköy tarafında 3 ziyaretim vardı. Araba kullanacak durumda olmadığımı söylemeye gerek yok sanırım. Bir şoför arkadaş bana refaket etti bu ziyaretlerde. Bir ziyaretimde , firmaya girince  müşteriyi görmeye 1. kata asansörle çıktım. Tatlı tatlı görüşmemizi yaptık, notları aldım. Bu arada kaba sakal tabiri göz altlarına kadar kapkara olan yüzünden gözümü alamıyorum, sürekli not defterime bakmaya çalışıyordum. Adam da sanki bu onun bir derdiymiş gibi, utanıyormuş  bir hali vardı ve bunu bir şekilde sezdiriyordu. Tüm öğreneceklerimi kısa bir sürede öğrendim ve görüşme sosyal sohbete dönmeden ziyareti ikimizde kestik. Sonra beni merdivenlere kadar geçirdi, ben durdum, asansörü gösterdim, adı aklıma gelmedi, ağzımdan " ama ben otobüsle geldim dedim "  adam zaten gözüme bakamazken bu sefer herhalde bu kız sarhoş mu diye, gözlerini açarak bana baktı, ben şaşkınlıkla özür diledim. "Dilim sürçtü, pardon.." dedim. Ama yine ardından bir bomba patlattım. " Metroyla geldim " demek istemiştim dedim.... İkimizde de bir kahkaha. Ben olduğum yerde gülmekten katlandım kaldım. Çok yorgun olduğumu ve artık kelimeleri karıştırdığımı , parmağımla asansörü göstererek " adı aklıma bir türlü  gelmiyor "  dedim. Özür diledim ve o kaba sakalına bakarak geri geri adımlarla kapıdan çıkıp merdivenlerden indim. Sanırım iyi bir reklam oldu benimkisi...

Dün yaptığım farklı bir ziyarette ise, iki tane tatlı bayanla uzun uzun sohbet ettik. Baktım onların da dilleri sürçüyor. Özür diliyorlar, başlarına gelen olayları anlatıyorlar. Yorgunluk ve yoğunluktan bahsediyorlar. Ben de bir gün evvel yaşadığım bu olayı anlattım. Dedim ya tatlı bir sohbet. Sonrasında merdivenlere yöneldim. Yalnız bu sefer firma 7. katta, ve görüşme yaptığım bayan bana demesin mi " otobüsle inmez misiniz ?..." Gülüştük :) :)  ve haftanın son günü de bu şekilde noktalandı.

Freitag, 25. Oktober 2013

Hadi Bu Akşam Kabak Yiyin :) Fırında Kıymalı Kabak Kayıkları


Fırında kabak kayıkları kıymalı kabak

Fırında Kabak Kayıkları kabak sevmeyenlerin bile yiyebileceğini düşündüğüm bir tarif. Hem sağlıklı, hem lezzetli hem de sıkıcı yemeklere bir alternatif.



İmam bayıldı, karnıyarık yerine bir kere de bunu deneyin. Kabak kayıklarına aslında kabak bayıldı ya da kabakyarık da diyebiliriz :) Mantık aynı, kabağı oyup içine sebze veya kıyma dolduruyoruz. Kısacası kabak bayıldı tarifi çok tanıdık. Yanına da mis gibi bir prinç pilavı ve cacık... Şu an bunu yazarken bile canım çekti.

Fırında Kabak Kayıkları tarifine yani kabakyarığa geçmeden önce vermek istediğim bilgiler var.

1. Kabakları kızartabilirsiniz, ben tercih etmedim. Çok hafif oldu.
2. Kıyma yerine sebzeli, patatesli iç de hazırlayabilirsiniz.
3. Peynir koymanız şart değil.
4. Fırına yağlı kağıt sererek tepsinin tabanını yağlamaktan kurtulabilirsiniz.
5. Fırında kabağın içindeki harç zaten yağlı olduğu için kızartmasanız da kabakları yağlamadan pişirebilirsiniz. Sadece viraz daha uzun sürüyor pişmesi o kadar. Yine çok lezzetli.


Hadi fırında kabak kayıklarının tarifine geçelim.

FIRINDA KIYMALI KABAK KAYIKLARI TARİFİ

Malzemeler:

6 tane orta boy tercihen koyu yeşil kabak.

350-400 gr kıyma (kıyma yerine küçük küçük küpler halinde doğranmış patates veya tavuk da kullanabilirsiniz)
1 büyük boy soğan
3 kırmızı biber
3 yeşil biber
2 orta boy domates
sıvıyağ
karabiber
Kaşar veya parmesan peyniri

Hazırlanışı:
Soğanı küçük doğrayıp, orta ateşte öldürün ve küçük doğranmış biberleri ekleyin.
Biberler de ölünce kıymayı ekleyip kavurun.
Kıyma kavrulunca minik minik doğranmış domatesi ekleyin ve suyunu çekene kadar pişirin.
Baharatları ve tuzu ekleyin.

Fırını 200 C'ye ayarlayın.

Kabakların saplarını temizleyin ve iyice yıkayıp enlemesine ortadan ikiye bölün.
Çekirdekli kısımlarını bir oyacak veya çay kaşığı ile oyarak çıkarın.
İçlerini oyup kayıklar haline getirdiğiniz kabakların içini harç ile doldurun. Üzerlerine peynir rendesi serpip yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine dizin. 200C fırında kabaklar pişene kadar pişirin.

Fırında kabak kayıkları kıymalı kabakFırında kabak kayıkları kıymalı kabak

(Dilerseniz kabakları doldurmadan dış kısımlarını fırca ile biraz yağlayabilirsiniz daha hızlı pişmeleri için, eğer geç pişiyorsa tepsinin üzerini alüminyum folyo ile kaplayıp, peynirler yanmadan kabaklar pişene kadar pişirmeye devam edebilrisiniz.)