Sonntag, 27. Oktober 2013
Kemalpaşalı Sütlaç
Kemalpaşalı Sütlaç
Malzemeler;
1 paket Kemalpaşa Tatlısı
Sütlaç
veya
Yarım paket Kemalpaşa Tatlısı
1 paket hazır sütlaç
Yapılışı;
Bloğumu ilk açtığımda bu tarifin muhallebilisini denemiştim, muhallebisine tarçın eklemiştim. 2 sene önceki Ramazan'da Keşküllü Kemalpaşa yapmıştım, bu sene Ramazan'dan sonra da bunu yaptım. Sanırım en güzeli sütlaçlısı oldu. Zaten sütlaca meyveyi
Samstag, 26. Oktober 2013
Antep Fıstıklı Kurabiye
Antep Fıstıklı Kurabiye Tarifi
Benim ara ara antep fıstığı krizim tutar. Antep fıstıklı ekler, antep fıstıklı dondurma, antep fıstıklı pasta, fıstıklı kek ne gelirse aklınıza... Hepsini yiyesim gelir. Böyle durumlarda ne yazık ki sadece 2-3 fıstık yiyerek geçiremiyorum bu fıstık krizlerini :) Bu yüzden fıstıklı muhallebi veya fıstıklı kek yaparım genelde kolay oldukları için. Geçenlerde de yine böyle bir günde ve dışardayken Komşu Fırın'ın önünden geçiyordum, içeri girip fıstıklı kurabiyelerden aldım biraz. Eve gelince de çayın yanında yedik annemle beraber. Fark ettik ki kavala kurabiyesi gibi yapmışlar ama fıstıklı. Sanırım da biraz yanmıştı acı çalıyordu kurabiye. Biz daha güzelini yaparız dedik ve koyulduk işin başına.
Ama tariften önce bir de Gaziantep'te satılan fıstıklı kurabiyelerden bahsetmek isterim. Onlar çok başka şeyler, başka şehirlerde bulamazsınız. Belki Maraş'ta olur. Bunu yaptık, onu da yaparız. Bitmedi daha fıstıklı tarifler gelecek. Yakında bir Fıstıklı Mekik Kek tarifi de var ki küçüklüğümden beri favorimdir.
Fıstıklı kurabiye tarifine geçmeden önce her zamanki gibi bilmeniz gereken şeyler var.
1- Fıstıkları toz almak yerine kendiniz çekerseni hem daha güvenilir hem de daha lezzetli olur. Toz fıstığın kilosu marketlerde 105 lirayı bulmuşken de tuzsuz taze fıstıktan çekmek daha mantıklı gibi. Yine de toz fıstık da olur, biz toz fıstıkla yaptık zaten.
2. Unu kavurma aşamasını abartmamanız gerekiyor. 3-4 dakika kavrulup, un helvası gibi gibi hafif bi koku almanız lazım.
3. Kurabiyelerin içine kavrulmuş bütün tuzsuz fıstık eklerseniz muhtemelen zirveye oynarlar. Biz koymadık, çünkü evde kalmamıştı. Benim de bir huyum var, aklıma esti mi yapmalıyım. O gece yaptım o kurabiyeyi.
4. Süzgeç yardımı ile kurabiyelerin üzerine eleyeceğiniz pudra şekeri kesinlikle lezzetini artırıyor.
6- Kapalı kutuda, buzdolabında 1-1.5 hafta ve derin dondurucuda 2-3 ay saklayabilirsiniz.
7- Kalorili ama çok lezzetli ona göre :)
ANTEP FISTIKLI KURABİYE TARİFİ

(Yaklaşık 24 adet kurabiye için)
- 2.5 su bardağı un (un daha fazla gerekebilir)
- 1-1.5 çay bardağı toz fıstık
- 125gr yumuşak tereyağ
- 2 yemek kaşığı tereyağ (unu kavurmak için)
- 1.5 çay bardağı pudra şekeri (şekeri az gelirse artırabilirsiniz)
- 1 yumurta beyazı
- 1 yemek kaşığı yoğurt
- 1 çay kaşığı kabartma tozu
- 1 tutam tuz
Hazırlanışı:
1.5 su bardağı unu tavada 2 yemek kaşığı yağ ile kavurun. Ilımaya bırakın.
Ayrı bir kapta 125 gr tereyağı, tuz ve pudra şekerini krema haline gelene dek çırpın. (veya yağ şekeri yiyene kadar yoğurun) İçine 1 bardak kavrulmamış unu, fıstığı ve kabartma tozunu ekleyin ve karıştırın. Daha Sonra kavurduğunuz ve ılıttığınız unu, yoğurdu, yumurta beyazını ekleyip iyice yoğurun. (Unu az gelirse normal un ekleyebilrisiniz) Hamuru 2 ye ayırıp silindir biçiminde şekil verin ve dolapta yarım saat kadar dinlendirin. Dolaptan aldığınız hamur silindirlerini bıçakla 1 cm kalınlığında kesin ve yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizip 170C önceden ısıtılmış fırında altı ve sütü hafif kızarana kadar yaklaşık 10-12 dakika pişirin.
Soğuyan kurabiyelerin üzerine pudra şekeri eleyin.

GÜLMECE
Şimdi herkes İtalya gezisinin detaylarını bekliyor biliyorum. Ama resimleri az da olsa detaylı bilgilerle vermek istediğim için birkaç gün daha bekleteceğim sizi. Bu arada yorgunluğum hat safada.
Sanki yüzüm uyuyor, beynim de arada bir uykuya geçiyor. İki gündür çok komik duruma düştüğüm iki olay oldu.
Hadımköy tarafında 3 ziyaretim vardı. Araba kullanacak durumda olmadığımı söylemeye gerek yok sanırım. Bir şoför arkadaş bana refaket etti bu ziyaretlerde. Bir ziyaretimde , firmaya girince müşteriyi görmeye 1. kata asansörle çıktım. Tatlı tatlı görüşmemizi yaptık, notları aldım. Bu arada kaba sakal tabiri göz altlarına kadar kapkara olan yüzünden gözümü alamıyorum, sürekli not defterime bakmaya çalışıyordum. Adam da sanki bu onun bir derdiymiş gibi, utanıyormuş bir hali vardı ve bunu bir şekilde sezdiriyordu. Tüm öğreneceklerimi kısa bir sürede öğrendim ve görüşme sosyal sohbete dönmeden ziyareti ikimizde kestik. Sonra beni merdivenlere kadar geçirdi, ben durdum, asansörü gösterdim, adı aklıma gelmedi, ağzımdan " ama ben otobüsle geldim dedim " adam zaten gözüme bakamazken bu sefer herhalde bu kız sarhoş mu diye, gözlerini açarak bana baktı, ben şaşkınlıkla özür diledim. "Dilim sürçtü, pardon.." dedim. Ama yine ardından bir bomba patlattım. " Metroyla geldim " demek istemiştim dedim.... İkimizde de bir kahkaha. Ben olduğum yerde gülmekten katlandım kaldım. Çok yorgun olduğumu ve artık kelimeleri karıştırdığımı , parmağımla asansörü göstererek " adı aklıma bir türlü gelmiyor " dedim. Özür diledim ve o kaba sakalına bakarak geri geri adımlarla kapıdan çıkıp merdivenlerden indim. Sanırım iyi bir reklam oldu benimkisi...
Dün yaptığım farklı bir ziyarette ise, iki tane tatlı bayanla uzun uzun sohbet ettik. Baktım onların da dilleri sürçüyor. Özür diliyorlar, başlarına gelen olayları anlatıyorlar. Yorgunluk ve yoğunluktan bahsediyorlar. Ben de bir gün evvel yaşadığım bu olayı anlattım. Dedim ya tatlı bir sohbet. Sonrasında merdivenlere yöneldim. Yalnız bu sefer firma 7. katta, ve görüşme yaptığım bayan bana demesin mi " otobüsle inmez misiniz ?..." Gülüştük :) :) ve haftanın son günü de bu şekilde noktalandı.
Sanki yüzüm uyuyor, beynim de arada bir uykuya geçiyor. İki gündür çok komik duruma düştüğüm iki olay oldu.
Floransa'dan bir kesit
Hadımköy tarafında 3 ziyaretim vardı. Araba kullanacak durumda olmadığımı söylemeye gerek yok sanırım. Bir şoför arkadaş bana refaket etti bu ziyaretlerde. Bir ziyaretimde , firmaya girince müşteriyi görmeye 1. kata asansörle çıktım. Tatlı tatlı görüşmemizi yaptık, notları aldım. Bu arada kaba sakal tabiri göz altlarına kadar kapkara olan yüzünden gözümü alamıyorum, sürekli not defterime bakmaya çalışıyordum. Adam da sanki bu onun bir derdiymiş gibi, utanıyormuş bir hali vardı ve bunu bir şekilde sezdiriyordu. Tüm öğreneceklerimi kısa bir sürede öğrendim ve görüşme sosyal sohbete dönmeden ziyareti ikimizde kestik. Sonra beni merdivenlere kadar geçirdi, ben durdum, asansörü gösterdim, adı aklıma gelmedi, ağzımdan " ama ben otobüsle geldim dedim " adam zaten gözüme bakamazken bu sefer herhalde bu kız sarhoş mu diye, gözlerini açarak bana baktı, ben şaşkınlıkla özür diledim. "Dilim sürçtü, pardon.." dedim. Ama yine ardından bir bomba patlattım. " Metroyla geldim " demek istemiştim dedim.... İkimizde de bir kahkaha. Ben olduğum yerde gülmekten katlandım kaldım. Çok yorgun olduğumu ve artık kelimeleri karıştırdığımı , parmağımla asansörü göstererek " adı aklıma bir türlü gelmiyor " dedim. Özür diledim ve o kaba sakalına bakarak geri geri adımlarla kapıdan çıkıp merdivenlerden indim. Sanırım iyi bir reklam oldu benimkisi...
Dün yaptığım farklı bir ziyarette ise, iki tane tatlı bayanla uzun uzun sohbet ettik. Baktım onların da dilleri sürçüyor. Özür diliyorlar, başlarına gelen olayları anlatıyorlar. Yorgunluk ve yoğunluktan bahsediyorlar. Ben de bir gün evvel yaşadığım bu olayı anlattım. Dedim ya tatlı bir sohbet. Sonrasında merdivenlere yöneldim. Yalnız bu sefer firma 7. katta, ve görüşme yaptığım bayan bana demesin mi " otobüsle inmez misiniz ?..." Gülüştük :) :) ve haftanın son günü de bu şekilde noktalandı.
Freitag, 25. Oktober 2013
Hadi Bu Akşam Kabak Yiyin :) Fırında Kıymalı Kabak Kayıkları
Fırında Kabak Kayıkları kabak sevmeyenlerin bile yiyebileceğini düşündüğüm bir tarif. Hem sağlıklı, hem lezzetli hem de sıkıcı yemeklere bir alternatif.
İmam bayıldı, karnıyarık yerine bir kere de bunu deneyin. Kabak kayıklarına aslında kabak bayıldı ya da kabakyarık da diyebiliriz :) Mantık aynı, kabağı oyup içine sebze veya kıyma dolduruyoruz. Kısacası kabak bayıldı tarifi çok tanıdık. Yanına da mis gibi bir prinç pilavı ve cacık... Şu an bunu yazarken bile canım çekti.
Fırında Kabak Kayıkları tarifine yani kabakyarığa geçmeden önce vermek istediğim bilgiler var.
1. Kabakları kızartabilirsiniz, ben tercih etmedim. Çok hafif oldu.
2. Kıyma yerine sebzeli, patatesli iç de hazırlayabilirsiniz.
3. Peynir koymanız şart değil.
4. Fırına yağlı kağıt sererek tepsinin tabanını yağlamaktan kurtulabilirsiniz.
5. Fırında kabağın içindeki harç zaten yağlı olduğu için kızartmasanız da kabakları yağlamadan pişirebilirsiniz. Sadece viraz daha uzun sürüyor pişmesi o kadar. Yine çok lezzetli.
Hadi fırında kabak kayıklarının tarifine geçelim.
FIRINDA KIYMALI KABAK KAYIKLARI TARİFİ
Malzemeler:
6 tane orta boy tercihen koyu yeşil kabak.
350-400 gr kıyma (kıyma yerine küçük küçük küpler halinde doğranmış patates veya tavuk da kullanabilirsiniz)
1 büyük boy soğan
3 kırmızı biber
3 yeşil biber
2 orta boy domates
sıvıyağ
karabiber
Kaşar veya parmesan peyniri
Hazırlanışı:
Soğanı küçük doğrayıp, orta ateşte öldürün ve küçük doğranmış biberleri ekleyin.
Biberler de ölünce kıymayı ekleyip kavurun.
Kıyma kavrulunca minik minik doğranmış domatesi ekleyin ve suyunu çekene kadar pişirin.
Baharatları ve tuzu ekleyin.
Fırını 200 C'ye ayarlayın.
Kabakların saplarını temizleyin ve iyice yıkayıp enlemesine ortadan ikiye bölün.
Çekirdekli kısımlarını bir oyacak veya çay kaşığı ile oyarak çıkarın.
İçlerini oyup kayıklar haline getirdiğiniz kabakların içini harç ile doldurun. Üzerlerine peynir rendesi serpip yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine dizin. 200C fırında kabaklar pişene kadar pişirin.


(Dilerseniz kabakları doldurmadan dış kısımlarını fırca ile biraz yağlayabilirsiniz daha hızlı pişmeleri için, eğer geç pişiyorsa tepsinin üzerini alüminyum folyo ile kaplayıp, peynirler yanmadan kabaklar pişene kadar pişirmeye devam edebilrisiniz.)
Labels:
fırında kabak,
fırında kabak yemeği,
kabak,
kabak yemekleri,
kıymalı kabak,
sebze
Mittwoch, 23. Oktober 2013
İTALYA SEYAHATİMİZ
İtalya tatilini, en uzun tatil olan kurban bayramına saklamıştık. Ancak gideceğimiz, uçmamıza birkaç saat kala kesinleşti. Şirkette ki arkadaşım ve ailesiyle bu seyahati düşünüp, hayal etmiştik. Uluslararası bir nakliye şirketinde çalıştığımız için , İtalya vizelerini çıkarmak kolay oldu. Uçağı da yine şoförlerimizin kullandığı Adria Havayollarından ucuz yollu halledeceğimizi düşündük. Ardından, gideceğimiz noktaları belirledik. Adria Havayolu, Slovenya / Lubiyana havaalanına iniyordu. Oradan otobüs ya da trenle Trieste'ye gelip, Floransa, Roma, Venedik her yere tren, metro ile gideriz diye düşünmüştük. Ama fiyatlarına bakınca ve araba kiralamanın daha ucuz olduğunu öğrenince araba kiralamaya karar verdik. Ancak bayram öncesi, öğlen saat 1'de uçakta 6 kişilik yer ayarlaması yapıldığı teyidi gelir gelmez. Biz o anda arabamızı kiraladık. Budget'ten 8 günlük 717 TL. Ardından Floransa'da , Roma'ya yakın Tivoli'de ve Venedik'e yakın Padova'da otellerimizi ayarladık. Tüm bunlar internet üzerinden ve sadece kredi kartı kullanarak tamamlandı ve son hızla bloglardan gideceğimiz yerler ilgili seyahat hikayelerini ve tavsiyeleri bastırdık. Mesai bitiminde eve gidip bavullarımızı hazırlayıp gece yarısı Atatürk havalimanının yolunu tuttuk. Arabamızı da Vale'ye teslim ettik. Bonus kartı olanlara neredeyse %40 indirimi vardı. 8 günlük 160 tl gibi bir ödeme yaptık. Uçağımız gece 5'te idi. Rahat bir yolculuk oldu. Sabah havaalanına vardık. Budget'in açılmasını 1saat kadar bekledik. Arabamızı sorunsuz olarak teslim aldık. Bu arada şoförlerimizden birinden navigasyon almıştık.
Slovenya havaalanından gideceğimiz ilk otelin adresini girdik ve kapısına kadar gittik. Araba kiralanacaksa navigasyon şart. Araba kiralayacağınız yerden de navigasyon kiralayabiliyorsunuz, sanırım günlük 10 eur idi. Otellerden gezilecek yerlerin haritasını edinip, merkez park yerlerini öğrenip, oranın adresini navigasyona girdik ve direk park yerine. Yol konusu bu şekilde çözümlendi. Bu arada tablete önceden yüklediğimiz şehir haritaları da gezerken gideceğimiz yerleri bulmada yardımcı oldu. Otobanlardan geçerken kredi kartıyla ödemelerimizi yaptık. Seyahat rotasını ilk önce Venedik , Floransa, Roma, Slovenya belirlemiştik. Ama şirketten aynı anda giden arkadaşlarımız , daha önceden de tecrübeli olduğu için, Floransa, Roma, Venedik ve dönüş Slovenya'nın daha az yorucu olduğunu söylediler. Dönüş yolunda, Roma'dan Slovenya'ya konaklamadan gitmek hayli yorucu olacağı için onların sözünü dinledik. İyi ki de dinlemişiz.
Onlar konaklama için www.airbnb.com 'yi tercih ettiler. İnsanlar evlerini oda ve yatak sayısına göre günlük, haftalık ve aylık kiralıyorlar. Bizim çok az vaktimiz olduğu için, ve gelecek onayları beklemeye fırsatımız olmadığı için , booking.com'dan otel ayarlamayı tercih ettik. Üç yıldızlı oteldi hepsi ve son derece memnun kaldık. Onlar da geri döndü ve her noktada kiraladıkları evlerden sorunsuz ayrıldıklarını söylediler. Bizim kiraladığımız otellere, kişi başı maksimum 70 tl ödedik. Bundan daha ucuzunu bulamadık. Toplamda 2250 km yol yaptık. Hergün abartısız 8-10 km yürüdük.
Sabah 8'den akşam 9-10'a kadar. Ayaklarımın üzerine basamayacak hale geldim , düzensiz beslenmenin de tesiriyle, halen kendimize gelebilmiş değiliz.
Yemek konusuna gelince, hergün pizza, makarna, kruvasan mutlaka menümüzde vardı. Sabah kahvaltısı vermeyen otellerde çözümü, marketlerden, ekmek, peynir çeşitleri , reçel, nutella, domates ve meyve ile çözdük. Malum etten yemeyelim diye hep seçici olduğumuz için hep bunlarla yetindik, ama 1 hafta daha kalsak sanırım, hiç ayırım yapmadan herşeyden yiyebilirdik. Çünkü içimiz kurumuştu ve bıkkınlık gelmişti.
Unutmadan Melisa, tüm seyahat boyunca bir kere olsun şikayet etmeden, keyifle gezdi, yoruldum gitmeyelim, gezmeyelim, oturalım hiç demedi. Sadece acıktığında , huysuzlandı. Acıkınca tahammül etmek onun için imkansız gibi bir şey.
Çok keyifli , heyecan dolu bir seyahatti. Şunu anladım ki her şehire en az 3-4 gün gerekiyor. Tekrardan ve sadece bir şehre bir haftalığına gitmek istediğim yerler var. Kısım kısım bahsedeceğim. 2500 civarında fotoğraf çekmişim. Ama hızdan dolayı çoğu net değil. Aralarında ayırma yapıyorum. Hafta sonu ilk yazımı yazacağım.
Dienstag, 22. Oktober 2013
Muzlu ve Beyaz Çikolatalı Zebra Pasta
Böyle çok kişilik ve bütün pastalar yapma imkanım tek yaşadığım için pek olmuyor. Aslında çok seviyorum yapmayı ama o kadar pasa ne olacak? Ancak aile yanına gidince işte. Bu beyaz çikolatalı ve muzlu zebra pasta da bayram için yapılan pastalardan biriydi. Beyaz çikolatalı krema, muz, fındık ve zebra kek! Misafirlerden de ev halkından da geçerli not aldı. Hatta herkes bayıldı zebra pastaya. Hazır oluğunu düşünen misafirler çoğunluktaydı. Bayramlık ikramlarda her tabakta bitirilen hep bu oldu. Gaziantep'ten gelen tatlıları bile solladı. Onlar tabakta kalırken zebra pasta dilimleri bitmişti :) Her yiyen övdü de övdü. Bu da benim öyle hoşuma gitti ki bitince 1 gün sonra aynısından bir daha yaptım. Bu fotoğraflardaki 2. zebra pastam oluyor. Bu sayede bu lezzetli bol muzlu ve beyaz çikolatalı pastayı sizinle paylaşma şansım oldu çünkü ilkinde nedense fotoğraf çekmemiştim.
İlk zebra kek denemem oldu benim de, yapımı oldukça basit, görüntüsü ise hayli güzel oluyor zebra pastanın. Beyaz çikolatalı krema, muz ve fındığın uyumuna da diyecek söz zaten yok.
Aslında zebra pastamın dışı fotoğraftakilerden daha güzeldi. Gece yaptım krema kaplama işini, kenarları da düzgünce süsledim ama dolaptayken pasta hasar görmüş, mecburen bu hali ile fotoğrafladım.
Bir de, zebra keki bir tane yapıp 2'ye bölmek yerine, tek malzemeyle iki zebra kek yaptım. Böylece hem her kat çok iyi kabardı hem de zebra deseni bozulmamış oldu. Kesme biçme derdi de kalmadı. Size de tavsiyem bu yönde. Zebra keklerin yapımını anlatacağım, göründüğünden çok daha basit bir tarifi var.
Keklerin ortasının daha fazla kabarmaması yani her tarafın eşit kabarması için
daha düşük ısıda pişiriyorum. Bizim fırında 175 derecede pişirince ortası daha çok kabarıyor ben bu yüzden 150-165 derece arası bir sıcaklıkta pişiriyorum ve her yer eşit oluyor. Eğer böyle bir sorununuz varsa bu yöntemi deneyebilirsiniz. Ne zaman yüksek ısıda pişirsem, ister cupcake olsun ister böyle düz tepsi kekleri ortaları hemen yükseliyor, kenarlar alçak kalıyor. Eğer Bundt veya ortası delikli diğer şekilli kalıpları kullanmıyorsanız ve bu düz kalıplarda keklerinizin ortası daha fazla kabarıyorsa ya fırının ayarında sorun vardır ya da sıcaklığında.
BEYAZ ÇİKOLATALI VE MUZLU ZEBRA PASTA
Kullanılacak ekipmanlar:
En falza 20 cm çapında yuvarlak kalıp. (2 tane olursa daha iyi)
Pişirme kağıdı
Çikolatayı benmari usülü eritmek için gerekli malzemeler. (tercihen sos tenceresi, normal tencere ve kaynamış su.)
Malzemeler:
Önce kremadan başlayın.
Beyaz Çikolatalı Krema: (Bu malzemelerle yaptığım kremadan bir pastayı ucu ucuna kaplayacak kadar krema çıktı. Eğer malzeme varsa elinizde 1.5 boy yapın. )
- 200 gr beyaz çikolata. Bulabiliyorsanız iyi kalitede küvertür veya lindt markalı tabletler. Yoksa diğerleri de olur.
- 200 ml soğutulmuş sıvı krema (tercihen tikveşli krema, çünkü katı ve sıvı kısmı ayrışmamış olduğundan kolay çırpılıyor
- 50 gr yumuşak tereyağ
- 2 yemek kaşığı pudra şekeri
-Arasına 2 adet muz (ince dilimlenmiş)
-Üstüne fındık veya ne isterseniz
Zebra kek:
- 4 yumurta (oda sıcaklığında)
- 1.5 su bardağı toz seker
- 200 gr yumuşak tereyağ
- 1 su bardagi süt (ben sıvı krema kullandım)
- 1 paket kabartma tozu kabartma tozu
- vanilya
- 3 bardak un
- 3 yemek kasigi tercihen koyu renk kakao
- 4 yemek kasigi süt
- 1%4 çay kaşığı tuz
Beyaz Çikolatalı Krema:
Çikolataları küçük parçalara ayırın ve benmari usulü eritin. Kabı 5 dakika kadar dinlendirin ve biraz ılıyınca yumuşak tereyağını ekleyip çırpın. Daha sonra kremadan 50 ml kadarını yavaş yavaş ekleyin ve bu sırada çırpmaya devam edin. Karışım iyice ılıyıp oda sıcaklığına gelmeli.
Kalan 150 ml soğuk süt kremasını 3 dakika kadar yüksek devirde çırpın. Krema biraz katılaşıp sertleşince yine yavaş yavaş çikolatalı karışımı ekleyin ve 1 dakika kadar daha çırpın. Çırpma işlemini 5 dakikadan fazla yapmayın, süt kreması kesilir ve tereyağına dönüşmeye başlar. Kremayı kekler pişip ılıyana kadar buz dolabında bekletin.
Zebra kek:
Şeker ve tereyağını bir kapta krema kıvamına gelene kadar çırpın. (yaklaşık 3 dakika) Daha sonra yumurtaları hep birlikte ekleyin ve iyice karışana kadar çırpın. Sütü ve vanilyayı ekleyin ve çırpın. Karışıma un, kabartma tozu ve unu eleyin ve 1 dakika kadar karışana dek çırpın. Hamuru 2'ye bölün ve yarısını başka bir kaba alın. 4 yemek kaşığı süt ve 3 yemek kaşığı kakaoyu bir kasede macun kıvamına gelene dek karıştırıp 2. kaptaki hamura ekleyin ve mikserle hamur tamamen kakaolu olana dek çırpın.


Pastanın yapılışı:
Zebra kek katlarınız ılıyınca, keklerden birini bir servis tabağına alın ve üzerine 3 yemek kaşığı krema ekleyin. Kremayı yayın ve üzerini ince dilimlenmiş muzla kaplayın. Daha sonra 2 kaşık daha krema ekleyin ve muzların üstünü kaplayın. Diğer katı koyun ve Kremanın kalanı ile pastayı kaplayın. Üzerine fındıkları dizin. (Yanlar düzgün olmuyorsa yanları kaplamak için hindistan cevizi, çekilmiş kabuksuz fındık veya beyaz çikolata rendesi kullanabilirsiniz.) Zebra Pastanız hazır!
Labels:
beyaz çikolatalı pasta,
kek,
muz,
muzlu pasta,
pasta,
wc,
zebra kek,
zebra pasta
Hellimli Tavuklu Salata
Sonbahar soframızın en sevilen tariflerinden biri Hellimli Tavuklu Salata.. Besleyiciliği ve zararsızlığıyla herkes tarafından korkmadan yenilebilir.
Hellimli Tavuklu Salata
Malzemeler;
2 demet kuzu kulağı
1 paket hellim peyniri
Yarım kg tavuk şinitzel
Kaju taneleri
Tuz ve zeytinyağı
Yapılışı;
Tavuk şinitzelleri ve hellim peynirlerini küçük kareler, dikdörtgenler şeklinde
Abonnieren
Posts (Atom)