Mittwoch, 5. Dezember 2012

ŞEMSİYENİN ALTINDA BEYOĞLU'NU GEZMEK

Geçen cumartesi sağanak bir yağmur vardı Taksim'de. Melisa'yı kursa bırakıp, Beyoğlun'da romantik bir gün geçirmek istedik. Eşimin işyeri, Beyoğlu tarihi gezisi düzenlemişti geçen ay. Bana yeni  öğrendiği yerleri gösterecekti sözü vardı. Başladık dingonun ahırından.

Atlı Tramvaylar zamanında, tramvaylar 2 atla çekilirken dik Şişhane yokuşunu çıkabilmek için Azapkapı'dan takviye at alarak yokuşu çıkabilirlermiş. Tramvay bu haliyle Taksim e kadar gelir, burada çıkartılan atlar, bu gün Taksim alanının batı kısmındaki Fransız konsolosluğunun yanında ki sokakta bir ahırda bir süre dinlendirildikten sonra tramvaya bağlanmadan boş olarak Azapkapı ya götürülürlermiş.
Taksim deki bu ahırı Dingo adlı bir rum vatandaş işletirmiş. Gün boyu bir sürü atın girip çıkmasından dolayı dilimizdeki '' Burası Dingo' nun ahırı mı giren çıkan belli değil '' sözünün buradan geldiği söylenir

Haftasonu tramvaylar çalışmıyordu .
 
İnanılmaz yağmur yağıyordu. Paçalarımız yağmurdan ağırlaştı. Kollarım ıslandı. Sokak sokak, kiliselerini, hanlarını, dükkanlarını gezdik. Fotoğraf çekemedim öyle fazla. Güzel bir havada tekrar gezicez. Şemsiye pek fayda etmiyordu.


Tünele kadar indik ve geri döndük. Çiçek pasajının yanında ki kokoreççilere mutlaka uğramak lazım. Kokoreçlerin halini hatırını sormak lazım. Mercan'da bira-kokoreç keyfi yapmak lazım ki, Beyoğluna gidildiği hissedilsin.
 Herkesin elinde şemsiye, ve görüntü  çok güzeldi.
 
 
 Şemsiyenin altında Beyoğlunu gezmek güzel bir anı oldu bizim için.

Dienstag, 4. Dezember 2012

YENİ KİTAPLARIMIZ...

Günlerdir yazamıyorum. Sorunu çözdüm yer satın aldım. Dünya varmış. Pencelerimi açtım yine.
Melisa'ya geçen ay, epey kitap aldık. Hem o seviniyor, hem ben. Bu kitapları okumak o kadar keyifli ki. Ben okuyorum, o okuyor, sonra anlatıyor. Bu aralarda sesli okuma hızı ölçüyoruz. Dakikada 35 kelimede şu anda. Bu akşamda, sessiz okuma hızını deneyeceğiz. Kendinle yarışmaya bayılıyor. Hem de bol bol okuyor. Bu kitapları size de tavsiye ediyorum.
 
 

İş bankasının cadısı. Çizimler harika. 3 ciltli kitabı okudu.
Bu kitaplarda Yapı Kredi ve Can yayınları, Tübitak.

Bu kitapların çizimleri harika. Özellikle resim yeteneğini geliştirir diye not düşmüşler.

Can yayınlarının bu serisi de çok güzel . İsimlere bakar mısınız.
Bu kitaplarda arkadaşımızdan hediye geldi. Morpa ve timaş yayınlarının .
 
Yapı kredi yayınlarının Garfield serisi. Çizgi roman şeklinde ve yine hikaye kitabı şeklinde.
Benim en çok sevdiğim iki kitabı da içini göstermek istiyorum.
Biri ; Tavşan Çiko'nun dileği. Bu kitabı en çok resimlerine bakıp, suluboya yapsın diye aldım.
Birlikte yapıcaz. Ama henüz fırsat yaratamadık.

Bu kitapta Beyoğlu macerası. Çizimler dehşet güzel. Beyoğlu'nun en gözde yerlerini hem tanıtıyor, hem de bir macera yaşıyorsunuz.




Bol kitaplı günler...

Montag, 3. Dezember 2012

Tavuklu Makarna Salatası






Tavuklu Makarna Salatası



Malzemeler;

1 adet tavuk göğsü haşlanmış, didiklenmiş 

2 su bardağı garnitür 

1 çay bardağı haşlanmış mısır taneleri 

1 su bardağı boncuk makarna - pişmiş

2 su bardağı yoğurt

Bir kaç diş sarımsak

Dere otu

Tuz



Yapılışı;

Dere otlarını ve sarımsakları doğrayarak yoğurda karıştırın. Tavuk göğsü, garnitür, mısır ve makarnayı birbirine karıştırın. Servis

Montag, 26. November 2012

DEPOLAMA ALANIM BİTMİŞ... :(

SORUN  BITTI.....  (   YER SATIN ALDIM SONUNDA )


Bu ne demek şimdi... Ne yapmam gerekiyor. Daha evvel başına böyle birşey gelen var mı ?
Bana yardım eder misiniz...
 
 
Resim yüklerken aşağıda ki yazı çıkıverdi...
 
Hata! Depolama alanınız bitti. Şu anda fotoğraflar için 1 GB'lık kotanızın %100'ünü kullanıyorsunuz. Depolama alanınızı büyütün
Fotoğraflar Picasa Web Albümleri hesabınızda depolanır ve 1 GB boyutundaki ücretsiz fotoğraf kotanıza dahildir. Satın aldığınız ek depolama alanı birden fazla Google ürünü arasında paylaşılır ve ücretsiz kotanıza eklenir. Daha fazla bilgi edinin

Sonntag, 25. November 2012

Krem Sünger Tatlısı






Krem Sünger Tatlısı



Malzemeler;

4 adet yumurta

1 çay bardağı toz şeker

1 çay bardağı sıvı yağ

1 su bardağı hindistan cevizi

1 su bardağı galeta unu

3/4 çay bardağı un

1 paket kabartma tozu

1 paket vanilya


Şerbeti için;
1 su bardağı toz şeker
1.5 su bardağı su
Bir kaç damla limon suyu

Muhallebisi için;
1 çay bardağı un
1 çay bardağı toz şeker
1 paket vanilya
2.5 su bardağı süt

Samstag, 24. November 2012

GÜNLERİMİZ BİTECEK BİR GÜN SAYA SAYA...


şarkıyı dinlemek için bir tık.

 
Cuma günü kızımın okuluna gitmek üzere şirket arabalarından birini aldım. Arabayı çalıştırır çalıştırmaz, Cd başladı çalmaya... Eski şarkılardandı. Taş plaktı. Sesin kime ait olduğunu bilmiyorum. Ama şarkı çaldıkça, çok küçükken duyduğum bir şarkı diye düşündüm. Şirkete gelince baktığımda Gönül Akkor'la taa eskilere gittiğimi öğrendim. Bu şarkılarda hemen babamın kokusu gelir burnuma nedense... Bir tek babam dinlerdi radyodan, plaktan, kasetten, Türkçe şarkılar... Halende alaturka radyo çalar arabasında. Annem bir tek klasik müzik dinlerdi. Çok kısa bir ana, şarkının başlayan melodisiyle , birden hatıralar belirdi yine...

Böyle gelmiş böyle ..böyle geçer dünya .... günlerimiz bitecek bir gün saya saya.... 

Yani bitiyor hayat, yani babamın annemin hayatları günleri bitiyor, benim ki de bitecek... Şu an kızımın okuluna gidiyorum, bu anlar hep hatıra kalıcak. Yaramazlıkları , yaptıkları, o tatlı gülümsemesi, cinlikleri. Yaşanan tüm sıkıntılar , neşeler ileriye hatıra olarak taşınacak. Hergün bunları düşünerek geçiriyorum yine.. yine bunalımlarım başlamışken, üstüne bu şarkı çok bir acılı geldi.

Neşe, keder hepsi geçer, bize kar kalan nedir bu dünyadan...

Bu hayat bir oyun mu... Hep mutlu olmayı umarken, hep karşımıza süpriz sıkıntılar çıkıyor. Bir de ne olduğunu bilemediğim, içime sakız gibi yapışmış bir keder var. Onu söküp atamıyorum.

Daha dün çocuktun sokaklarda koştun... yarın belki göç var bu dünya olmaz yar...

Bu şarkı benim duygularımı ne kadar iyi tanımlıyormuş meğer... Gidip gelirken defalarca dinledim ağlaya ağlaya... Çocukluğumdan bugüne kadar ömrüm gözümün önünden bir Türk filmi gibi geçti. Babam ve kokusu başrolde. Çivi çiviyi söksün diye, bir yandan dinleyip, bir yandan ağlayıp, şarkıyı söyledim. Sokaklara, insanlara, arabalara iyice baktım. Bir Türk filminde başrol oyuncusu gibi hissettim kendimi, fonda da bu müzik. Ama o an en ağırbasan şeyin, günlerin saya saya bitecek olması... ve babamın kokusu...

Mittwoch, 21. November 2012

KISA KISA...

DEGAS / Sky Study
 
Dün bahsetmiştim. Bugün Şişli'de olacağımı . Natali'nin hemen dikkatini çekmiş. Trump towers'da ki görüşmemden sonra, aynı yerde buluşmaya karar verdik. Hafta içi, onu görmek bana gerçekten büyük bir ödül oldu. Enerji aldım ondan. Şişli'de olmak , eskiyi hatırlamak , bana tekrardan yaşlandıktan sonra , eski oturduğum yere Teşvikiye'ye dönüp, orada büyüdüğüm çevrede, değer verdiğim insanlarla, eski hatıralarla yaşlanmak isteğini uyandırdı. İnsan bazen ruhuna çok yakın hissettiği arkadaşlarla bir ömür boyu geçirmek istiyor. Benim böyle birkaç arkadaşım var. Ne mutlu bana. Onlarla yaşlanmak istiyorum...

Bu akşam Melisa beni çok güldürdü. Babasıyla telefonda konuşuyor:
-Baba hadi öpüyorum, muck, şimdi diğer yanağına geçir telefonu, muck, baba şimdi gıdıya getir telefonu , muck..... Baba şimdi sen beni öpücen, hadi öp.... (muck) şimdi bu yanağımdan( muck), Baba şimdi gıdımdan, telefon gıdıda :) ( muck)...

Sözcükler dergisi bu akşamın favorisi. Üç nokta'yı okuyorum. Ayça Erkol'a ait. Ben yazılarımda üç noktayı kullanmayı çok sevdiğim için sanırım. " Üç nokta ise herşeye rağmen yaşamın devam ettiğini, hiçbirşeyin kesin kurallarının olamayacağını gösteren muhteşem bir keşiftir anneme göre."... ne güzel bir cümle di mi... Demek bazı şeyleri kullanmak, kişiliklerin belirlenmesine ayna tutabiliyor.