Sonntag, 4. November 2012

HER AKŞAM MUM PARTİSİ


Yaz henüz bizi bir türlü terketmese de , akşamlar bir hayli serin oluyor. Kalın pijamalar, polar battaniyeler çıktı meydana. İşte beni tembelleştiren de, Melisa yattıktan sonra kanepeye polar battaniyeyle oturup , mumları yakıp oturmak. Daha elimi kitaba uzatmaya fırsat kalmadan uyuyakalıyorum. Bazen de kahveyle birlikte eşimle sohbet edip, hemen ardından ağzım durunca uyuyorum. Uyumamam , birşey izlemem gerekiyorsa, çekirdekle ayakta durmaya çalışıyorum.

Bu aralar her akşam, mum partisi yapıyoruz. Evin içini de en azından azıcıkta olsa ısıtıyor. Tabii bu kadarla bitmiyor. Yemek masasının ve bilumum şeylerin üzerinde başka mumlarda yanıyor.
Bunlar orta sehpada ki yeni mumluklarım.  


Farkında olmadan Halowen mumluğu almışım, İsviçre'den.
 
Elif Şafak'ın alıntılar kitabını keyifle okuyorum. Ama bir türlü bitiremedim. Normalde 1 günlük kitap , ama durup düşünüp altını çizip, üzerinde konuşmak vakit kaybettiriyor.
Natali'nin hediye ettiği fincanda eşlik ediyor artık kitaplarıma.
Mumluğu da babaannem hediye etmişti.

Samstag, 3. November 2012

DURAN USTANIN YERİNDE ÇÖP ŞİŞ KEYFİ

 
 
Bu yazımı okuyanlar hatırlayacaklar. Gebze'de Duran Usta'nın yeri, sizi içine alıp, anılarınıza doğru,
mekanıyla, eşyalarıyla, müziğiyle alıp götüren , antikalar müzesi görünümlü bir yerdir.
 
Restaurant mı, lokanta mı, çöp şişçi mi... tanımlaması zor. Bence buranın bir adı yok. Tek adı Duran ustanın yeri. Böyle bir mekanın benzeri yok bence. İçerde çalan alaturka müziği ve antika eski eşyalarıyla, sizi yaşatan , size eskiyi hatırlatan bir yer...
Ve menü sadece çöp şiş ve dürüm.
Tabii ki el emeği salatalar.
Sofra doluyken fotoğraf çekmeyi unuttum. Yemek sonrası, sahipleriyle ilk defa sohbet etme imkanımız oldu.

 Bayramın 2. günü , Karamürsel'den dönüyoruz. Karnımız acıktı ve benim aklıma ilk gelen yer , hiç ağzımdan düşürmediğim Duran Usta'nın yeri. Yer olarak Şekerpınar , aklımda kalmış. Şekerpınar çıkışından çıktık. Benzin istasyonuna sorduk, tarif ettiler , yollar tadilat nedeniyle kapalı, ama biz toprak yollardan giderek, Duran Usta'nın yerine ulaştık. Burası ne kadar değişmiş dedim. Ama meğerse, burası yeni yeriymiş. İçerde ailece oturuyorlardı. Misafirliğe gittik sanki. Cam kenarında ki masada oturup şişlerimizi söyledik. Gözlerimiz etrafa bakıp doyamıyor.
 Evin hanımı, hemen kağıtları serdi önümüze . Bir minik sürahi ayran, bir sürahi de şalgam suyu getirdi. Gelen salatalar, patlıcan , köz biber ve kaşık salata... En başında çok bunlar demiştim, ama tabaklarda birşey kalmadı. Yemek sonrası Duran usta geldi. Hoşgeldiniz dedi. Nasıl buldunuz burayı, nereden geliyorsunuz derken. Sohbet koyulaştı. Bir evvelki blog yazımdan bahsettim. Kızı şöminenin başında oturuyordu. Bilgisayarını istedim, yazımı gösterdim. Karı koca çok sevindiler. Aylardır Web sitesi yapmak için oyalıyorlarmış. Bir evvel ki yazıda ki fotoğrafları çok sevdiler. İzin istedim, doya doya resim çekeyim kimseler yokken, yine yazarım dedim.Duran Usta ve ailesi Adana'lıymış. Antika merakı varmış ve antika müzesi açmak istiyormuş.



 Herşeyin bir hikayesi ve yaşanmışlığı olduğunu düşünmek beni değişik duygulara itti.
Herkes böyle yerlerden hoşlanmayabilir. Çok kalabalık bulanlarda varmış. Ama bana göre güzel.
Sobanın eskiliğine bakar mısınız...

 Bahçeden toplanan meyveler, sebzelerde masalar üzerinde. Hanım ikram etti.
Sadece 2 tane elma aldım.
 Bu da depo... Bu eşyaların hepsi ya da bir kısmı, daha yeni açılan bu yere yerleşecek. Ama yavaş yavaş sırayla.





 



 


 Masamız... Gerçi koltuklar yeniydi. Halbu ki eski yerinde eski koltukların üzerinde kilimler, halılar vardı. Daha sedir havasındaydı.
 Dış mekanda bir o kadar güzel. Havalar güzelken bir gidin derim.
 
Yeni yerin adresi ; Şekerpınar, Çayırova, Yapı Kredi üssüne giderken levhasını görüyorsunuz.

 

Mittwoch, 31. Oktober 2012

Çikolatalı Tart






Çikolatalı Tart



Malzemeler;

1.5 paket yulaflı bisküvi

100gr eritilmiş tereyağı



1 paket krema

160 gr çikolata



Yapılışı;

Bisküvileri robotta toz haline getirip tereyağıyla karıştırın. Küçük bir kalıbın tabanına düzgünce bastırıp sıkıştırarak yayın. Derin dondururucuda bekletin. Kremadan yarım çay bardağı kadar ayırın. Kalan kremayı kaynatmadan bir tencerede ısıtın ve çikolataları

Montag, 22. Oktober 2012

HADİ ANNE RESİM YAPALIM !

Melisa'nın hadi anne, resim yapalım demesiyle başladı herşey.
Benim boyalarımı kullanıp fırçayla sehpamda resim yapmak istiyormuş.
Resim kağıtlarının yerini öğrendi. Boyaları çıkardı. Fırça seçti. Sert olmasın.... kalın olmasın ... Boyalar yağlı olmasın , çabuk kurusun, palet yerine de şu karton kutunun kapağını kullanayım mı... resim önlüğüm nerede... onu da bulduk... konusu bile hazırdı. 
Melisa , benimle birlikte resmin içinde olduğu için çok mutluyum.
Sergilere birlikte gidiyoruz. Ressamlara da ilgisi var. Sağda solda gördüğünde bu kim ya da bu o değil miydi gibi sorularla sık sık karşılaşıyorum.
 Resmi bitirmeden hemen görüntüledim. Renklerin temiz olmayacağına, dalgalı olursa daha çok resme benzeyeceğine, kendi fırça darbesini oluşturacağını, tonlamalar yapabileceğini, fırça ve bezi birlikte kullanmayı, kurumadan farklı bir renk katarsa , kattığı yerlerin rengini değiştirebileceğini, renkleri isterse palet üzerinde isterse kağıtta resim yaparken değiştirebileceğini öğrendi.
Beni izlediği için aslında sanki biliyordu da.

 Çok minikti bu sehpanın başında, bir sürü resim yaptı.


 İlk defa kendinden bu kadar emin, ve rahat gördüm Melisa'mı. Şansımıza , evimizin üst katında bir atölyemiz var.
 
 
 Sehpaya Melisa geçince bana da koltuk kaldı. Yağlı boya ile başladığım resme farklı bir malzeme ile devam ediyorum.
 Bu kalemleri bir arkadaşım verdi. Kendisi eskiden stilistlik kursuna gitmiş ve neredeyse 20 senedir duruyormuş. O kadar zamandır da kalemlere hiçbirşey olmamış. Tuval üzerinde denedim, malzeme ve benim yapmak istediğim şey olarak çok başarılı.
 Bakalım bundan sonrasında neler olucak.

Yoğurt Üstü Patlıcanlı Salata






Yoğurt Üstü Patlıcanlı Salata



Malzemeler;

2 adet büyük boy patlıcan

1 adet kırmızı biber

Tuz, karabiber, kekik

1/2 çay bardağı sıvıyağ

2 su bardağı yoğurt

Birkaç dal dereotu

Birkaç diş sarımsak 



Yapılışı;

Patlıcanları alacalı soyduktan sonra kırmızı biberlerle birlikte küçük küpler halinde doğrayın. Bir tencereye sıvı yağ ekleyip önce kırmızı biberleri biraz kavurun, rengi

Samstag, 20. Oktober 2012

KALAMIŞ PARKINDA BİR GEZİNTİ

 Bu kedicik balıkları izliyordu. Canlı efektte çektiğim bu fotoğraf, bir resim gibi olmuş.

Eylül başında,  havanın güzelliği, bizi deniz kenarında dolaşmak üzere Kalamış'a kadar götürdü. İstanbul sahillerinde keyif yapmak istiyorsanız, mutlaka sabah 9 gibi orada olacakmış gibi vaktinizi ayarlamalısınız. Hem trafik, hem de yer problemi yaşamamak için.
Kalamış yat limanı. 

 Boş hali çok güzeldi.
 Deniz suyunu ilk defa bu kadar berrak gördüm.
Hayret ve hayranlıkla deniz kenarında 1 saate yakın oturduk. 
Kalamış kıyısından denize girenler bile vardı.
 Bebek midyeler. Ben de ilk defa görüyorum.
 Bugüne kadar ayaklarımı İstanbul'da denize sokma cesareti gösteremeyen ben, şeffaf suyu görünce dayanamadım. Su da sıcacıktı.
 Kalamış parkında denize bakan kısımda, tahta masalarda, sabah kahvaltısını yapanlar vardı.
Her yer doluydu.



 Parkın yakınlarında ki çay bahçesinde birer keyif kahvesi içmeye karar verdik.

Ateş çiçekleri, beyaz masalara düşen ağaçların gölgesi, bir yudum kahve bütün haftanın yorgunluğunu götürdü.


İyi haftasonları....
 

Donnerstag, 18. Oktober 2012

Sucuk Köfte






Sucuk Köfte



Malzemeler;

1 ölçü sucuk

3 ölçü kıyma

Maydanoz

Karbonat

Tuz

Yapılışı;
Sucuğu büyük veya keskin bir bıçakla kıyma haline gelene dek doğrayın. Sucuğun 3 katı oranında kıyma ekleyin. İkisini birlikte birbirine iyice yedirerek yoğurun. İnce doğranmış maydanozu,karbonat ve tuzu ekleyerek köfte şekli vererek az yağda teflon tavada pişirin.
Bu köfteyi avuç ölçüsüyle göz kararı