Freitag, 17. August 2012

KİTAPTAN KULELER


Can yayınları sağolsun, Marguerite Duras'ın dışında beni birçok yazarla daha tanıştırdı. Burada görünen kitapların dışında 6 tane Can yayınları kitabı okumuşum, ancak ikisi devam ediyor.
Kütüphanemde bekleyen hiç başlanmamışları da ilave edersem, böyle bir kule çıktı karşıma.
Ben kitap okurken kendimi kısıtlamayı sevmiyorum. Bir kitap sonuna kadar okunacak ve sonra yenisi başlanacak diye bir kuralım yok. Başlarım, 20 sayfasına kadar gelirim, sardıysa devam ederim, sarmadıysa bugünlerde bunun sırası değilmiş derim, beklerim o günler gelsin diye.
Ya da kitapçıdan alırım, hiç başlamadan zamanı gelsin diye beklerim. Bu şekilde henüz zamanı gelmeyen bir sürü kitabım var. Ben evimde hiç okunmamış kitaplarla dolu bir kitaplık isterim ve kitap okumak istediğimde birkaçını elime alıp  istediğimi seçmeliyim.
Listeye gelince ;
1)Alageyik Sokağı bir liman mıydı? / Deniz Kavukçuoğlu
2)Kedi Gülüşü / Deniz Kavukçuoğlu
3)Son Perde / Roald Dahl
4)Fanfan / Alexandire Jardın
5) Cebelitarık Denizcisi /Marguerite Duras
6)Tarquınıa'nın küçük atları /Marguerite Duras
7)Dorotea'nın Şarkısı / Rosa Regas
8) Zarife / Deniz Kavukçuoğlu
9)Puslu Kıtlar Atlası / İhsan Oktay Anar
10) Prenses Süreyya
11) Bir imparatorluk çökerken / Cahit Uçuk
12)Julie & Julia / Julie Powell
13) Bir maniniz yoksa annemler size gelicek / Ayfer Tunç
14)Bakma Sevdalısı /Alberto Moravia

Bunların dışında emanet kitaplar var. Onların en başında Suç ve Ceza geliyor.

Vakit oldukça yenilerini de katarak araya okumaya devam edicem. 8 numarali Zarife, elimdeki kitap bitince sıraya girdi.

Philosophical Comment


Donnerstag, 16. August 2012

E, Myself, and I

MONOPOLY DEAL KART OYUNU / YENİ TAKINTIMIZ


Geçen hafta sonu D&R'dan kitap alırken, Melisa'nın gözü Monopoly'e ilişti." Ben bunu biliyorum, alalım birlikte oynarız, ben size öğretirim "dedi. Yaz okulunda kendinden büyük olan arkadaşlarından biri getirmiş okula, birlikte oynamışlar. Hemen oradan çıkıp, Sturbucks'a girip, masaya yayıp oynamaya başladık. Ben kuralları okumaya çalışırken, okutmadı, kendisi biliyormuş. Onun bildiği kurallara göre oynadık. Eve geldikten sonra da , babamız, tüm kuralları okudu ve kurallarına göre , daha keyifli oynamaya başladık.

İçeriğinde şöyle bir uyarı cümlesi var. Oynadıkça kuralları daha iyi oynayıp, oyun daha keyifli hale geliyor. Gerçekten öyle. Oyunu öğrendikçe, elinizde kart saklamaya, küçük aldatmacalar , karşı tarafı yanlış düşündürmeye başlıyorsunuz. İlk üç tapu grubunu yapan eli kazanıyor. İnanılmaz keyifli bir oyun. Kutu oyunundan daha zevkli. Çocukluğum" Borsa" oynayarak geçmişti. Bende bir takıntıydı o zamanlar. Bu kart oyunu bence yeni dönemin oyunu,hastalığı... Akşamları, tatilde , yolculukta , yanınızda rahatça taşıyıp oynayabileceğiniz bir oyun. Mutlaka hemen edinin. Fiyatı ; 12 TL idi. Alıp oynarsanız, sonrasında yorumlarınızı bekliyorum.

Montag, 13. August 2012

YAĞMURLU BİR PAZAR GÜNÜYDÜ...

Pazar gününü evde durağan geçirmeye karar verdik. Sabah uyanır uyanmaz kalkıp, kızımla birlikte kendimi salona attım. Babamızın iyi bir uykuya ihtiyacı olduğu için , onu rahat bırakacağımıza geceden söz vermiştik. Kahvaltıyı sakin sakin hazırladık . Fırına gidip sıcak ekmeğimizi aldık.
Oturup anne kız kahvaltımızı ettik. Bugün hava yağışlı olduğu için, evimizde oturup, kendimize vakit ayıracağız diye konuşmuştuk. Melisa'nın ödevlerini yaptık klasik müzik eşliğinde, kitap okuduk. Film izledik. Yeni fotoğraf makinamla birlikte evin içinde dört dönüp, değişik kareleri değişik filtreler kullanarak çekmeyi denedim.

Yağmur yağacağı duyurusunu alınca, saksılarım uçmasın diye kenarda duran sardunyalarımı , balkon masasına alırken, fotoğrafladım.  


Karamürsel'den aldığım zeytin ağacımız...Kasım ayında zeytinleri toplayacağız.
Büyüyüncede bahçeye dikeceğiz.

Sardunyalarımız




Yağmur'u izleyen Melisa


Yağmur'u izlemek. Bu fotoğraf çok güzel.

Yağmur'dan kaçırdığım çiçeklerim...

Şimşekler çakarken

Yağmur'un ardından...


Alışık olmadığımız durgun, kendime vakit ayırabildiğim, çok sevdiğim, bu fotoğraflarla unutulmaz olan bir pazar günüydü.
Geceyi de Sevgili Lale'nin Bahçesinin önerdiği bir filmle noktaladım. Bu filmden daha sonra, benim içinde önemli olan hikayesiyle anlatmak istiyorum.
Everything is illuminated...