Freitag, 17. August 2012

Donnerstag, 16. August 2012

E, Myself, and I

MONOPOLY DEAL KART OYUNU / YENİ TAKINTIMIZ


Geçen hafta sonu D&R'dan kitap alırken, Melisa'nın gözü Monopoly'e ilişti." Ben bunu biliyorum, alalım birlikte oynarız, ben size öğretirim "dedi. Yaz okulunda kendinden büyük olan arkadaşlarından biri getirmiş okula, birlikte oynamışlar. Hemen oradan çıkıp, Sturbucks'a girip, masaya yayıp oynamaya başladık. Ben kuralları okumaya çalışırken, okutmadı, kendisi biliyormuş. Onun bildiği kurallara göre oynadık. Eve geldikten sonra da , babamız, tüm kuralları okudu ve kurallarına göre , daha keyifli oynamaya başladık.

İçeriğinde şöyle bir uyarı cümlesi var. Oynadıkça kuralları daha iyi oynayıp, oyun daha keyifli hale geliyor. Gerçekten öyle. Oyunu öğrendikçe, elinizde kart saklamaya, küçük aldatmacalar , karşı tarafı yanlış düşündürmeye başlıyorsunuz. İlk üç tapu grubunu yapan eli kazanıyor. İnanılmaz keyifli bir oyun. Kutu oyunundan daha zevkli. Çocukluğum" Borsa" oynayarak geçmişti. Bende bir takıntıydı o zamanlar. Bu kart oyunu bence yeni dönemin oyunu,hastalığı... Akşamları, tatilde , yolculukta , yanınızda rahatça taşıyıp oynayabileceğiniz bir oyun. Mutlaka hemen edinin. Fiyatı ; 12 TL idi. Alıp oynarsanız, sonrasında yorumlarınızı bekliyorum.

Montag, 13. August 2012

YAĞMURLU BİR PAZAR GÜNÜYDÜ...

Pazar gününü evde durağan geçirmeye karar verdik. Sabah uyanır uyanmaz kalkıp, kızımla birlikte kendimi salona attım. Babamızın iyi bir uykuya ihtiyacı olduğu için , onu rahat bırakacağımıza geceden söz vermiştik. Kahvaltıyı sakin sakin hazırladık . Fırına gidip sıcak ekmeğimizi aldık.
Oturup anne kız kahvaltımızı ettik. Bugün hava yağışlı olduğu için, evimizde oturup, kendimize vakit ayıracağız diye konuşmuştuk. Melisa'nın ödevlerini yaptık klasik müzik eşliğinde, kitap okuduk. Film izledik. Yeni fotoğraf makinamla birlikte evin içinde dört dönüp, değişik kareleri değişik filtreler kullanarak çekmeyi denedim.

Yağmur yağacağı duyurusunu alınca, saksılarım uçmasın diye kenarda duran sardunyalarımı , balkon masasına alırken, fotoğrafladım.  


Karamürsel'den aldığım zeytin ağacımız...Kasım ayında zeytinleri toplayacağız.
Büyüyüncede bahçeye dikeceğiz.

Sardunyalarımız




Yağmur'u izleyen Melisa


Yağmur'u izlemek. Bu fotoğraf çok güzel.

Yağmur'dan kaçırdığım çiçeklerim...

Şimşekler çakarken

Yağmur'un ardından...


Alışık olmadığımız durgun, kendime vakit ayırabildiğim, çok sevdiğim, bu fotoğraflarla unutulmaz olan bir pazar günüydü.
Geceyi de Sevgili Lale'nin Bahçesinin önerdiği bir filmle noktaladım. Bu filmden daha sonra, benim içinde önemli olan hikayesiyle anlatmak istiyorum.
Everything is illuminated...

Sydney Fashion Blogger