Mittwoch, 4. Juli 2012

GEÇEN HAFTADAN BİR KAÇ NOT ...


Geçen hafta bol kargolu bir haftaydı. Verdiğim siparişler, kitaplaşma etkinlikleri derken, kargo şirketleri neredeyse hergün bana çalıştı. Bunların arasında ki habersiz gönderilen süprizlerde beni çok heyecanlandırıp, mutlu etti. Birisi benim sevgili arkadaşım Natali'den gelen doğum günü paketiydi. Hepsi birbirinden zarif ve keyifli , kullanmaya doyamayacağım mutluluklar.

Çizgisiz bir defter... Ne yazacağıma karar vermedim daha...

Bu minik cep aynası, benim yaşlanmama tanık olucak.

Semra'dan yine koli geldi. Deneyecek bir sürü ürün, okunacak bir çok broşür, yeni ürünlerle ilgili,

ve tabii ki notlar....
Semra'cım seni seviyorum. Bu kadar düşünceli olduğun için.

Haftasonu huzur bulmaya yine Akçakese'deydik. Deniz dalgalı olduğu için, Melisa yine tam kıyıda, kumlarla ve dalgalarla oynadı. Bende onun yüzlerce fotoğrafını çektim. Sahilde ailece uyuduk. Dinlendik.


Kum ve dalgalarla terapi yaptık.

Şu an okuyorum, ama hep bölünüyor. Hız kazanamadım.

Pazar günü, şirkette yeni kurduğumuz yürüyüş grubuyla Polonezköy'deydik. Önce berbat bir kahvaltı ( Yonca Bahçesinde)... az kahvaltı, çok kötü hizmet... sonra yürüyüş... sonrasında yine bir çay bahçesinde sohbet muhabbet....

Haftayı noktalamıştım. Bu hafta ki iş yerinde ki, müşteri  problemlerinden,  olumlu bir havaya geçemedim. Enerjim tükeniyor. Televizyon izlemeye dahi enerjim yok. Sadece Melisa'nın yeni İngilizce seti, test kitapları ve okuduğu kitaplara odaklandım. Bu akşam biraz vakit ayırıp, detaysız bir yazı hazırladım. Aslında anlatacak çok daha fazla şey var, şimdilik bu kadar...
Bu arada gözlerim kapalı da hatasız yazı yazabildiğimi öğrendim ;)

Donnerstag, 28. Juni 2012

MELİSA'NIN KUŞLARI


Melisa'nın kuşları meşhurdur. Evde ki teyze sayesinde, evde olup bitenleri öğrenip, Melisa'ya kuşlarım anlatıyor diyorum. " Arada bir kuşları gönderiyorum eve, onlar da bana gördüklerini duyduklarını anlatıyorlar." dediğimde ve sonuna kadar destekleyici ve ayrıntılı anlattığımda da gayet inandırıcı oldu. O günden beri, ben evde yokken , olan biteni anlattığımda, " Biliyorum anne, kuşlar buradaydı diye başını sallıyordu." Hatta bir gün, okuldan eve geldiklerinde, bahçeye bisiklete binmek için inmişler. Kuşları pencerede görünce Melisa , " Teyze bak, kuşlar geldi bizi arıyor, ama biz burada bahçedeyiz, boşuna bekliyorlar orada... " demiş.

Yaz okuluna başlayan kızımın son marifeti ise, " Anne , kuşların bugün okula geldiler,  niye kuşları oraya da gönderiyorsun? Oraya göndermene gerek yok, ben hiç yaramazlık yapmıyorum orada , hatalı hiçbir şey yapmıyorum gönderme bir daha "  dedi.

Bu hayal devam etsin di mi :) Bence etsin....

Mittwoch, 27. Juni 2012

AKÇAKESE'DE BAŞLAYIP, BANDIRMA'DA DEVAM EDEN BİR HAFTASONUYDU...

Bu haftasonu yoğun 2 gün geçirdik. Cumartesi günü Akçakese sezonunu açtık. Yaza girdiğimizi anlamış olduk. Deniz çok güzeldi. Dalgasız, sessiz, sakin bir kumsaldı. Oranın büyüsüne kapıldık yine hep birlikte. Güneşin, rüzgarın , deniz ve kitap kokusunun keyfini çıkardım. Her anından faydalanan Melisa oldu tabiiki.
Melisa için günün özeti ; Her gidişte, bir kere kale yapılır. Çukur kazılır, içine kovayla su taşınır. O çukur yıkılır sonra yine çukur kazılır, içine oturulur ve gömülür. Şimdi sırada ne var. Denize gir çık, kurulan, mayo değiştir, yağlan, otur kumla oyna, yine suya gir, kurulan, mayo değiştir, uzan, karnını doyur, denize gir çık, kurulan, mayo değiştir, yağlan, otur kumla oyna,  denize gir, çık, bu arada araya serpiştirme, tuvalete git, milyon kere denizden su taşı, kollukları sok çıkar....
Artık bu kadar şey arasında ne kadar dinlenebilirsem :)....



Günün sonunda, eve döndükten sonra, hazırlanıp amcam ve babamla buluşmak için, Şişli'ye gittik. Oradan da Bandırma'ya doğru yola çıktık. Babaannemi özledik, merak ettik. Son günlerde güçten düşmüş , çabuk yorulmaya başlamış. Uzak olması hayli üzücü. Ama bu sebeble bile olsa, ailece bir araya gelmek tesellisi.
Herkes tam olsa daha mutlu olurduk tabii. En azından babamlar 3 kardeş bir araya geldiler. İkisi eksikti. 3 kuzen bir araydık sadece ve 2 de torun çocuğu...
Ama , babam ve amcamla şehirlerarası seyahatte benim için güzel bir anı oldu. Köfteciler, zeytinciler, kahve , çay molaları...


Melisacım bu günleri dün gibi hatırlayacağına eminim.
Ben senin yaşındayken yaşadıklarımı halen hatırlıyorum. Senin çoğu çocuktan farkın bir ninen olması.

Geri dönüş yolculuğu her zaman üzücü, ama ne yapalım, payımıza düşen bu.

Montag, 25. Juni 2012

Ancestral Breezes

KADIKÖY- SİRKECİ NOSTALJİ ESİNTİSİYLE

Geçen hafta, babamın yanına Kapalıçarşı'ya gittik. Yolda yine yüzlerce fotoğraf çektim.
Bu seri biraz nostalji hissettirdiği için hoşuma gitti. Babam gibi , tam alaturka fm dinleyerek izlenecek fotoğraf kıvamında oldu.

fikrimin ince gülünü dinleyin ....


Martılar sadece biriyle selam gönderdi size...




Fotoğraflar profesyonelce değil, sadece gönlümü eğlendirmek için..