Freitag, 29. Mai 2015

Adsense Esnek Reklam Birimi Oluşturma

Bu misafir yazı; Sosyaldahi isimli blogun sahibi İsmail tarafından Blog Hocam için yazılmıştır.

Adsense 1 kaç yıl önce akıllı telefonların, tabletlerin kullanımı artmasıyla birlikte esnek reklam birimine geçiş yaptı. Esnek reklam birimi yokken ziyaretçiler reklamların mobil'de ekranı kapladığını ve gezinmenin zorlandığını söylüyor ve siteyi terk ediyordu. Ayrıca kazançlar'da epey düşüyordu.

Responsive ( Esnek ) tasarım nedir ?

Responsive tasarım duyarlı anlamına gelmekte. Resim, yazı gibi alanların tablet veya telefonun genişliğine bağlı olarak boyut değiştirerek ziyaretçilerin daha rahat dolanmasına yardımcı olur. Ayrıca bunun yanında menü gibi eklentiler'de aynı şekilde küçülerek daha kullanışlı hale gelir. Responsive tasarım ilk olarak 2010 yılında yapılmıştır. Responsive tasarım ise 3 şekilde yapılır. Mobil, tablet ve bilgisayar.

Responsive ( Esnek ) Reklam Birimi Nedir ? Nasıl Çalışır ?

Aynı şekilde eklenen reklamın telefon veya tabletin boyutlarına göre boy değiştirerek ortama ayak uydurmasıdır. Bir örnek verecek olursak, bilgisayar'dan 728x90 boyutlarında reklam alanı düzgün görünürken telefon veya tabletler'de kötü bir görünüşe yol açıyor. Adsense Responsive tasarımı ile birlikte 728x90 boyutunda bir reklam telefon ve tabletin boyutlarına göre boy değiştirerek ortama ayak uydurarak rahatsızlık vermiyor ve kazancı arttırıyor.

Responsive ( Esnek ) Reklam Birimini Oluşturalım

Adsense hesabınıza giriş yaptıktan sonra üst menüden şu yolları izleyin; Reklamlarım >  Yeni Reklam Birimi  > Gösteriliyor bölümünden Esnek seçiyoruz ve gerekli ayarları yaptıktan sonra kayıt ederek kodları alıyoruz.


İşlem bittik den sonra kodları blogunuzda ki boş alana yapıştırarak kayıt edebilirsiniz. Kayıt ettik den sonra telefon veya tablet'den kontrol edebilir ve deneyebilirsiniz.

Hakkımda: Adım İsmail ve uzun süredir blog yazarlığı yapmaktayım. Şuana kadar bir çok blogum oldu fakat hatalar'dan kapattım ve son olarak sosyaldahiyi açtım. Bu blog'da hatalara yer yok. Yazılarıma düzenli olarak girmeye başladım. Siz'de takip ederek ipuçlarını okuyabilir ve kendinizi geliştirebilirsiniz. Sitem; Sosyaldahi

Donnerstag, 28. Mai 2015

DIY Ideen für einen aufgeräumten Schreibtisch.


Die letzten nass-kalten Nachmittage hatten schon auch ihr Gutes.
Denn ich habe mich endlich dazu aufgerafft ein lang aufgeschobenes Projekt in Angriff zu nehmen:
Ordnung auf meinem Arbeitstisch zu schaffen.
Ha, klingt easy? War es gar nicht.

Dort findet man nämlich stapelweise geöffneter Briefe, bekritzelte Post-its, Rechnungen, Garantiezettel, hunderte Schnipsel aus Zeitschriften und eine Reihe von Stiften, die kreuz und quer überall herumliegen. Dazwischen allerhand Bastelmaterial, Masking Tapes, leere Espressotassen, kalter Tee, eine Schere und Nagellack. Die überfüllten Schubladen mit Krims Krams lasse ich jetzt mal unerwähnt.

Auf jeden Fall ist das nicht nicht gerade die beste Atmosphäre, um entspannt zu arbeiten - 
von dem schlechten Licht, dass es nun auf mich wirft, mal ganz abgesehen.
Durch Kerstin und ihren Beitrag auf Roombeez, dem Blog von Otto habe ich tolle Tipps für ein strukturiertes Homeoffice gefunden.

Also habe ich in den vergangenen Tagen rigoros ausgemistet und mir gleich zwei neue Helfer für die Arbeitsfläche gebastelt:



Zum einen diesen sogenannten Stifteköcher oder auch Stifte Organizer.
Den braucht es auf jedem Schreibtisch. Und weil ich die nirgendwo in Schön finden konnte, habe ich zwei günstige Organizer in Babyblau (jeweils 1 € das Stück) gekauft, diese in Gold umgesprüht und nach dem Trocknen mit Heißkleber aneinandergeklebt.
Zusammen schaffen sie nun Platz für Stifte, Schere, Pinsel und sogar die ein oder andere Blume.





Für all die Kleinigkeiten, die ansonsten immer gerne auf dem Schreibtisch rumflattern, ist dieser Wandorganizer perfekt. Die Idee zu diesem Origami Organizer habe ich im COUCH Magazin gefunden und für mich ein klein wenig abgewandelt. Bis auf die Trocknungszeiten ist auch dieser Organizer sehr schnell und einfach nachzumachen:



Für den Organizer brauchst du:

○ Papier 
○ Wasserfarben, Acrylfarbe,
○ Pinsel, Zahnbürste
○ Zeitungspapier als Unterlage
○ Schere
○ Sperrholz (in gewünschter Größe)
○ zwei kleine Bilderhaken
○ doppelseitiges Klebeband

So gehts:

Gesprenkeltes Papier

Für dieses lustig gesprenkelte Papier braucht ihr eine Zahnbürste und Wassermalfarben. 
Kennen wir ja alle noch aus unserer Schulzeit. 
Meine Tochter hatte auch ihren Spaß dabei, NUR sorgt unbedingt für ausreichend Zeitungspapier links, rechts, oberhalb und unterhalb des Papiers und spart euch die Putzorgie danach! ;-)

Mit der altbekannten Spritztechnik lassen sich aber ohne großen Aufwand tolle Effekte auf Papier zaubern. Für die ganz feinen Punkte nehmt ihr am besten ein kleines Sieb. Dafür rührt ihr die Wasserfarben mit der Zahnbürste an und streicht diese über das Sieb. Anschließend lasst ihr das Papier (ca.24 Std.) gut trocknen und fährt wie unten beschrieben fort:




Gefalteter Umschlag

    1.  Das Papier zu einem Quadrat schneiden ( 30cm x 30cm)
    2. Diagonal falten um die Mitte des Blattes zu ermitteln und
    3. alle vier Ecken zur Mitte falten, sodass ein halb so großes Quadrat entsteht.
    4. Papier umdrehen ..
    5. und drei Ecken erneut zur Mitte falten.
    6. Die vierte Ecke nach hinten falten und vorne, damit es hält, ein kleines Stück Papier hinter die drei gefalteten Ecken kleben.

    Für den Wand-Organizer braucht es neun dieser Umschläge, die ihr mit doppelseitigem Klebeband auf dem zuvor bemalten Holz aufklebt. Zum Aufhängen einfach an der Rückseite zwei kleine Bilderhaken anbringen. Verwendet ihr aber ein stärkeres und somit auch schwereres Holz, empfehle ich euch spezielle Spiegelaufhänger aus dem Baumarkt.




    Und damit das nun auch so bleibt, habe ich versucht zu reduzieren und nur das Allernotwendigste auf dem Tisch stehen zu lassen. Also Pflanzen, Kerzen und so...

    Außerdem möchte ich zukünftig Ideen und Inspirationen ausschließlich nur mehr auf meinem Pinterest Board sammeln und auch meine Notizen, Listen und andere Arbeiten ab nun konsequent online speichern, z.B. auf Evernote.
    Nur am Ende braucht es dann doch noch, wie überall, ein bisschen guten Willen und Disziplin dazu. ;-)

    Wie motiviert ihr euch zum Ordnung halten und was ist eure Anti-Chaos-Strategie?

    Liebe Grüße,
    Rebecca






    Dienstag, 26. Mai 2015

    Çilek, Kayısı ve Beyaz Çikolatalı Yaz Keki


    Aslında yayınlamam gereken başka tarifler vardı sırada ama madem çok soruldu önce bu keki yazayım dedim. Özellikle Ahsen için gelsin bu tarif :)

    İkisini de severek takip ettiğim iki instagram hesabından önce midyeüstüwasabi'nin sonra da Ahmet'in kekini gördükten sonra aklımda meyveleri ile birlikte pişen bi kek yapmak vardı bi süredir. Aklımdaki aslında peynirli bi kekti, sonra dolaptaki mascarpone ile tiramisu yapmak istedim o yüzden peyniri eledim. Ekşi sütle yapayım dedim, pek de güzel oldu. Yaz meyveleri ile yapılan, hafif ve çok çok lezzetli bir kek çıktı ortaya.  Ben meyve olarak çilek ve kayısı kullandım, aslında yer kalsaydı biraz da ahududu serpiştirecektim ama yer kalmamıştı çilekleri ekleyince. Beyaz çikolatayı içine katmak yerine üzerine bol miktarda serpiştirdim o kızarmış beyaz çikolata tadını çok seviyorum. 

    Kayısılar henüz çok tatlı olmadığından kayısının tadına bi bakın keke eklemeden. Ekşiyse pişince daha da ekşiyebilir. Şeftali veya nektarinle de yapabilirsiniz bu keki. 

    Bu arada keki denerseniz beni de etiketleyip #bulutagaci etiketi eklemeyi unutmayın. Havuza düşsün fotoğrafınız :)

    Ayrıca ılıkken yediğinizde crumble gibi bi hissi oluyor meyveli meyveli. 

    Benim kullandığım küçüktü o yüzden iki tane çıktı. Ebatları yaklaşık 25X15 gibiydi. 



    Ölçülerdeki bardaklar yaklaşık 240ml hacimli amerikan kap ölçülerinde. Gramaj olarak da yazdım yanına. 

    Çilek, Kayısı ve Beyaz Çikolatalı Yaz Keki

    2 büyük boy yumurta
    1 bardak + 2 yemek kaşığı toz şeker 
    1 su bardağı tam yağlı süt + 2 yemek kaşığı elma sirkesi 
    50 gram tereyağ (3 kaşık kadar)
    1/2 bardak sıvıyağ, tercihen zeytinyağı (110ml)
    1.5 bardak un (190 gr) (eğer kekin kıvamı çok cıvık gelirse 1-2 kaşık daha ekleyebilirsiniz, yumurtadan fark edebiliyor.)
    1 çay kaşığı kabartmatozu
    1/4 çay kaşığı tuz
    vanilya 

    4 adet kayısı, 20-12 adet çilek
    100gr beyaz damla çikolata veya 100 gr doğanmış beyaz çikolata
    Pudra şekeri

    Fırını 180C ye ayarlayın. 
    Kek kalıbınızı tereyağ ile yağlayıp hafif unlayın.

    Süte 2 yemek kaşığı sirkeyi ekleyin ve karıştırın. 10 dakika kadar oda ısısında bekletin. 
    Kayısıları ve çilekleri iri küpler halinde doğrayın.
    Un ve kabartma tozunu ayrı bir kaba eleyin. 

    Ayrı bir kapta tereyağ, şeker, vanilya ve tuzu 2 dakika boyunca önce orta sonra yüksek devirde çırpıp krema haline getirin. 
    Yumurtaları teker teker ekleyip çırpın, her seferinde iyice karıştığından emin olun. 
    En son yumurtayı ekledikten sonra ekşisütü ve sıvıyağı ekleyip iyice karıştırın. 
    Unu iki seferde ekleyip, yavaş devirde veya el çırpıcısı ile topak kolmayana kadar karıştırın.
    Kek kalıbına alıp üzerine meyveleri dizin. En üste ince doğradığınız veya damla çikolata halindeki beyaz çikolataları serpiştirin. 

    Fırında 40-50 dakika kadar pişirin. Beyaz çikolatalar karamelize olacak, hafif kahverengileşecek. Keki kürdanla kontrol edip öyle fırından alın. Yalnız meyveye batırmayın, o zaman kürdan ıslak çıkar :)

    Ilıyınca üzerine pudra şekeri serpiştirin. 



    Çalınan İçeriğin Aramalarda Daha Üst Sırada Çıkması

    Blog yazarlığının ne kadar keyifli bir iş olduğunu kendi içeriğini yazan, okuyucularıyla iletişim kuran, blogger arkadaşlarıyla sohbet eden herkes bilir. Fakat her yerde olduğu gibi blog dünyasında da bazı kirli işler dönüyor. Blog dünyasında gerçek bloggerları en çok kızdıran olayların başında ise onca emek harcayarak oluşturdukları içeriğin izinsiz kopyalanması ve başka bloglarda yayınlanması geliyordur. Hele bir de o kopya içerik Google aramalarında orijinalinden üst sıralarda çıkıyorsa söz konusu içeriği yazan bloggerın çıldırması içten değildir.

     

    Dünyada kaç tane web sitesi, bu sitelerde kaç tane sayfa var bilmiyorum ama en saçma aramalarda bile Google’da binlerce sonuç çıktığını düşünürsek Google’ın ve Google ekibinin ne kadar zor bir işi olduğunu anlayabiliriz sanırım.

     

    Google en doğru ve en iyi sonucu kullanıcıya vermek için yayıncılardan yani biz içerik oluşturanlardan faydalı ve özgün içerikler oluşturmamızı istiyor. Yayıncıları buna teşvik etmek için de kaliteli içerikleri hiçbir backlink veya ekstra SEO çalışmasına gerek kalmadan üst sıralarda çıkarıyor. Fakat bu devasa web dünyasında Google’ın da bazı hatalarını ve gözden kaçırmalarını anlayışla karşılamalıyız. Zira Google’ın arama sonuçlarındaki kaliteyi arttırmakla görevli webspam ekibinin başındaki isim Matt Cutts bu tür aksaklıklar olabileceğinden bahsetmişti ve hakkınızın yendiğini düşündüğünüzde durumu Google’a bildirmek için bir araç geliştirmişti.

     

    İçeriğiniz çalındıysa ve çalınan o içerik arama sonuçlarında sizin içeriğinizden üst sıralarda çıkıyorsa Google’ın Scraper Report aracını kullanarak şikayette bulunabilir ve durumun düzeltilmesin isteyebilirsiniz. Bunun için şu sayfaya giderek formu aşağıda tariflediğim şekilde doldurabilirsiniz:

     

    Kopya icerik

     

    Formu doldururken anlamayacağınız tek yer üçüncü sıradaki kutucuğa ne yazacağınız olabilir. Dolayısıyla buna bir örnek vermek istiyorum.

     

    Kopya içeriğin “blogger” diye arandığınızda sizin içeriğinizden üst sırada çıktığını var sayalım. Google’da arama kutusuna blogger yazarak bir arama yapın ve arama tamamlandıktan sonra tarayıcının adres satırındaki urlnin tamamını kopyalayarak formdaki üçüncü kutucuğa yapıştırın.

     

    İtiraz formunu doldurduktan sonra Google bunun hemen değerlendirileceği ve işleme alınacağı ile ilgili garanti vermiyor. Hırsızlık mağduru olarak yapabileceklerimiz sınırlı olduğu için denemekte fayda var. Aranızda bu aracı daha önce kullananlar ne sonuç aldığını yorum bölümünden paylaşırlarsa diğer blogger arkadaşlara ışık tutmuş olurlar.

    Freitag, 22. Mai 2015

    AdSense’den Neden Ban Yedim Ve Banı Nasıl Kaldırdım?

    Farkettiniz mi bilmiyorum ama bir süre önce Blog Hocam’daki Adsense reklamları kaybolmuştu. Adsense reklamlarının gözükmesi gereken yerlerde boşluk vardı. Ne olup bitiyor, sorun nedir diye Adsense hesabıma giriş yaptığımda Adsense reklamlarının devre dışı bırakıldığı yazıyordu ve sebep olarak da kopyalanmış içerik gösteriliyordu :)

     

    Siz de benim gibi şaşırdınız değil mi? Benim gibi içerik üretmeye bu kadar önem veren bloggerın blogunda kopyalanmış içerik nedeniyle reklamların devre dışı bırakılması ilginç :) Fakat ortada bir gerçek vardı Blog Hocam 4 yıllık hayatında ilk kez Adsense’den BAN yemişti!!

     

    Adsense’den Neden Ban Yedim?

     

    Adsense hesabımda politika ihlalleri bölümüne baktığımda yukarıda da bahsettiğim gibi kopyalanmış içerik ihlalinin saptandığı yazıyor, bununla birlikte kopya içeriğe ait olduğunu sandığım bir örnek url ve sorun kimliği diye bir numara vardı.

     

    Bahsi geçen url benim yazıma ait bir url değildi. Blog Hocam’da yayınladığım misafir yazılardan birine aitti. Genellikle misafir yazı yayınlamadan önce yazının daha önce başka br mecrada yayınlanıp yayınlanmadığını muhtelif araçlarla kontrol ederdim fakat bu yazıyı atlamış olmalıyım ki böyle bir problemle karşılaştım.

     

    Adsense Ban’ı Nasıl Kaldırdım?

     

    Artık hastalığı teşhis etmiştim ve sıra tedaviye gelmişti.

     

    1. İlk olarak söz konusu içeriği blogumdan sildim.

    2. Ardından Google Webmasters Tools’a girerek Google Dizini > URL’leri Kaldır bölümünden sildiğim bu urlnin Google dizininden kaldırma yönünde bir istekte bulundum.

    3. Şu adrese giderek politika ihlalini düzeltmek adına içeriği sildiğimi ve bundan sonra aynı sorunun tekrarlanmaması için önlem aldığımı belirten bir bildirimde bulundum.

    4. Ve mutlu son! Ertesi gün Adsense’den aşağıdaki maili aldım.

     

    adsense-ban

    Bu AdSense maceramı sizinle paylaşmak istedim. Başınıza benimki gibi bir durum gelirse panik olmaya ve endişelenmeye gerek yok. Benim izlediğim adımları izleyerek AdSense reklamlarını tekrar göstermeye başlayabilirsiniz.

     

    Söz Sizde

     

    Blogu AdSene’den banlanan ve bu banı kaldıran blogger arkadaşların başından geçen AdSense maceralarını ve banı kaldırmak için yaptıklarını okumak isteriz.

    LG G4 ile Mükemmel Görün, Mükemmel Hisset!

    LG G4, F 1.8 diyafram aralığı ve 16 MP kamera özelliği ile düşük ışık ve portreler için ideal olan ultra-parlak lensi kullanarak muhteşem netlik ve ayrıntı ile parlayan harika-profesyonel görünümlü fotoğraflar çekin.


    G4
    'ün teknolojinin son harikası, kızılötesine duyarlı renk spektrum sensörü, bir fotoğrafın çekilmesinden bir kare önce tüm görünür ışığı analiz eder ve ölçer ve bu sayede bir fotoğrafın renklerinin düşük ışık koşullarında dahi doğal ve canlı görünmesini sağlar. Aydınlık ve karanlığı ayarlayan kamera ayarlarını düzenleyerek her anı bir sanat eserine çevirin, hareketleri daha hızlı dondurun ve daha iyi düşük ışıkta fotoğraf çekin. G4'ün lazer otomatik odaklanma özelliği ve kamera titremesini azaltan gelişmiş bir görüntü sabitleyicisi olan OIS 2.0 ile hızlı ve net fotoğraflar çekin.

    Mükemmel selfie'yi yakalamak için ideal olan bu sınıfının en yüksek kalitesine sahip 8 MP ön kamera, LG'nin eğlenceli ve kullanımı kolay Hareketle Çekim ve Tanıma özelliklerini barındırıyor.


    IPS Quantum Ekran
    , zengin ve orijinal renklerde ve şaşırtıcı düzeyde aslına uygun yüksek kontrastlı canlı görüntüler üretir.  Ayrıca, ekranın gün ışığında kolaylıkla görünür olmasını sağlamanın yanı sıra, pürüzsüz ve hızlı tepki sağlayan In-cell Touch Display teknolojiden de yararlanır.

    Sanatsal bir hassasiyetten esin alan G4'ün birinci sınıf arka kapakları metalik gri, seramik beyaz, parlak altın ve buğday deri şeklinde sunulmaktadır. Şık renkli arka kapaklar, dokusal olarak işlenmiş diziler şeklinde ayırt ediciliğe sahiptir ve deri seçenekleri, özel iplikle dikilmiş bir dizi ayırt edici renk ve özellik ile sunulmaktadır.

    Detay için: http://www.lg.com/tr/smart-phones/lg-LGH815TR

     

     

    Bir boomads advertorial içeriğidir.

    Dienstag, 19. Mai 2015

    [5 x nachgefragt bei..] Betonfusion.



    Hurra, ich freu mich!
    Denn heute möchte ich euch meine neue Rubrik, die sich "5 x nachgefragt" nennt, vorstellen. Worum geht´s? Na um Inspiration, denn dem Internet sei Dank verirre ich mich regelmäßig auf tolle Seiten, spannende neue Shops und auf so manchen informativen und hilfreichen Blog. Neugierig wie ich bin, möchte ich ab nun regelmäßig einen kleinen Blick hinter diese tollen Shops und Blogs werfen und die Personen dahinter zu Wort kommen lassen. Und was würde sich besser anbieten, als sie einfach mal direkt zu fragen? Genau fünf Fragen zum Thema Wohnen, Schön(er) Shoppen und dem Bloggen sind es jeweils, die ich samt den Antworten hier in meiner neuen Serie veröffentlichen werde.


    Beginnen möchte ich heute mit Sabine und ihrem noch sehr jungen Label Betonfusion. - ein Shopping Tipp für Concrete-Liebhaber. Sabine und ihre Arbeiten habe ich durch Zufall auf Dawanda entdeckt und war gleich begeistert von der klaren Formensprache und dem gelungenen Materialkontrast.
    Außerdem zeige ich euch mein Lieblingsprodukt, die außergewöhnlichen, handgefertigten Beton-Schalen, die sich als trendige Obst- oder Gemüseschale, aber auch hervorragend als Ablage am Schreibtisch eignen und Sabine erzählt indessen im Interview, was sie an dem Werkstoff Beton so fasziniert und wovon sie sich inspirieren lässt. Kommt mit!






    Liebe Sabine, erzähl doch mal ein wenig über dich, wer du bist und was du so machst?


    Hallo, ich heiße Sabine und bin seit 2013 mit meinem Label Betonfusion. aktiv. Betonfusion. steht für leichtes, pures, echtes Design aus dem Material Beton. Ich verwende den flüssigen Stein gerne in Kombination mit anderen Materialien, um einen Kontrast zu erzeugen und den Charakter der Materialien noch zu verstärken. Wenn ich nicht gerade Beton verarbeite, arbeite ich z. B. an neuen Formen und Verpackungslösungen. Außerdem bin ich zweifache Mutter und werde von meinen Kindern auf Trab gehalten.

    Deine Leidenschaft für Formen und Material ist in deiner Arbeit deutlich zu spüren. Woher kommt denn diese Liebe zu Beton? 


    Für meine Diplomarbeit im Bereich Produktdesign habe ich mich bei der Themenwahl für ein Sitzmöbel aus Beton entschieden. Es folgte eine unendliche Recherche. Ich konnte kaum aufhören zu suchen und herauszufinden was alles möglich ist. Mir war schnell klar, dass ich kein klotziges, eckiges Gussstück schaffen wollte, sondern möglichst filigran und dünnwandig arbeiten möchte. Das Ergebnis war ein geschwungener Sessel aus Textilbeton, der aus einem Spezialbeton und einem Carbongrid entstanden ist. Die Verarbeitungstechnik nutze ich nun oftmals. So kann ich sehr leichte und dennoch stabile Objekte erzeugen. Es ist immer wieder toll über die Oberfläche zu streichen und zu sehen, wie unterschiedlich sich Poren und Schattierungen zeigen.



    Gibt es einen Tipp von dir für Selbermacher, auf das man beim Verarbeiten von Beton besonders achten sollte?

    Man muss sich ein wenig Zeit nehmen, um rum zu probieren. Dann bekommt man langsam ein Gefühl für das Material. Wichtig ist z. B., dass der Beton lange genug durch geknetet wird und nicht mehr Wasser verwendet wird als angegeben. 
    Zum Entformen ist ein Trennmittel wichtig, da die Form sonst leidet oder sogar zerstört wird. Bei der Form selbst sollte man sich klar machen, dass der Beton alles ganz genau abbildet. D.h. jede Unebenheit aber auch Glanz oder Muster einer Oberfläche werden übernommen.

    Dein Lieblingsprodukt aus deinem Shop oder gibt es ein Projekt welches du unbedingt noch umsetzen möchtest?

    Grundsätzlich mag ich alle meine Entwürfe. Der Betonzeitungsständer gefällt mir jedoch besonders gut. Die Schalen und verschiedenen Schmuckstücke runden das Sortiment ab. Ich habe vor einiger Zeit ein kreisrundes Wandbild entwickelt, welches auch als Tischplatte verwendet werden kann. Aufgrunde der Größe und des Gewichts, stellt der Versand nun eine große Herausforderung dar. Ich hoffe, bald eine Lösung zu finden. Momentan arbeite ich an weiteren Ideen, so dass auch in nächster Zeit für neue Produkte made by Betonfusion. gesorgt ist. 



    Und zum Schluß: Verrätst du uns deine Inspirationsquellen?

    Ganz unterschiedliche Dinge. Wenn ich nach Neuem suche, nehme ich mir gerne Zeitschriften oder Bücher mit völlig anderen Themen vor. Das kann ein Comic von meinem Sohn sein oder die Motorradzeitschrift meines Mannes. Fotos von Essen, Mode, Landschaften... Meist suche ich nicht, sondern denke plötzlich, dass man diese Form oder jenes Material mal in bzw. mit Beton sehen müsste und beginne zu skizzieren oder auch direkt zu formen.



    Liebe Sabine, ich sage danke für das Interview und schön, dass du dabei warst!

    Betonschalen: Dawanda
    Mehr von Betonfusion: Website | Shop | Facebook



    Freitag, 15. Mai 2015

    Bloglarda Görsellik Ve Ziyaretçiye Etkisi

    Blog dediğimizde çoğumuzun aklına yazılar, makaleler, cümleler, kelimeler geliyor doğal olarak. Fakat bu demek değil ki yazmakla her şey bitiyor. Blogger olarak üzerinde durmamız gereken önemli bir konu da blogun görselliği ve ziyaretçi üzerinde bıraktığı etki. Müsadenizle açıklayayım…

     

    Şuradan inceleyebileceğiniz, üniversite tarafından yapılan bilimsel bir çalışmaya göre sitenize giren yeni bir ziyaretçi  50 milisaniye gibi bir sürede siteniz hakkında bir fikir sahibi oluyor. İşte bu kadar kısa sürede ziyaretçide olumlu bir etki bırakmanın tek bir yolu var; GÖRSELLİK. Aksi taktirde ziyaretçi onca emekle yazdığınız birbirinden değerli içerikleri okumadan blogunuza veda edebilir.

     

    Normal hayatta da böyle değil midir zaten? Dünyanın en lezzetli yemeklerinin yapılığı bir restoran sahibi olsan da eğer dışarıdan bakıldığında virane gibi görünen bir mekan, kırık dökük sandalyeler, üstü başı kirli bir personelin varsa kimse içeri girip menüye bile bakmayacaktır.

     

    tasarim

     

    Blogunuzun Görünümü Hakkında Feedback Alın

     

    Blogunuzda çok beğendiğiniz bir tema kullanıp, bunu istediğiniz şekilde düzenlemiş olabilirsiniz. Sizin beğenmeniz şüphesiz ki önemlidir ama burada ön planda tutmanız gereken şey ziyaretçilerin görüşüdür. Zira tarafsız ve gerçekçi yorumlarla sizi en doğru yönlendirecek kişiler onlardır. Bunun da çeşitli yolları var.

     

    1. Bir post hazırlayarak ziyaretçilerin yorum bölümünden blogundan görselliği ile ilgili fikirlerini paylaşmalarını isteyebilirsiniz. Bu yöntem eski ve düzenli okuyucularınızdan feedback almak için önerilir.

     

    2. Blogunuzun kenar çubuğuna, görünür bir yere bir anket ekleyerek, ziyaretçilerden hızlı geri bildirim alabilirsiniz. Bu yöntem blogunuzu nadir veya ilk kez ziyaret eden kullanıcılardan feedback almak için önerilir.

     

    3. Çeşitli forumlarda veya online topluluklarda ilgili bölümlerde konu açarak diğer bloggerların, tasarımcıların veya kullanıcıların fikirlerini öğrenebilirsiniz. Bu yöntem blogunuzu daha önce hiç ziyaret etmemiş fakat deneyim sahibi kişilerden feedback almak için önerilir.

     

    Bloglarda Ziyaretçiyi Etkileyen Görsel Faktörler

     

    Blogunuzu görsel olarak geliştirmek için üst düzey bir tasarımcı veya programlayıcı olmak zorunda değilsiniz. Üstelik burada bahsettiğim şey kusursuz bir tema bulmak da değil. Ücretsiz online araçlardan ve internetteki faydalı kaynaklardan yararlanarak yapacağınız ufak tefek değişiklikler ziyaretçiye olumlu bir izlenim bırakmak için yeterlidir.

     

    - Renk: Blogunuzda kullanacağınız renkler konunuzu, tonunuzu, tarzınızı yansıtmalıdır. Yanlış renk kullanımı okuyucunun gözünü yoracağı gibi blogunuzu hemen terk etmelerine yol açabilir. Blogunuza uygun renk kombinasyonları seçmek için faydalanabileceğiniz bazı ücretsiz araçlar; Color LoversColordColor CombosAdobe Color

     

    - Fotoğraflar: Blog yazılarınızda ve blogunuzun muhtelif yerlerinde kullanacağınız fotoğrafların kalitesi ve dikkat çekiciliği de blogunuzu görsel açıdan geliştirebilir. Bunun için her zaman yüksek kaliteli (HD) ve göz alıcı fotoğraflar kullanmanızı öneririm. Bu tür fotoğrafları ücretsiz indirebileceğiniz 15 kaynağı toparladığım yazım size faydalı olabilir.

     

    - Tipografi: Blog tasarımında en sık yapılan hatalardan biri de font kullanımı. Farklı olmak adına okunması zor yazı tipleri ve orantısız yazı boyutları kullanmak ziyaretçiyi kaçırabilir. Eğer siz de aldığınız fedbacklerde böyle bir şikayet ile karşılaştıysanız tipogafi kullanımınızı gözden geçirin.

     

    - CSS: Blogunuza basit ve küçük CSS kodları ekleyerek dikkat çekici ve çık sonuçlar elde edebilirsiniz. Bu konuda internette pek çok kaynak bulabileceğiniz gibi benim de sık kullandığım  CSS 3 Maker benzeri araçları kullanabilirsiniz.

     

    Söz Sizde

     

    Siz bir blogu ilk kez ziyaret ettiğinizde blogun görselliği sizi ne kadar etkiliyor? Sırf kötü tasarımı olduğu için terk ettiğiniz blog oldu mu? Blog Hcam’da sizi en çok rahatsız eden görsel öğe ne? Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

    Mittwoch, 13. Mai 2015

    Möbel selber bauen | Regal im skandinavischen Design



    Möbel kaufen kann jeder. Möbel bauen auch.

    Denn der Selbstbau ist gar nicht so schwer, wie man vielleicht denken mag und man ist nachher irre stolz auf sein individuelles Möbelstück.
    Vielleicht erinnert ihr euch noch an den Kreuzberg Chair, den ich zusammen mit meinem Freund gebaut habe? Eines meiner absoluten Lieblingsmöbelstücke und täglich im Einsatz. Dazu darf sich ab heute ein selbstgebautes Regal gesellen.




    Als Vorlage für mein neues Regal diente das wunderschöne Do Shelf System von SKAGERAK. Das habe ich vor einiger Zeit in einem Laden entdeckt und seitdem ging es mir nicht mehr aus dem Kopf. Liebe auf den ersten Blick. Denn es wirkt skandinavisch leicht mit dem hellen Holz und den weißen Brettern und bietet genügend Platz und Stellfläche um seine Lieblingsstücke auszustellen. Und wir Dekoverrückten wissen, davon kann man nie genug haben. ;-)

    Gebaut ist es aus gewöhnlichen Rundhölzern und den EKBY TONY Regalböden von IKEA und nach derselben Methode (also mit Gewindestangen und Muffen), wie schon meine Etagere HIER.









    Habt ihr auch schon Möbel selbst gebaut oder kauft ihr dann doch lieber?
    Wenn ihr Lust habt, zeigt mir doch eure Kunstwerke oder berichtet mir von euren Erfahrungen in den Kommentaren. Ich bin sehr gespannt!

    Alles Liebe,
    Rebecca


    PS: Liebe Astrid, herzlichen Dank für die traumhaften Papierlichter! Sie sind einmalig schön und wie du siehst, haben sie auch schon ihren Platz gefunden. ;-)