Blogların popülaritesi ve kalitesi arttıkça markaların yaklaşımlarında da olumlu yönde değişimler oldu. Artık bloggerlara özel yarışmalar ve etkinlikler düzenleniyor, bloglara sponsor olunuyor.
Sizlere yine harika bir etkinlikten bahsetmek istiyorum. Bloggerlara gereeken önemi ve değeri veren markalardan biri olan Deriza.com bloggerlar arasında bir yarışma düzenliyor. Fakat bu yarışmanın diğerlerinden çok önemli bir farkı var. Bu yarışmada kaybeden olmayacak. Yarışmaya katılan herkese ödül verilecek. Merak ettiniz mi? Hemen detaylara geçeyim.
Bahsettiğim bu yarışma bloglar arsında yspılacak bir yarışma. Aşağıda yer alan şartları katılan tüm legal bloglarla yarışmaya katılabilirsiniz. Yarıma sonnunda verilecek ödüller şu şunlar:
- Yarışmada birinci olan bloga tablet bilgisayar.
- Yarışmada ikinci olan bloga unisex deri çanta. - Yarışmada üçüncü olan bloga bay/bayan deri cüzdan.
- Yarışmaya katılan tüm blog yazarlarına Deriza.com’dan 50 TL değerinde indirim çeki.
İlk 3 blog nasıl belirlenecek?
Öncelikle finale kalacak olan 10 blog juri tarafından seçilecektir. Daha sonra verilecek olan hediyeler finale kalan 10 blog içerisinden random.org üzerinden yapılacak çekilişle sahiplerini bulacak.
Yarışmaya katılım şartları neler?
1. Blogunuzda Deriza.Com ürünlerinden birtanesini tanıtmanız gerekmektedir.
Yazınızın başlığını istediğiniz gibi atabilirsiniz ancak başlığın başında ortasında veya sonunda #derizaileblogla hashtagı olması gerekmektedir.Yazınızın ilk bölümünde yarışma ve ödülleri hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra, tanıtım yazınızın içeriğinde tanıtmaya karar verdiğiniz ürünün kategorisi hakkında bilgi verdikten sonra ( mesela bayan deri ceket modellerimizden birtanesini tanıtmaya karar verdiniz öncelikle yazınızın başında deri ceketler hakkında bilgi vermelisiniz) deriza.com’dan herhangi bir ürünü ( Sitedeki istediğiniz kategoriden , istediğiniz bay veya bayan ürününü tanıtabilirsiniz. İster bir deri mont, ister bir deri anahtarlık, çanta, cüzdan , kemer ne isterseniz. ) bloğunuzda tanıtmalısınız. Tanıtım yazınız en az 200 kelime olmak zorundadır ve tanıttığınız ürünün linkini yazı içerisinde tıklanabilir ve herkese açık bir şekilde koymanız gerekmektedir. Tanıtmış olduğunuz ürünün linkini isterseniz açık bir URL şeklinde , isterseniz ürünün adının altına anahtar kelime şeklinde koyabilirsiniz.
2. Tanıtım yazınızın sonuna aşağıdaki notla beraber linki eklemeniz gerekmektedir.
3. Yazmış olduğunuz tanıtım yazısını bloğunuzun facebook sayfasında ( sayfanız yoksa kişisel facebook profilinizde herkese açık bir şekilde ) #derizaileblogla hashtagı ile beraber paylaşmalısınız.
4. Instagram hesabınızdan @derizacom etiketi ve #derizaileblogla hashtagı kullanarak tanıtımını yaptığınız ürünün fotoğrafını paylaşmalısınız. ( İnstagram hesabı olmayanlar twitter üzerinden aynı şekilde paylaşımı yapmak zorundadır. )
5. Blogunuzun en az 1 aydır yayında olması gerekmektedir. Sadece bu yarışma için oluşturulan paravan bloglar değerlendirilmeye alınmayacaktır.
6. Başvurunuzun geçerli olması için sosyal medya paylaşımlarınızın linklerini yazı linkiniz ile beraber derizaileblogla@gmail.com adresine e-mail atmalısınız.
Etkinlik Takvimi
- Yarışma başlangıç tarihi : 31.03.2014
- En son yazı girilmesi gereken tarih : 29.04.2014
- Çekiliş Tarihi ve kazananların duyurulacağı tarih : 30.04.2014
Etkinliğin kazananları Deriza.com facebook sayfası ve google+ sayfasından duyurulacaktır. Deriza sosyal medya hesaplarını takip etmeniz önerilir.
Bu kurabiyelerin fotoğrafını instagramda paylaştığımda herkes sormuştu blogda var mı diye, yoktu. Aslında kurabiyeyi yapalı da oluyor biraz ama eklememiştim bloga. Kurabiye düşkünü değilim eğer kurabiye parça çikolatalı değilse. O yüzden bunları çok sevdiğimi rahatça söyleyebilirim. Bu tarife başlamadan önce yazanları okumanızı tavsiye ediyorum. Belki uzun görünecek yapılışı ama aslında değil, detaylı anlattığım için uzun görünüyor.
Çikolata
Bu kurabiyelerde damla çikolata, %70 kakao içerikli bolca bitter çikolata, beyaz çikolata ve sütlü çikolata kullandım. Benim kullandığım damla çikolatalar da %70 kakao içeren özel satın aldığım çikolatalardı ama siz marketlerdeki damla çikolatalar yerine %70 kakao içerikli bitter çikolataları parçalayın. Bunu yapın çünkü fark ediyor çikolata iyi olunca. Üstelik markette satılan damla çikolataların kakao içeriği daha düşük şeker içeriği daha yüksek. Eti'nin %70, Ülker'in 60-80 kakaolu çikolataları mevcut uygun fiyatlı olarak. Onun dışında Lindt gibi markaların da çeşitli oranda kakao içeren çikolataları var. Ben küvertür yoksa Eti Karam %70 kakaolu çikolata kullanıyorum pastalarda. Onun dışında Valhrona almak istedim ama 3 kilo bana çok falza geldiği için almadım, Callebaut'un küvertürlerini satan bir yer bulmuştum ordan alıyordum ama oralara da uğrayamıyorum ne zamandır, bu yüzden Eti işimi görüyor. Yalnız şundan emin olun ki kalitesi ve yöresi çikolatanın tadını, damağınızdaki hissini çok fark ettiriyor. Böyle çikolatası ön planda olan tarifler için kaliteli çikolata kullanmak en güzeli aslında.
Beyaz çikolata bulmakta zorlanırsanız Milka ve Nestelenin paket halinde beyaz çikolata sattıklarını biliyorum. Yine hemen her yerde olan Kahve Dünyası'nın da beyaz küvertür sattığını biliyorum. Üstelik burdan gram ile alabilirsiniz istediğiniz kadar bölüp veriyorlar. Çok iyi kalitede değil ama yoklukta idare eder.
Çikolataları iri iri doğrayın ki ağza bol bol gelsin. Ben sadece damla çikolata ve bitteri pişirdim. Beyaz çikolatayı ve sütlü çikolatayı iri parçalara böldüm ve ayırdım. Bölünürken oluşan minik minik tırtıkları da hamura kattım. Büyük çikolata parçalarını çikolatalı kurabiyem pişince fırından alır almaz, sıcakken içlerine batırdım. Böylece o çikolatalar eriyip yok olmadılar. Size de tavsiyem bu yönde.
Çikolataları doğramak için de önceden soğutuyorum ve tırtıklı bir bıçakla doğruyorum, uzun iş gibi geliyor olabilir size ama inanın 3-4 dakika sürmüyor, soğuk çikolata kırılgan olduğundan daha rahat doğruyorum ve tırtıklı bıçak bu işi çok rahat hallediyor.
(Ben bu fotoğraflardakinde kurabiyede Eti %70 kakaolu çikolata, Milka'nın Bubbly serisinden beyaz çikolatalı ve fınfıklı olanından ve Yine Bubbly'den sütlü ve bademli kullandım market çikolatası olarak. Daha sonra yaptıklarımda da sade çikolatalar kullandım)
Hamur Kurabiyeleri yapmaya başlamadan önce tereyağınızın oda sıcaklığında ve yumuşamış olduğuna emin olun. Aynı şekilde yumurtalar da oda sıcaklığına gelmeli. (Ben acelem varsa parmak yakmayacak kadar ısınmış suda bekletiyorum yumurtaları daha çabuk ılıyorlar) Soğuk tereyağ ile çalışmanız zor olacak, içerik soğuk olduğundan şekerler erimeyecek.
Bu hamuru dolapta bekletme aşaması önemli, bu tür hamurlarda süre uzadıkça hamur yumurta ve şekeri iyice yediğinden daha yoğun ve oturaklı bir lezzeti oluyor yani en az yarım saat bekletin, daha fazla bekletirseniz de olur.
Esmer şekeriniz varsa ne ala, hem tadı hem de görüntüyü etkiliyor zira. Yoksa da dert etmeyin, beyaz şekerle de gayet güzel oluyor.
Fındık, fıstık, ceviz, badem eklemek isterseniz o da olur, çok da güzel olur. Bunları çikolatayı eklediğiniz aşamada hamura karıştırın.
Ben bir ölçüden yaklaşık 9 veya 10 tane büyük kurabiye elde etmiştim.
Kişisel not: Bu yazıyı yazarken Dream Theater - Goodnight Kiss, Anna Lee, Learning to live dinledim bıkmadan usanmadan. Sevenleri varsa yakında buradalar, buradan onu da bildireyim :)
BOL ÇİKOLATA PARÇACIKLI KURABİYE TARİFİ
Malzemeler
1 yumurta, oda sıcaklığında
110 gr tereyağ, oda sıcaklığında olacak
1.5 su bardağı un
1 çay bardağı toz şeker(100gr)
1/2 çay bardağı esmer toz şeker(50gr, yoksa beyaz toz şeker kullanın)
yarım çay kaşığı tuz
yarım çay kaşığı kabartma tozu veya karbonat
2 paket (80 gr) %70 kakaolu bitter çikolata
1 paket (80gr) beyaz çikolata
1 paket (80 gr) sütlü çikolata
Vanilya
Hazırlanışı:
-Çikolataları doğrayın ve bitter çikolatayı hamura katmak için ayırın. (beyaz ve sütlü çikolataları doğrarken oluşan çok minik parçaları da hamura katın, büyük parçalar sonra eklenecek)
-Çırpma kabına tereyağını alıp 1 dakika kadar krema kıvamı alana dek çırpın. Daha sonra şeker ve tuzu karışım pürüzsüz olana dek 2-3 çırpın. Karışıma yumurtayı ekleyip iyice karışana dek tekrar çırpın. (2 boy yapacaksanız yumurtaları teker teker ekleyin) (sıvı vanilya veya çubuk vanilya kullanacaksanız bu aşamada ekleyin)
-Unu ve kabartma tozunu karışımın üzerine eleyin düşük seviyede karışım unu yiyinceye kadar yaklaşık 1 dakika karıştırın. (Vanilin kullanacaksanız bu aşamada unla beraber eleyin)
-Hamur karışınca içerisine doğradığınız bitter bitter çikolatayı ve sütlü ve beyaz çikolatadan kalan tırtıkları ekleyip tahta bir kaşıkla çikolata hamura eşit dağılana kadar karıştırın.
-Karışımı yaklaşık yarım saat buz dolabında bekleteceğiz, bunun için streç filme kaplayın ve buzdolabına koyun. Bu aşamayı geçerseniz, hem hamur iyice oturmaz hem de yumuşacık hamurla çalışmak zor olur. Hamuru dolaba koyduktan sonra fırın tepsinize yağlı kağıt serin. Kalan zamanı bir şekilde geçirmeye çalışın, biliyorum kurabiyeler için sabırsızsınız :)
-Hamuru dolaptan alıp, fırını 180Cye ayarlayın. Yağlı kağıt serilmiş tepsiye eşit parçalar halinde hamuru bırakın. Bunun için dondurma kaşığı biçilmiş kaftan, ama yoksa bir yemek kaşığı ve tatlı kaşığı ile de yapabilirsiniz. Yemek kaşığı ile doluca hamur alıp tatlı kaşığı ile düzeltelerek tepsiye bırakın.
-Kurabiyeleri yaklaşık 12 dakika pişirin ve fırından alınca üzerilerine sütlü ve beyaz çikolata parçalarını batırın. Fırından sıcakken yumuşak olacakları için bu işlemi çabuk halledin, soğuyunca kurabiyeye dönüşüyorlar :)
Afiyet Olsun!
Beni instagramdan takibe alıp hem yemek videoları hem de fotoğraflarını anında görebilirsiniz. (arada dağ, bayır, deniz de paylaşıyorum gerçi)
Aslı vahye dayanan yüksek, sırlı, tılsımlı, feyizli ve kuvvetli duâlardan birisi de sekinedir. Hazret-i Cebrail Aleyhisselâm Peygamber Efendimizin (asm) huzurunda bir sayfa indiriyor. Allah’ın altı ismi yazılı bulunan bu esrarlı ve tılsımlı duâ sayfası, Hazret-i Ali’ye (ra) tebliğ ediliyor. Hazret-i Ali (ra), bu hâdiseyi şöyle anlatıyor: “Ben Cebrail’i gökkuşağı gibi semayı kuşatmış olarak gördüm. Sesini işittim. Sayfayı ondan aldım. Sayfada Allah’ın Ferd, Hayy, Kayyum, Hakem, Adl ve Kuddûs isimlerini yazılı buldum.”1
Sekine ile bildirilen ve Allah’ın Ferd, Hayy, Kayyum, Hakem, Adl ve Kuddûs isimlerinden ibaret olan bu altı ismi, Hazret-i Ali (ra) için ism-i azamdır. Bu isimlerden Hakem ve Adl isimleri İmam-ı Azam için ism-i azamdır. Hayy ismi, Abdülkadir-i Geylânî için ism-i azamdır. Kayyum ismi, İmam-ı Rabbânî için ism-i azamdır.2 Kezâ bu isimlerin tamamının asrımızda bir meyvesi zuhur etmiştir: Risâle-i Nûr.3
Üstad Bedîüzzaman Hazretleri Risâle-i Nûr’u bu altı ismin mazhariyetinde telif etmiş, Otuzuncu Lem’a’yı da özel olarak bu altı ismin izah ve tefsîrine ayırmıştır.
Bu isimlerin mânâları kısaca şöyledir:
Ferd: Allah birdir, tektir, yegânedir, biriciktir, istiklâl ve infirad Sahibidir.
Hayy: Allah sonsuz diridir, ezelî, ebedî ve ölümsüz hayat Sahibidir. Her şeye hayatı veren, her şeyi dirilten O’dur.
Kayyûm: Allah dâimâ kâimdir, tabir câizse dâimâ ayaktadır, yarattığı her şeye hâkimdir, varlıkları dilediği gibi idâre eder, sevk eder ve yönlendirir, her şey O’nunla var olur, O’nunla ayakta durur, O’nunla devam eder. Allah’ı ne bir uyuklama, ne bir uyku ve ne bir gaflet hâli almaz. Göklerde ve yerde ne varsa, O’nun irâdesiyle ve kayyûmiyetiyle varlığını sürdürür ve ayakta kalır.
Hakem: Allah hüküm Sahibidir, hikmet Sahibidir, yarattığı her şeyde bir hikmet ve bir fayda gözetmesi O’nun yüksek âdetindendir. Faydasız ve boşu boşuna bir şeyi yaratmaz. Yarattıklarını gözetler ve denetler. Kullarından haklıyı ve haksızı ayırır, aralarında hak ve adâletle hükmeder.
Adl: Allah adalet Sahibidir, her yarattığına hakkı olan her şeyi verir, hiç kimseye hiçbir zaman haksızlık yapmaz, mahşerde adaletle hükmeder, cezası zulüm veya haksızlık değil, adaletten ibârettir. Allah kendisi adalet Sahibi olduğu gibi, kullarına da her işlerinde adaleti emreder.
Kuddûs: Allah paktır, temizdir, noksanlıklardan, kusurlardan, âcizliklerden, küfür ve dalâlet ehlinin düşündüğü her türlü eksik sıfatlardan münezzehtir. Allah kemâl sıfatlar Sahibidir. O’nun her sıfatı, her ismi, her işi, her fiili mükemmeldir. Varlıkları mükemmel, kusursuz, temiz ve pâk yaratır. Temizliği sever, temizliği emreder, işlediklerinden pişman olan ve tövbe eden kullarını günahlarından arındırır ve temiz kılar.
Sekînede bu isimlerin zikrinden sonra on dokuz harfli on dokuz âyetle Allah’tan istimdat edilir, Allah’a sığınılır, muhtelif isimleri ile Allah zikredilerek dünyevî ve uhrevî her sıkıntımızı aşmamız için bu isimlerin feyiz ve bereketi istenir.
Üstad Hazretleri on dokuz Kur’ân âyetinden alınan on dokuzar harfli bu yüksek ve öz metinlerin besmeleden itibaren on dokuz defa okunmasını önermiştir.4 On dokuz rakamı Kur’ân’dan alınan bir şifredir. Bilindiği gibi, Kur’ân’da ebedî âlemlerle ilgili verilen bir haberde on dokuz adedi telâffuz ediliyor.5
Seksen yılı aşkın hayatı boyunca karşılaştığı dehşetli fitnelerden harika bir sûrette korunmuş olan Üstad Saîd Nursî Hazretlerinin, İmam-ı Gazali yoluyla Hazret-i Ali’den (ra) ders aldığı sekine gibi yüksek esrarlı evradı kendisine daimî bir vird edinerek hiç terk etmeden okumuş olması6, bize, her sıkıntı ve fitne ânında sığınacağımız açık ve koruyucu bir kapı olduğunu göstermeye yeterlidir.
SEKİNE DUASI okunuşu
1- Niyet( ne için ve ne maksatla okunduğuna niyet etmek) 2. İstiğfar (7 DEFA) 3. Salavat-ı Şerife ( 7 DEFA) 4. Allah-u Ekber (10 DEFA) 5. Altı Esma her ayetle beraber okunacak.(19 DEFA) yani besmele çekilir sonra FERDÜN, HAYYUN, KAYYUMUN, HAKEMUN, ADLUN, KUDDÛSUN."denir ve 1. ayet okunur bu sırayla 19 kere tekrarlanır.sonra tekrar besmele ,6 esma ve 2. ayet okunur.19 ayet bitene değin aynı şekilde okunur.
1.Ayet: Seyec ‘alullahu ba’de ‘usru-y yusra” 2.Ayet:Anetil vucuhü lil hayyil kayyum 3.Ayet:Ve innallahe biküm lera ufün rahimu 4.Ayet:İnnallahe kane tevvaben rahime 5.Ayet:innallahe kane gafuran rahime 6.Ayet:fe innallahe kane afüvven kadira 7.Ayet:innallahe kane semian besira 8.Ayet:innallahe kane alimen hakime 9.Ayet:innallahe kane aleyküm rakibe 10.Ayet:İnnâ fetâhnaleke fethan mübiyna 11.Ayet:ve yen surakellahu nesran azize 12.Ayet:İnne hızballahi humül gâlibûn 13.Ayet:innallahe huvel kaviyyül aziz 14.Ayet:innallahe huvel ganiyyül hamid 15.Ayet:Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ HU 16.ayet:Hasbünallâhu veni'mel vekîl 17.ayet:la yeh zünühümül fezeul ekber 18.ayet:iyyake na'budü ve iyyake nestain 19.Ayet:velhamdü lillahi rabbil alemin ayetlerin mealleri 1- Allah her sıkıntıdan sonra kolaylık lütfedecektir. 2- Yüzlerin sıkıntısı Hayy-ı Kayyûm içindir. 3- Allah size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir. 4- Allah tövbeleri çok kabul edici ve kullarına çok merhamet edicidir. 5- Muhakkak ki, Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir. 6- Muhakkak ki, Allah her şeye gücü yettiği halde çok bağışlayıcıdır. 7- Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla işitir ve her şeyi hakkıyla görür. 8- Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilir ve her işi hikmetle yerine getirir. 9- Muhakkak ki, Allah sizin üzerinizde gözeticidir ve her halinizi görür. 10- Biz sana apaçık bir fetih yolu açtık. 11- Ve Allah sana pek şerefli bir zaferle yardım etsin. 12- Şüphesiz Allah’a tâbi olan topluluk gerçek gâliplerin tâ kendisidir. 13- Muhakkak ki Allah, azabında pek kuvvetlidir ve kudreti her şeye galip olandır. 14- Muhakkak ki hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ve her türlü övgüye lâyık olan ancak Allah’tır. 15- Allah bana yeter. O’ndan başka ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. 16- Allah bize yeter. O ne güzel vekildir. 17- En büyük korku olan kıyâmetin dehşeti onlara üzüntü vermez. 18- Ancak Sana kulluk eder ve ancak Senden yardım isteriz. 19- Ve âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Allah kabul etsin...
Mobil teknolojinin hayatımızdaki rolü giderek artıyor. Google Analytics’de geçen senenin istatistikleriyle bu senenin istatistiklerini karşılaştırırken mobilden ziyaret oranında ciddi artış olduğunu farkettim. Özellikle iPad ve iPhone ile yapılan ziyaretler gün geçtikçe artıyor. Üstelik bu istatistiğin Blog Hocam’a özel bir durum olduğunu düşünmüyorum. Artk insanlar interneti kullanmak için tablet ve akıllı telefonlar gibi ergonomik, pratik cihazları tercih ediyorlar.
Bu teknolojilere çok uzak olan ben, iPhone ve iPad gibi cihazlardan nasıl blog okunduğunu ya da yazıldığını çok merak ederek ofisteki mesai arkadaşlarımdan rica ederek 1-2 gün kullandım. Tabi işin ucunda cihazları bozmak da olduğu için bir blogger olarak hemen Apple ürünleriyle ilgili faydalı bir blog var mı diye araştırdım ve buldum da.
Apple Rehber isimli blog sayesinde iOS nedir, uygulama nereden ve nasıl indirilir gibi konularda bilgi sahibi oldum.
Hazihazırda Apple ürünleri kullanan veya kullanmayı düşünen çok sayıda blogger olduğunu biliyorum. Emin olun iPhone ve iPad ile blog yazmak, blog okumak kadar keyifli de. App Store’dan ücretsiz indirebileceğiniz Blogger uygulaması sayesinde hem iPhone’dan hem de iPad’den blogunuzu yönetebiliyorsunuz.
iOS Blogger uygulaması ile yapabilecekleriniz:
- Yeni bir post oluşturarak yayınlayabilir veya taslakara kaydedebilirsiniz.
- Çektiğiniz fotoğrafları postun içine ekleyebilirsiniz.
- Etiketler ve konum bilgisi ekleyebilirsiniz.
- Hesabınıza bağlı diğer bloglar arasında geçiş yapabilirsiniz.
Benim gibi iOS ve Apple acemisiyseniz kafanızda pek çok soru işareti olabilir, hatta çeşitli sorunlar yaşayabilirsiniz. Fakat endişelenmenize gerek yok. Apple Rehberi’nde size yardımcı olcak pek çok faydalı ve güncel içerik yer almakta. iOS işletim sistemi hakkında bilgileri, iPad ve iPhone yardım dökümanlarını, Apple ürünleri ve uygulamaları hakkında güncel haberleri Apple Rehberi’nde bulabilirsiniz.
Sözün özü, eğer bir iPad veya iPhone kullanıcısıysanız Blogger uygulamasını indirip blogunuzla yakından ilgilenmenizi ve Apple Rehberi’ni takip ederek cihazlarınızı çok daha verimli kullanmanızı öneririm.
Abdal'ın biri çıktığı gezide bir köye uğrar. köy halkına nerede kalabileceğini sorar. köylüler ona köyün şakir ve haddad adında iki zengini olduğunu söylerler ve şakir'in evini tarif ederler. şakir abdalı evinde ağırlar, yedirir, içirir. abdal gezisine devam etmek için evden ayrılırken şakir'e "bu kadar zengin olduğun için şükret" der. şakir ona "bu da geçer ya hu" der.
Abdal aklında bu cevapla yollara düşer. birkaç yıl sonra aynı köye uğradığında şakir'i ziyaret etmek ister. fakat bir sel felaketinde şakir'in tüm varlığı yok olmuştur. şakir artık haddad'ın yanında hizmetçi olarak çalışmaktadır. şakir abdalı yoksul evinde ağırlar bu sefer. abdal ne kadar üzgün olduğunu anlatınca, şakir ona "bu da geçer ya hu" der yine.
Abdal yine yollara düşer. aradan yıllar geçtikten sonra yine aynı köye şakir'in yanına gider. haddad ölmüş, kimsesi olmadığı için tüm varlığını şakir'e bırakmıştır. abdal sevinçlidir, şakir'in ise cevabı hazırdır: "bu da geçer ya hu". abdal yollara düşer... yıllar sonra dostu şakir'i yine ziyaret etmek istediğinde şakir'in öldüğünü öğrenir. mezarına gider. mezar taşında "bu da geçer ya hu" yazmaktadır.
Abdala yollar görünür... gezer gezer gezer... "ölümün nesi geçer ki" diye düşünmektedir bir yandan da. bu sefer köye uğradığında şakir'in mezarını yerinde bulamaz. yaşanan sel felaketi sonrası mezar da dahil olmak üzere her şey yok olmuştur. ( Ya Hu, Allah'ın bir adıdır)
16-24 yaş arası erkeklerin internetteki blog davranışlarını incelediğinizde belli başlı konularda blog açtıklarını görürsünüz. SEO, Wordpress, Blogger, teknoloji, webmaster gibi konular o kitlenin ilgisini çektiği için bu konularda yazmalarını doğal karşılıyorum. Peki doğru mu? Tartışılır…
Evet blogların insanların kendi düşüncelerini özgürce yazdığı platformlar fakat söz konusu bilgi paylaşımı olunca biraz daha dikkatli davranılması gerektiğini düşünüyorum. Yazdığın bilginin doğruluğundan emin değilsen insanları yanlış yönlendirnemelisin. “Şu şudur.. bu budur..” tarzında hüküm verici nitelikte cümleler kurmak yerine “ben bunu bunu yaptım, böyle böyle oldu..” şeklinde kişisel deneyimlerin paylaşılmsı daha doğru olacaktır.
Advertorial içerik kapsamında tanıtacağıım blog olan Picardes bunu başarmış bir blog. Yukarıda bahsettiğim konularda içerikler yer almasına rağmen kişisel deneyim ve görüşler aktarıldığı için hem özgün hem de doğal bir blog olmayı başarmış.
Picardes Kimdir? Nedir?
Roman Adamita’nın SEO, E-ticaret, Wordpress, sosyal medya ve internet teknolojisi gibi konularda kişisel deneyim ve bilgilerini yazdığı blog olan Picardes, Eylül 2013’ten beri yayında olmasına rağmen kısa sürede yüksek sayılabilecek okuyucu kitlesine ulaşmış.
Picardes’in kısa sürede bu başarıyı yakalamasının en önemli sebebi, yazının başında da belirttiğim gibi herkesin yazdığı konuları kendi cümleleri ve deneyimleriyle paylaşması. Birkaç örnekle açıklayayım:
- SEO ile ilgili yayın yapan bloglarda backlink kaynakları için çeşitli listeler verilir fakta hepsi bilinen, geleneksel kaynaklardır ve fark yaratmaz. Picardes’e ise şurada, şurada ve şuradaki gibi farklı ve herkesin bilmediği yöntemleri basit bir dille anlatılmıştır.
- Link inşaası çalışmalarında kullanılan, backlink alabileceğiniz şuradaki ve şuradaki gibi çeşitli listeler Picardes’te kısmen ücretsiz olarak dağıtılmaktadır. Ayrıca kendisi de freelance olarak SEO hizmeti veren Picardes’in sahibi, SEO çalışmalarında kullandığı yöntem ve araçlardan blogunda bahsediyor. Bu da yazılara olan ilgiyi arttırıyor dolayısıyla.
Picardes’in E-Ticaret Ve SEO Hizmetleri
Picardes’te blog yazılarının dışında çeşitli hizmetleri görebilirsiniz. Bunların başında sitenizin arama sonuçlarında üst sıralarda çıkmasına yardımcı olacak SEO ve backlink paketleri ile Wordpress kullanmak isteyenleri teknik detaylarla uğraşmaktan kurtaracak Wordpress kurulum işlemleri sayabilirsiniz.
Daha fazlası için Picardes’i ve referanslarını inceleyebilirsiniz.
Not: Bu bir advertorial içerik yani tanıtım yazısı. Fakat reklam da olsa hiçbir okuyucuyu aldatmak veya kandırmak gibi bir tutum sergilemem. Tanıtımını yaptığım siteyi 1 saat inceledim ve site hakkında kendi düşüncelerimi yaztım.
Hakkını almak için her gün Venüs gezegeninin saatinde 140 defa ''YA ADL'' esması okunur. Haddini aşan haksızlık edenlere karşı okunur.. Okuyup kısa sürede hakkımı aldığım bir esmadır, biri sizden ne aldıysa onu iade eder, okumanızı tavsiye ederim çok etkili..Başlarken niyet ederiz, Allahım filanca şahıs benim hakkım olan şunu kısa sürede bana iade etsin vs. gibi..
Bugün üst üste post giriyorum bu kadar aradan sonra, hadi hayırlısı.
Yaban mersinini severek tüketiyorum ben. Gerçi ingilizce'de berry olarak geçen, bizim dilimizde de yemiş veya orman meyvesi olarak adlandırılan bu meyvelerin hepsine bayılıyorum, zevkle keklerde, muffinlerde, pastalarda kullanıyorum. Üstelik çok çok sağlıklılar. Gerçi yaban mersini bulmak çok kolay değil, biliyorum. Bu yüzden direkt söyleyeyim eğer yoksa böğürtlen kullanın, onla da gayet güzel oluyor.
Yaban mersinine likapa da deniyor, böyle de arayabilirsiniz. Kurusunu bulursanız onu da kullanabilirsiniz ama dikkat edin kurusunun içine kuru siyah üzüm karıştırıyorlar çok daha ucuz olduğu için. En son Malatya Pazarı'ndan almıştım yarısı siyah üzümdü neredeyse. Kurusunu kullanacak olursanız yapmanız gerekenleri yaban mersinli ve limonlu muffinlerin tarifinde bahsedeceğim. Dondurulmuş halde de bulmak mümkün, ben gidip bakamadım ama Metro marketlerde oluyormuş dondurulmuşu. Tazesini de ben hep Migros ve Macro Center'dan alıyorum.
Ben bu muffinleri bir sipariş üzerine 2. defa yaptım. Öncekiler giittiği yerde pek beğenilmişler, pek sevilmişler. Çok sevindim ben de bunu duyunca çünkü bunlar benim favori muffinlerim. Kahvaltıda bile yerim :) Onlar da çok sevmişlerdi ki bugüne bir daha sipariş almıştım, ben de zevkle yaptım bunları. Zaten en sevdiğim şey güzel bir şeyler pişirmek ve onları fotoğraflamak. Bugün tekrar yapınca da fotoğraflarını çekeyim bare, bloga da eklerim sizler de belki yaparsınız diye düşündüm. Elinize yaban mersini geçerse mutlaka deneyin.
Bu tarifin yapılışının kısa bir videosunu instagram hesabımda paylaştım.** Buraya tıklayarak izleyebilirsiniz.
Muffinleri yaparken dikkat etmeniz gerekenler: -kuru meyve kullanacaksanız önceden mutlaka biraz su içinde kaynatın. -unu ekledikten sonra olabildiğince az karıştırmaya özen gösterin. Karıştırdıkça glutenli yapı artar ve kıvamı bozulur kekin. -esmer şeker bulabilirseniz güzel olur, ama olmasa da olur tabi ki. -Ben vanilya yerine Dr. Oetker'in tüplerde satılan vanilya-tereyağ aromasından kullandım, siz vanilya veya ben tavsiye etmesem de vanilin kullanabilirsiniz. -Böğürtlen kullanacak olursanız kekin hamuruna karıştırmak yerine hamuru kalıplara paylaştırdıktan sonra keklerin üzerine 3-4 tane bırakın ve küçük bi çatalla çok hafif karıştırın.
Yaban Mersini ve Limonlu Muffinler
Malzemeler: (benim muffin kaplarımla 10 tane çıktı)
1.5 su bardağından biraz fazla un
1 çay kaşığı kabartma tozu
1/4 çay kaşığı tuz
1 yemek kaşığı haşhaş tohumu
1 büyük boy(L) veya 2 küçük boy (S) yumurta
1/2 su bardağı toz şeker
1/2 su bardağı esmer toz şeker(yoksa normal toz şeker)
1 çay bardağı süt
1 çay bardağı sıvıyağ
Yarım limonun suyu
1 limonun kabuğu
Varsa 2 yemek kaşığı labne peyniri
200 gr kadar yaban mersini veya her muffine 3-4 tane gelecek kadar böğürtlen
Hazırlanışı:
Çırpma kabınıza şekeri ve yumurtayı alıp 2-3 dakika çırpın. Sütü, yağı, limon kabuğu, limon suyunu, vanilyayı, labne peynirini, tuzu ekleyip 1 dakika kadar homojen oluncaya dek karıştırın.
Sıvı karışımın üzerine unu ve kabartmatozunu eleyin, haşhaş tohumunu ekleyip tahta kaşık veya çırpıcı ile karıştırın. Çırpmayın, sadece karışım unu tamamen yiyene kadar karıştırın. (hamur cıvık olmayacak, kaşığa gelen ve biraz da kaşığa tutunan kıvamda olacak) Yaban mersinlerini ekleyin ve çok az daha karıştırıp meyvelerin hamura yayılmasını sağlayın.
Hamuru muffin kaplarına paylaştırıp 180C önceden ısıtılmış fırında, üzerleri kızarana dek yaklaşık 20-25 dakika pişirin.
Afiyet olsun :)
Bu tarifin yapılışının kısa bir videosunu instagram hesabımda paylaştım.** Buraya tıklayarak izleyebilirsiniz.
En sevdiğim aktivitelerden biri çin yemeği yiyip çok sevdiğim bir diziyi izlemek. Dizi de muhtemelen Doctor Who oluyor :) Aktivite de denmez belki ama benim için aktivite sayılır. O kadar hiçbir şey yapmıyorum ki bu aralar, bu çin yemeği+ dizi olayı bile sevdiğim bir ritüelden akiviteye dönüştü.
Genelde dışarıdan söylediğim çin yemeğini artık evde yapmaya başladım çünkü çok pismiş gibi geliyor dışardakiler. Bir de msg ile zaten ne yesek çok güzel geliyor. MSG (monosodyum glutomat) için ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ben çok da karşı değilim. Zararı kanıtlanmış bir şey değil, sadece varsayımlar var. Tabi ki alıp yemeklerime katmıyorum ama çin yemeğinde varsa da sorun etmiyorum. Erişteler, tavuklar, mantılar ne varsa hüpletiyorum.
Bu tavuk tarifini de Zencefilli Çıtır Tavuk denen klasik çin yemeğinden devşirdim. Tavukların dışını un veya mısır unuyla kaplamadım. Sebzeleri çok az yağ ile soteledim. Sosunda da light soya sosu kullandım hem tuzu hem sodyumu az. Bu sayede normal yemekten daha az kalorili hale getirdiğimi düşünüyorum :)
Denerseniz kesinlikle tavsiye ederim, çok lezzetli oldu. İçine ananas da gider gibi ama evde yoktu ben eklemedim.
Tavukları isterseniz önce çırpılmış yumurtaya batırıp sonra galeta ununa bulayıp kızartabilirsiniz.
Çin yemeği yapmada önemli noktalardan biri sebzelerin diri olması. Pişecek ama ölmeyecek buna dikkat etmelisiniz. Bunun için yüksek ateşte çabucak pişirmek gerekiyor.
Çin Usulü Sebzeli ve Sarımsaklı-Zencefil Soslu Tavuk
Malzemeler:
500-600 gr tavuk göğsü, kuşbaşı dilimlenmiş.
1 havuç
2 yeşil biber
2 kırmızı biber
1 orta boy soğan
1 sap pırasa
taze veya toz zencefil
1 büyük diş sarımsak
3 yemek kaşığı soya sosu
1 yemek kaşığı istiridye sos(yoksa soya sosu)
1.5 tatlı kaşığı mısır nişastası
1 yemek kaşığı acı sos
1 yemek kaşığı susam yağı varsa(yoksa da olur)
1.5 yemek kaşığı toz şeker veya 2 yemek kaşığı tatlı ekşi sos
3-4 dal taze soğan
Hazırlanışı:
Bir kasede 2 yemek kaşığı su ile nişastayı karıştırın.
Zencefili ve sarımsağı rendeleyin. (1 tatlı kaşığı kadar taze zencefil veya 1 çay kaşığı toz zencefil yeterli)
Soğanları ikiye bölün. Her parçayı önce üçe veya 4 e ayırın ve daha sonra ortalarından ikiye bölün. Biraz büyük kullanılacak sebzeler. Havuçları ince ince dilimleyin. Biberleri de iri iri kareye yakın şekilde kesin. Pırasayı 1 parmak kalınlığından biraz ince dilimleyin.
Varsa wok tavaya 3 yemek kaşığı sıvı yağ ekleyip ısıtın ve kırmızı biberler ve havuçları ekleyin. 2-3 dakika yüksek ateşte kavurun ve soğanları ve yeşil biberleri ekleyin. Sebzeler pişecek ama diri olacak buna dikkat edin. Tavukları ve pırasayı ekleyin ve tavuklar pişip pırasalar yumuşayana kadar yüksek ateşte, sallayarak sebzeler ölmeden pişirin.
Rendelenmiş zencefili ve sarımsağı ekleyip tavaya koyup 3 yemek kaşığı soya sosu, istiridye sosu, acı sosu, şekeri ve susam yağını ekleyip karıştırın. Karışıma suyla karıştırdığınız nişastayı ekleyin ve biraz kıvam alana kadar pişirin.
Taze soğanın yeşil kısımlarını 3-4 cm uzunluğunda kesin, sap kısmlarını da ince ince doğrayın. Yeşil kısımları tavuğu ocaktan aldıktan sonra yemeğe katın ve karıştırın, pişirmeyin. Beyaz kısımlarını ise servis sırasında tavuğun üzerine serpin.
Sade pirinç pilavı veya erişte ile servis edebilirsiniz.
Hızın her geçen gün daha da çok önem kazandığı günümüzde, sigorta sektörünün teknolojiyi yakından takip ettiğini görmek güzel. Ben de blogumda böyle firmaları yakından takip ediyorum.
Generali Sigorta, hızlı ve teknolojik hizmet konusunda öncülük yapmış diyebiliriz. Artık her an, her yerden Generali’nin 0850 555 55 55 numaralı telefonundan veya generali.com.tr web sitesinden ve acentelerdan kolayca ulaşarak 1 dakikada teklif alıp, 3 dakikada poliçe satın alabilecekmişiz. Üstelik Zorunlu Trafik Sigortası ve kasko poliçeleri hizmetlerinde %70’e varan indirimler var. Teklifler kişiye ve arabaya özel yapılıyormuş ve indirimler kişiden kişiye farklılık gösteriyormuş. Mesela online sigorta teklifi alırken yaşımız, arabamızın yakıt türü gibi etmenler de çok önemliymiş.
Generali Sigorta müşterisi olmasanız dahi bir kez teklif alan herkese, kişisel sigorta danışmanı da atanıyormuş. Böylece bilgi alan kişi her aradığında, karşısında aynı danışmanı buluyor ve sorunlarını her defasında baştan anlatmak zorunda kalmıyor. Bence mükemmel bir hizmet.
Bu arada Generali Sigorta 1831 yılında İtalya’da kurulmuş, 60’ı aşkın ülkede 80,000’i aşkın çalışanı ve tüm dünyada 65 milyondan fazla müşterisi varmış. 150 yılı aşkın süredir ise ülkemizde faaliyet gösteriyormuş. Son günlerde ise kolay sigorta teklifi almanın yanı sıra, indirimli trafik sigortası ve indirimli kasko hizmetleri ile adından çok söz ettiriyor.
Yakın zamanda Zorunlu Trafik Sigortası veya kasko yaptıracaklar 31 Mart’a kadar mutlaka teklif alsın derim. Anında sigorta teklifi, sadece 1 dakika sürüyor:)
Blog yazarak para kazanma mevzusuna son dönemde çok kafa yoruluyor. Ortalıkta öyle şehir efsaneleri dolaşıyor ki, kolay yoldan para kazanmaya hevesli insanlar “blog yazarak para kazanılır mı?” “blog açarak para kazanmak mümkün mü?” gibi soruların cevabını arıyorlar. Ben de naçizane bu sorulara yanıt vermeye çalışacağım. Fakat öncelikle bu noktalara nasıl geldiğimizle ilgili bir nostalji yapmak istiyorum.
İnternet’in hayatımıza girmesiyle birlikte alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız da oldukça değişti. Örneğin ben ilk okulda/orta okulda dönem ödevleri veya diğer araştırmalar için evdeki ansiklopedi setlerini karıştırırdım. Hangimizde yoktu ki Meydan Larousse’lar, Ana Britannica’lar, Gelişim Hachette’ler? Şimdi ise yüzlerce cilt ansiklopedi yerine sadece Google’ın arama kutusunu kullanıyoruz :)
Benzer örneği boş valkitlerimizi değerlendirme konusunda da verebiliriz. Eskiden boş arsalarda top oynar, nispeten tenha sokaklarda bisiklet sürer, kalem kağıtları elimize alıp isim-şehir oynardık. Peki şimdi? Bisikleti de bilgisayarda sürüyoruz, topu da bilgisayarda oynuyoruz. Arkadaş sohbetleri bile artık internet üzerinde gerçekleşiyor.
Şimdi, yazı başlığıyla bu anlattıklarımın ne ilgisi olduğunu soracaksınız. Hemen konuya geçeyim. Bilgi edinme ve vakit geçirme alışkanlırımızda olduğu gibi para kazanma yöntemlermizde de internetle birlikte büyük değişimler oldu. Girişimci ruha sahip kişiler, artık sokakta değil internet üzerinde para kazanamaya çalışıyor. Bunun için en çok tercih edilen yöntemlerden biri ise blog açmak.
Peki blog yazarak para kazanmak gerçekten mümkün mü? Veya bu iş göründüğü kadar kolay mı?
Öncelikle bu işe yeni girenlere ya da gireceklere blog açmanın tek başına para kazandırmayacağını söylemeliyim. Blogunuzu açar açmaz bir yerlerden para geleceğini falan sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Blog açmak, para kazanmak için tek başına yeterli değil, blogunuz için düzenli içerik üretmeli, tanıtım çalışmaları yapmalı, geliştirmek için zaman harcamalısınız.
Şimdi size birkaç sorum olacak: Çalışkan mısınız? Disiplinli misiniz? Azimli misiniz? Sabırlı mısınız? Okumayı ve yazmayı seviyor musunuz? Bu sorulara cevabınız evetse açık ve net söylüyorum siz deblog yazarak para kazanabilirsiniz!
Alışılmışın aksine blog yazarak para kazanma yöntemlerini tanıtmak yerine kişisel deneyimlerimi aktarmak istiyorum.
3 yılı aşkın süredir Blog Hocam’da yazıyorum ve bu süreçte para kazanabileceğim pek çok fırsat çıktı karşıma. Zaman yetersilziğinden çoğunu değerlendiremesem de hatrı sayılır miktarlarda gelir elde ettiğimi söyleyebilirim. Bakın Blog Hocam sayesinde hangi fırsatlarla karşılaştım ve nasıl para kazandım.
1. Google AdSense Reklamları
Blog yazarlarının para kazanmaya başladığı ilk ve en basit yöntem bir PPC modeli olan AdSense reklamlarıdır. Biraz zorlu bir onay süreci olsa da, AdSense yayıncısı olmayı başarabilirseniz oturduğunuz yerden para kazanmaya başlayacaksınız. Yapmanız gereken şey AdSense reklamlarını blogunuza eklemek ve ziyaretçilerin bu reklamlara tıklamasını beklemek.
Ben de zaman zaman Blog Hocam’daki AdSense reklamlarını optimize ederek, buradan kazancımı arttırıyorum. Tıklama başına ortalama 0.30 TL veren AdSense reklamlarını düzgün bir şekilde yerleştirdiğimde aylık 80-90 TL civarında bir gelir elde edebiliyorum.
AdSense’in tık başına verdiği ücretler reklamdan reklama ve blogdan bloga değiştiği için blogunuzun içeriğine, gösterilen reklamlara ve ziyaretçinin ilgisine göre kazancınızın değişebilir. Size düşen şey bol bol faydalı içerik üreterek organik trafiğinizi yani Google’dan gelen ziyaretçi sayısını arttırmak.
2. Bumads İçerikleri
Doğan Holding bünyesinde açılan bir içerik pazarlama ajansı olan Bumads, blog yazarlarıyla iş birliği yaparak hem kendi kazanıyor, hem de bloggerlara kazandırıyor. Bumerang’a altın veya platin üye olduktan sonra gelen içerikleri blogunuzda yayınlıyorsunuz ve yayınladığınız içerik başına para kazanıyorsunuz.
Bumads’den gelen ilk teklifi yayınladığımda 2 TL gibi bir ücret almıştım. Tekliflerdeki başarım arttıkça verilen fiyat da arttı doğal olarak. Kullanıcı sözleşmesi gereği teklif başına ne kadar para kazandığımı paylaşamıyorum fakat burada okuduğunuz yöntemler arasında en çok kazandığım yöntem olduğunu söyleyebilirim.
Bumads reklamları blogunuzun türüne göre değişebilir. Örneğin bazı teklifler sadece moda bloglarına gelirken, bazıları sadece teknoloji bloglarına geliyor. Reklamı veren firmanın hedef kitlesine bağlı. umads tekliflerinden kazancınızı arttırmak için yapmanız gereken şey ise o içeriğin daha fazla kişi tarafından okunmasını sağlamak.
3. Banner Reklamları
Blogunuzun belli yerlerine farklı boyutlarda bannerlar yerleştirmek de kazançlı bir yöntem diyebilirim. Blogunuzun popülaritesine sayısal değerlerine göre kazancınız artabilir.
Blog Hocam’ın reklam sayfasını ziyaret ettiyeniz farklı boyutlarda banner alanları için talep ettiğim fiyatları görebilirsiniz. Banner alanları genellikle dolu için gelen teklifleri geri çevirmek zorunda kalıyorum. Zira blogu bannerlara boğmak kazandırdığından daha fazlasını kaybetttirebilir. Banner reklamlarından aylık kazancım 200 TL civarındadır.
Banner reklamları yerleştirerek blogundan para kazanmak isteyenlere önerim rekabeeti yüksek sektörlerden ilk reklamları ucuza almaları. Çünkü ilerleyen günlerde, rakip annalizi yapan sektördeki diğer sitelerden çok sayıda reklam teklifi gelecektir.
4. Advertorial İçerikler
İnternette tanıtım yazısı olarak bilinen advertorial içerikler backlink çalışması yapan SEO’lar ve sitesini daha geniş kitlelere duyurmak isteyen kişiler tarafından çok sık tercih edilen bir yöntem.
Ben advertorial içerik konusunda çok seçiciyim. Advertorial içerik isteyen bir sitenin konusunu blog yazarlığıyla ilişkilendirip okuyucuya fayda sağlayacak bir hale dönüştürebilirsem yayınlıyorum. Bu şekilde reklamdan alınan verim de artmış oluyor. Advertorial içerik reklam tekliflerinin %90’ının kabul etmiyorum fakat neredeyse her hafta bir adet yayınlıyorum. Yazı başına kazandığım aldığım ise 40 TL.
Advertorial içerik yayınlayarak para kazanmayı düşünenlere küçük bir ipucu vermek istiyorum. Yayınlayacağınız içeriği siz oluşturun ve mutlaka okuyucularınızın ilgisini çekecek türde yazın. Eğitimle veya ekonomiyle ilgili bir blogunuz olduğunu düşünelim. Sırf verdiği yüksek ücret için elektronik sigarayla ilgili bir tanıtım yazısı yayınlamak okuyucu kitlenize küfür etmek gibi olur.
5. Affiliate Marketing
Satış ortaklığı olarak bilinen affiliate marketing’de yaptığınız satış veya üye başına komisyon alırsınız. Bir affliate programına üye olduktan sonra size verliecek affiliate linkini ve bannerını blogunuzda paylaşarak o link/banner üzerinden yapılan satışlardan veya üyeliklerden belli bir yüze alırsınız.
Affiliate marketing çok çalışma ve zaman gerektiren bir yöntem olduğu için şuana kadar Blog Hocam’da pek tercih etmedim. Sadece 1 affiliate programına katıldığım üyelik başına 5 TL veren program dahilinde, sisteme 200 küsür üye kazandırarak 1000 TL civarında bir gelir elde ettim. Blog Hocam’ın konseptine uygun, okuyucuyu ilgilendirecek bir programa rastlarsam tekrar deneyebilirim.
Affiliate marketing zor fakat uzun vadede çok kazançlı bir yöntemdir. Özellikle ClickBank gibi yabancı affiliate ağlarında %50-%60 gibi yüksek komisyonlar veren çok kazançlı ürünler ve programlar mevcut.
6. Makale Yazarlığı
Blog yazarları zamanla kendilerini web için içerik oluşturma konusunda geliştiriyorlar. Bu, yeni bir kazanç fırsatı demek. Çünkü internette makale yazmaya vakti veya yeteneği olmayan yüzlerce şahıs veya firma var ve bular nitelikli yazarlarla çalışmak istiyorlar.
Bana da Blog Hocam sayesinde çeşitli makale ve içerik işleri geldi. Bulardan birkaçını değerlendirdim. Bumads kampanyası dahgilinde İşteLezzet.com’un yüzlerce blogda yaynlanan şu içeriğini ben yazdım ve karşılığında 50 TL aldım. Bunu dışında Turkcell ve çeşitli webmaster forumlarından bana ulaşan birkaç kişi için de makale yazdım.
Eğer tüm gününü bilgisayar başında geçiren bir öğrenci veya işsiz değilseniz makale yazarlığı pek kazançlı değil. Çünkü çok düşük ücretler veriyorlar. Ancak benim gibi arada bonus projelere rastlarsanız kaçırmayın. Sevdiğiniz şeyi yaparak yani yazı yazarak para kazanmak kadar keyifli birşey olabilir mi :)
7. Blog Mentörlüğü
Benim blogum blog yazarlığı ile ilgili olduğu için bu yöntemi blog mentörlüğü şeklinde yazdım sizin blogunuzun içeriğine göre bu isim değişecektir elbette. Burada esas olan yeteneklerinizi bcerierinizi blogunuz vasıtasıyla sunmaktır. Bu sayede çok sayıda teklif alabilirsiniz.
Ben de Blog Hocam sayesinde çok sayıda kişi ve firmadan teklif aldım. Blog kurmak, yönetmek, yol haritası belirlmek gibi konularda hiçbir tecrübesi olmayan kişiler bana ulaşarak birlikte çalışmayı teklif ettiler. Tabi iş güç sahibi olduğum için kabul edemedim fakat yeterli vakti ve enejisi olanlar için oldukça keyifli bir iş olabilir diye düşünüyorum.
Siz de uzmanlık alanınızla ilgili blog yazarak bu tür fırsatlar yakalayabilirsiniz. Örneğin çok iyi bir pasta tasarımcısıysanız, hünerlerinizi blogunuzda sergileyip potansiyel müşterilere veya pasta tasrımcısı arayan şirketlere ulaşbilirsiniz. Emin olun hiçbir CV bu kadar etkili değildir.
8. Çözüm Ortaklığı
Blog yazarak çeşitli firmalarla veya markalarla ortak çalışmalara imza atabilirsiniz. Bu konuda son yıllarda büyük gelişmeler oldu Türkiye’de. Yapmanız gereken tek şey ise blog yazdığınız konuda dikkat çekici etkili içerikler üretmek.
Ben de bazı SEO, SEM ve dijital pazarlama ajanslarından birlikte çalışma konusunda çeşitli teklifler aldım. bunlardan bazılarını da değerledirerek “blogger outreaching” konusunda çözüm ortağı oldum. Yaptığım şey ise ajanslarla bloggerlar arasındaki bağlantıyı kurmaktı. Karşılığında da belli bir komisyon ödediler.
Siz de benzer çözüm ortaklılkları yapabilirsiniz. Örneğin moda blogunuzla adınızdan söz ettirerek çeşitli markaların bloglarında yazar olabilirsiniz. Veya “Saba Tümer Bloggerlarla Ne Pişiriyor?” projesinde ki gibi firmalarla çalışabilirsiniz.
9. Promosyon Ürünler
Burada direkt bir para kazanma söz konusu değil. Blogunuz üzerinen yaptığınız çekilişlere sponsor olmak isteyen firmalar size veya seçtiğiniz kişilere belli ürünler gönderirler.
Bugüne kadar ben de sponsorlar sayesinde Blog Hocam’da pek çok çekiliş yaptım ve okuyucularıma binlerce lira değerinde hediye verdim. Hediyeler arasında tek taş pırlanta yüzükler, imzalı kitaplar, tablet bilgisayarlar, mouselar, puzzlelar, mp3 çalarlar, kol saatleri, oyuncaklar gibi küçümsenmeyecek ürünler vardı.
Özellikle bayan makyaj, kozmetik, moda gigi konularda yayın yapan bloglara markaların ilgisi büyük. Siz debu konularda yazan bir blogger olarak okuyucuyla samimi bir iletişim kurup, yazılarınıza reaksiyon almayı başarabilirsiniz, kağınızı çalan kargolrdan sıkılablirsiniz :)
10.Benim Denemediğim Diğer Yöntemler
Blog yazarak para kazanma yöntemleri bunlarla sınırlı değil. Benim denemediğim bşka yönteler de var. Kısaca bunlardan da bahsetmek istiyorum.
- Link satışı: Backlink çalışması yapan kişilerin linklerini footer veya sidebarınızda belli bir süre yayınlamak karşılığında para alabilirsiniz.
- Ürün satışı: Kendi ürettiğiniz ürünleri veya hizmetleri de blogunuzdan satabilirsiniz. İkinci el kıyafetleriniz, yaptığınız tasarımlar, yazdığınız bir e-kitap vs.
- Blog işletmeciliği: Sıfırdan kurduğunuz bloglara belli bir süre içerik girip, iyi bir yere getirdikten sonra bunları satabilirsiniz.
- Link kısaltma: Bazı link kısaltma servisleri kısalttığnız linklere tıklama başına ücret ödemektedir. Bu sevislerde kısalttığınız linkleri blogunuzun çeşitli yerlerind kullanarak para kazanabilirsiniz.
Hala Bir Blogunuz Yok mu?
Eğer henüz bir blogunuz yoksa fakat bu yazıyı okduktan sonra blog açarak para kazanmaya karar vediyseniz, sizi blog açma işleminin aşamalarını anlattığım yazıya yönlendirmek istiyorum.
Blog Açtıktan Ne Kadar Sonra Reklam Almalıyım?
Bunun belli yok. Önemli olan blogunuzun reklam almaya hazır olup olmadığıdır. Bazen 1 ay sürer, bazen 1 yıl. Blogun reklam almaya hazır olup olmadığını nasıl anlayacağınıza gelince sizden reklamverenlerin bloglardan beklentilerini yazdığım yazıya okumanızı isteyeceğim. Buradaki beklentilerin bir kısmını karşılayabiliyorsanız, reklam almaya başlayabilirsiniz.
Reklamverenlere Nasıl Ulaşabliirim?
İlk zamanlarda fazla tanınan bir blog olmadığınız için reklam verenlerin size ulaşmaları zordur. Bu dönemde Webmaster forumlarından faydalanabilirsiniz. Webmaster forumları bu tür ticaretlerin yoğun bir şekilde yapıldığı platformlardır. Buralarda yeni bir konu açarak blogunuza reklam aldığınızı duyurabilir veya reklam vereceğini duyuran kişilerin konularına cevap yazarak sizin blogunuza reklam verebileceklerini söyleyebilirsiniz.
Ben de ilk banner ve advertorial içerik reklamlarımı bu şekilde Webmaster forumlarından almıştım. Fakat zamanla reklam sayfasından o kadar çok teklif gelmeye başladı ki Webmaster forumlarındaki mesajlarla uğraşmama hiç gerek kalmadı. Sizlere de mutlaka detaylı ve net bilgiler veren bir reklam sayfası oluşturmanızı öneririm. Popülariteniz arttıkça bu sayfadan bol bol teklif gelecektir.
!!! Son olarak size bir listeye katılmanızı önerceğim. Bu liste bir reklam mail listesi. Bir reklam projesi olduğunda bu listedekilere mail gönderilerek haber verilir. İlgilenenerle görüşmeler yapılarak advertorial içerikler ve banner reklamları ile ilgili görüşmeler yapılır.
Listenin sahibi benim ve mailleri ben gönderiyorum. Dolayısıyla hiç bir spam veya gereksiz mesajla muhattap olmayacağınızın garantisini veriyorum. Sadece reklam projelerinde size bir mail gönderilecek. İlgilnizi çekerse cevaplarsınızi ilginizi çekmezse silersiniz. Ayrıca istediğiniz zaman tek bir tıklamayla listeden çıkabilirsiniz.
Kutuya e-mail adresinizi yazıp katıl butonuna bastıktan sonra adresinize bir onay maili gelir. Bu maildeki onay linkine tıklamadan listeye katılmış sayılmazsınız. bu işlem başkalarının e-mail adresini yazmamak için yapılır.
Söz Sizde
Benim blog yazarak para kazanma ile ilgili deneyimlerim bunlar. Sorularınızı ve kendi deneyimlerinizi yorum bölümünden yazabilirsiniz.
Nutritious and quick to prepare! Those are the first things that come to my mind when I think of chicken liver. Due to the fact that liver is rich in iron levels, I try to incorporate them in the twins diet. In the summer when my twins started eating meats, I had them try liver and they actually liked it. After a long while, I tried it again and they really enjoyed them. However, they only eat it fresh and don’t like to eat it as leftover the next day. So I had plenty of chicken liver to cook with after taking out their portion which led me to make chicken liver dürüm (Turkish wrap) which was wrapped with Turkish lavaş bread that was purchased at a Turkish market. Of course, those packaged lavaş breads are nowhere near the freshly made lavaş breads made in Turkey, but we’ve got to work with what’s available. I actually would love to try to make lavaş bread one day. If I do, I will definitely share the recipe here. Even with the packaged lavaş bread, these turned out really delicious!
Wash and drain the chicken livers. Dry with paper towel and cut each liver into four pieces.
Heat olive oil. Add the liver. Sprinkle with salt, red pepper flakes, cumin, thyme and black pepper. Stir well so that all the spices integrate into the liver. Cook for a few minutes stirring continuously or until the liver takes a dark brown color. Remove from heat and add the parsley. Give it another stir.
Heat the lavash bread in the oven for 1 minute or until warm and soft. Divide the liver into two servings and place on the breads. Add the onion salad and roll the bread keeping the liver and the onion salad tucked inside.
Kur'an-i Kerîm'in ikinci ve en uzun suresi. Medine'de ilk nazil olan suredir. Kur'an'in en son inen ayeti de bu urenin 281. ayeti oldugu için tamamlanmasi onbir yil sürmüstür. Ayet sayisi ikiyüzseksenalti, kelimeleri altibinyüzyirmi, harfleri yirmibesbinbesyüzdür. Fasilalari mim, nûn, dâl, be, re, kâf, lâm harfleridir.
Medine'de inmesi ve en uzun sure olmasindan dolayi, islâmî hükümlerle ilgili birçok konulari ihtiva etmektedir. Fatiha suresi Kur'an'in bir özeti olarak kabul edilirse, Bakara suresi de Kur'an'in bir tafsilidir. Surede islâm'in önemli ve baslica temel esaslarini kabul edip etmeme durumu degerlendirilmektedir. Her kim Bakara suresini okursa basina Cennet taci geçirilir. (Dârimî 2/447, 10572). Bakara suresini ögretmek bereket, terketmek ise pismanliktir. Sihirbazlar onu elde etmege güç yetiremezler. O Kur'an'in çadiridir. (Dârimî, 2/446, 10570). Bakara suresinin 255. ayeti olan Âyetü'l-Kürsî ayri bir özellik tasimaktadir. Bu konuda da iki hadis zikretmekle yetinecegiz.
Her seyin bir zirvesi vardir. Kur'an'in zirvesi de Bakara suresidir. Onda öyle bir ayet vardir ki o ayet Kur' an ayetlerinin efendisidir. O da Âyetü'l-Kürsî'dir. (Tirmizî, V,157, hadis no: 2878).
Bakara suresinin Âmene'r-Resûlû olarak meshur olan son iki ayetinin de çok büyük faziletleri vardir.
286 ayetlik ve tam 50 sayfalık bir Kurân suresidir. Önce bir şifre ile başlar sûre: Elif lâm mîm Sûrenin sonu ise dua ile biter. İşte Bakara Suresinin faziletleri: Hem şifalı hem de koruyucu bir sûre
286 ayetlik ve tam 50 sayfalık bir Kurân suresidir Bakara Sûresi.
Önce bir şifre ile başlar sûre: Elif lâm mîm
Sûrenin sonu ise Rabbenâ/Ey Rabbimiz dualarıyla biter.
Bu şifre mi duayı açıklıyor, yoksa dua mı şifreyi açıyor, bilinmez.
Bildiğimiz bir şey varsa, o da sûrenin Peygamberimizin gözündeki ve gönlündeki yeri ve derecesi
Öyle ki Kurânın en uzun sûresi olan Bakara Sûresi hem dünyanın hazinesidir, hem de cennetin
Hem dünya şerlerinden korur insanı hem de âhiret tehlikelerinden
Hem bize yetiyor her şeyiyle hem de ailemize, çoluk çocuğumuza
Medenî bir sûredir Bakara Sûresi. Medine-i Münevverede nazil olmuş, kıyamete kadar gelecek olan insanlara medeniyet dersi vermiş, insanca yaşamanın sırlarını göstermiştir.
Dünya huzuru mu istersiniz, âhiret saadeti mi; hepsi, doyasıya, bütünüyle sûrenin başından sonuna kadar ince ince anlatılmış, bildirilmiş.
Bütün bir insanlığın kurtuluş yolları bazısı yarım sayfayı, bir sayfayı bulan âyetlerle anlatılmış
Kim Bakara Sûresini okursa kendisine cennette bir taç giydirilir.
Bakara Sûresinin son iki âyeti ise daha muhteşemdir, daha muazzamdır; bir o kadar şifa kaynağıdır ve dopdolu bir hazinedir.
Bu müjdeleri Efendimizin mübarek lisanından öğreniyoruz:
Kurândan iki âyet vardır ki, onlar şifadır, onları Allah sever. Bunlar, Bakaranın son iki âyetidir.
Aynı zamanda Peygamberimize bir Miraç hediyesi olan, bizim Amenerrasûlü olarak bildiğimiz ve her yatsı namazından sonra okuduğumuz bu iki âyeti Peygamberimiz şu sözleriyle metheder:
Allah Bakara Sûresini iki âyetle tamamladı ve onları Arş-ı Alanın altındaki hazinesinden ihsan etti. Onu öğrenin ve çoluk çocuğunuza öğretin. Çünkü o namazdır, Kurândır ve duadır.
Allah, gökleri ve yeri yaratmadan iki bin sene önce bir kitap yazdı. Bu kitaptan Bakara Sûresinin sonundaki iki âyeti indirdi. Bu âyetleri evinde okumayan kimseye peş peşe üç gün şeytan musallat olur. ***Son günlerde adından çokça söz edilen, hatta Bakara makara diye dalga geçilen bakara suresi, içinde Ayetel kürsü duasını ve Amenerrasülü gibi çok önemli duaları barındırdığı gibi, düşmanı cezalandıran Şedidel batşi duası ve düşmanın dilini bağlamada çok tesirli olan ''Sümmün bükmün Ümyün fehüm la yarciun'' ayetini de içinde barındırır. Bu surenin okunması bizden ve evimizden şeytanın uzak kalmasını sağlar. Bir defa okumak bile iki saatten fazla sürer çok uzun bir suredir. Böylesine önemli bir sure ile sadece kavulmuş şeytan dalga geçer. Biz öylelerine iblis diyoruz.. Sürekli okumamız zor olabilir ama sesli olarak her gün dinlememiz bizi iblislerden korur...Sevgilerimle...
Bu yazı, Aorhan.com’un sahibi Ahmet Orhan tarafından Blog Hocam için yazılmıştır.
Başlıkta yazıldığı gibi "Teknoloji Blogu Açmanızı Tavsiye Etmiyorum" diyorum ve neden bunu söylediğimi anlatmaya başlıyorum. Blogların popülerleşmesinden sonra kategori bazında en fazla açılan blog kategorilerinden birisi şüphesiz teknoloji bloglarıdır. Çünkü işin aslında yatan gerçek, blog açan interneti seven, meraklı kişiliktir ve günümüzün en çok merak edilen olayları teknoloji sayesinde olmaktadır. İnternet'te sosyal medyaların var olması, yeni tanıtılan ürünlerin (iphone, galaxy vb.) sanki Ay'a uzay mekiği gönderilmesi gibi lanse edilmesinden meraklar giderek artmaktadır.
İşte hal böyle olunca bu meraklı şahsiyetler blog açmak ister ve konusuda bellidir hem merak ettiklerini öğrenecek hem de bunları anlatarak rahatlayacaktır :) Hal böyle olunca sincapteknoloji,com, hiphizliteknoloji.com, adilazimdegil.com, asiteknoloji.com gibi saçma sapan alan adlarıyla yola çıkacak 2-3 makale yazacak sonrasında kopyala-yapıştır ve son söz "orda bir blog var uzaktaaaa, o blog bizim blogumuzdurrrrr, girmesekte, yorum yazmasaktaaaa o blog bizim blogumuzdurrrr lay lay layyy layaa" der gibi uzakta terk edilerek çöp blogların arasına yer alacak.
Peki buna iten nedenler nedir ? Bu kadar blog niye çöp olma riski veya kaderiyle karşı karşıya bunu sorduğumuzda sebepleri basitçe altta sıraladıklarımdır:
1- Blog açma hevesinin bitmesi,
2- Ziyaretçi gelmemesi,
3- Yazmanın görünenden daha zor olduğunun öğrenilmesi,
4- Host derdi, spam derdi, hack derdinin ortaya çıkması,
5- Web tasarıma merak salmak,
6- Para kazanma içgüdüsüyle açılıp eldeki parayı da kaptırmak ve dahası.
İşte bunlar yüzünden belki senede benim tahminimce Türkçe teknoloji blogu olarak 1000'e yakın belki de fazlası blog çöp oluyor.
Gerekçeli nedenlerden en çoğu ya ziyaretçi uğramaması ya da iş güçtür ki maalesef bende ilk açtığım yıllardaki gibi yazamıyorum. Yazamamak hiç yazmamaktan veya kapatmaktan iyidir ama kapatmak işte en kötüsü.
Ziyaretçi çekememenin de nedenleri var ve bu nedenlerin çoğunu sizler oluşturduğunuzun farkında değilsiniz. Tabi herkes bilerek bir şeye başlaması zor zamanla öğreniliyor ama araştırmadan bu yola baş koymamak gerekir bana göre.
İnsanlar o kadar teknolojik alet içinde her yeri takip edebiliyor ve bulduğunuz ziyaretçiyi kaçırmamak da sizin elinizde. Bana göre teknolojik site açmak şu dönemde hata, olanlar da sitelerini ileriye nasıl taşır ya da illa ben açacağım ama açarken neye dikkat etmeliyim diyorsanız bu konuyu da bir sonraki "Teknoloji Blogu Açarken Neler Yapılma(ma)lı" yazısında sizlere bilgi ve tecrübelerimi aktaracağım.
Esen kalın...
Yazar Hakkında:aorhan.com'da teknoloji blog yazarlığı yapmakta olan Ahmet Orhan, blog yazarlığına 2006 yılında başlamış ve gerek wordpress temaları gerekse blogculuk konusunda edindiği bilgi ve tecrübelerini teknolojiyle beraber sitesinde sunmaktadır.
Malzemelere ölçü miktarı girmedim çünkü ölçüleri kavun kadar, yarım avuç gibi adlandırmak istemedim. Bir yemek tabağı dolusu doğranmış lahanayı tuzla biraz ovalayarak yumuşattım. Büyük bir yeşil elmayı kibritten biraz daha kalın doğrayarak limon
Görseller blog yazarlığının her zaman önemli bir parçası olmuştur. Yazı içerisine eklenen fotoğraflar ve blog tasarımında kullanılan grafikler buna en güzel örnektir. Peki blogumuzda kullanacağımız resimleri düzenlemek gerektiğinde illa Photoshop veya GIMP benzeri profesyonel bir programa mı ihtiyacımız var? Tabi ki hayır.
Yaklaşık 2 yıl önce dönemin en iyi 5 resim düzenleme aracını derlediğim bir yazı paylaşmıtım fakat aradan geçen 2 yılda bu araçlardan bazıları kapandı. Ayrıca yeni ve çok kullanışlı yeni araçlar da kullanıma açıldı. Bu yüzden daha kalabalık ve daha güncel bir liste yapma gereği duydum.
Bu araç için Photoshop’un online ve ücretsiz versiyonu diyebiliriz. Mobil uygulamalarının da olması önemli bir avantaj. Aracı kullanmak için Flash plug-in’in bilgisayarıınızda yüklü olması gerekir. Pixlr’ın blogunda, araç kullanılarak yapılan çalışmaların örneklerini görebilir ve kendinizi geliştirebilirsiniz.
Fotoğraflarıma biraz daha tarz katmak istiyorum ve kolajlar yapmak istiyorum diyenler için harika bir alternatif. Yine mobil uygulamaları olan Be Funky, kullandıkça kendini size bağllayacak bir araç.
Çok amamtör bir giriş sayfasın ve arayüze sahip olmasına rağmen sunduğu özellikler için oldukça profesyonel diyebilirim. Klasik renk ve düzenleme araçlarının yanı sıra, layerlarla, framelerle ve texture’larla da çalışabiliyorsunuz. Profil fotoğrafları için oluşturulan özel sekmeyi de mutlaka denemeniz gerekir.
PcMag tarafından 2013’ün en 100 web sitesi arasında gösterilen PicMonkey, online resim düzenleme piyasasının 1 numarası diyebiliriz. Bazı özellikleri kullanmak için pro üyelik gerekse de ücretsiz sunulan özellikleri de oldukça kaliteli. Buradan ücretsiz Picmonkey derslerini görebilirsiniz.
Bu aracın en güzel özelliklerinden biri Facebook, Picasa veya online kaynaklardaki fotoğrafları da düzenleyebiliyor olması ve Türkçe dil desteğinin bulunması. Layerlar dahil, standart tüm resim düzenleme komutlarını Türkçe kullanmak isterseniz FotoFlexer’ı deneyebilirsiniz.
Reklamların çokluğu sinir bozucu olsa da, aracın sunduğu efektler ve animasyonlar sayesinde bu listeye dahil ettiğimi söyleyebilirim. Animasyon seçeneklerinden tek tıklama ile resimlerinizi hareketli hale getirebiliyorsunuz.
Çoğu araçta yer alan standart özelliklere sahip olan Fotor’un en güzel yanlarından biri düzenlediğiniz resimleri sosyal medya hesaplarınıza direkt atarabilmeniz. Fotor’un blogunda öğretici dersler ücretsiz olarak paylaşılmakta.
Geleneksel bir fotoğraf düzenleme aracı olan Phixr, birkaç efekt dışında diğer raçlarla baş edecek kadar özelliğe sahip olmasa da, blogunda paylaşılan dersleri ve çalışmaları görünce bu listeye dahil ettim. Siz de bu anlatılanları okuyarak ortaya güzel işler çıkarabilirsiniz.
Tek tıklmayla resimlerinizde hoş değişikler yapabileceğiniz bir araç fakat en güzel özelliklerini kullanmak için premium üyelik istiyor ne yazık ki. Yine de temel araçlar, stickerlar ve frameler fena değil.
İsmi gibi kendi de açık ve net olan bir resim düzenleme aracı. Hiçbir arayüz yüklemesine plugine gerek kalmadan açılıyor ve temel düzenleme işlemlerinizi yapabiliyor bu araç. Diğer alternatiflerin yanında zayıf kalsa da işinizi çabucak halledebilirsiniz.
Mobil cşhazlar için geliştirilmiş bir araç olan Aviary ile saniyeler içinde harika fotoğraflar oluşturabiliyorsunuz. Filtreleri, çerçeveleri, stickerları ve efektleri ile mobil cihazlarınızın vazgeçilmez aplikasyonlarından biri olabilir.
Bayanlar bu aracı kullandıktan sonra bildikleri diğer tüm resim editörlerini unutacaklar. Kolaj ve DIY çalışmaları oluşturmak için onlarca hazır şablonu, cilt ve yüz düzeltmek için gelişmiş araçları, eğlenceli arayüzüyle bayan bloggerlar için ideal.
Buna bir resim düzenleme aracından çok, resimi oluşturma aracı diyebiliriz. Kendi fotoğraflarınızı kullanarak eğlenceli ve yaratıcı montajları kolayca yapabiliyorsunuz. Blogundaki örnekleri ve buradaki ipuçlarını inceleyerek daha profesyonel çalışmalr yapabilirsiniz. Üstelik bu aracı Türkçe kullanabiliyorsunuz.
Yine Pho.to gibi resimleri düzenlemekten çok eğlenceli ve orijinal montajlar yapmaya yarayan bir araç. Özel efektleri frameleri sayesinde çok ilginç çalışmalar yapabilirsiniz.
Gelişmiş retouch efektleriyle insan ve yüz fotoğrafları için ideal bir araç gibi gibi gözükse de blogundaki örneklerden de yola çıkarak kendinize güzel kolajlar hazırlayabilirsiniz.
Son sözler
Listeyi oluştururken güncel ve gerçekten işe yarar araçlar olmasına dikkat ettim. Bu araçlarla grafik programlarına ihtiyaç duymadan, resim düzenleme işlerinizi yapabilirsiniz. Üstelik program yükleme, güncelleme, satın alma gibi dertleriniz olmaycak.
Bilmediğim ya da henüz keşfetmediğim, sizin kullandığınız ve önerdiğiniz bir online fotoğraf düzenleme aracı varsa lütfen yorum bölümünden paylaşın.